Barış Anneleri Taybet İnan’ın kızı Hezni İnan’ın elbiselerinin 8 yıl sonra ailesine verilmesine tepki gösterdi: Aynı acıyı tekrar yaşadık. O elbiselerden cesaret alıp, mücadele edeceğiz
Şirnex’in Silopiya (Silopi) ilçesinde 14 Aralık 2015 tarihinde ilan edilen sokağa çıkma yasağında katledilen ve cenazesi 7 gün sokak ortasında bekletilen Taybet Ana’nın (İnan) kızı Hezni İnan da, aynı dönemde Cizîr’de sokağa çıkma sırasında yakılarak katledildi. Hezni İnan’ın yakılmış ve parçalanmış elbiseleri, 8 yıl sonra polisler tarafından ailesine 3 zarf içinde teslim edildi. Botanlı Barış Anneleri Meclisi üyesi kadınlar, elbiselerin 8 yıl sonra gönderilmesine tepki göstererek, herkesi cenazeleri sahip çıkmaya çağırdı.
Yanmış elbiselerden cesaret alacağız
Annelerden Nebahat Acar (68),cenazelere dönük saygısızlığın kabul edilir olmadığını ifade ederek, “Herkes Taybet Ana’nın nasıl katledildiğini iyi biliyor. Kızı da Cizîr bodrumlarında katledildi. Aradan 8 yıl geçtikten sonra kızının yanmış elbiselerini ailesine verdiler. Bizler çocuklarımızı unutmayacağız. Bugüne kadar onlarca cenazeyi kutu içinde ailelere teslim ettiler. Bu zihniyeti kınıyoruz. Ne yaparlarsa yapsınlar, bizler çocuklarımızın yürüdüğü bu yolda yürümeyi bırakmayacağız. Bu yol şeref yoludur. Şeref ve onur sahibiyim diyen her bir Kürt, bunu kabul etmemeli. Eğer bu devletin vicdanı olsaydı, cenazelerimizi kutu içinde bize teslim eder miydi?” diye sordu.
‘Bu zulme artık yeter’
Annelerden Hanım Babat (69), cenazelere saygısızlığın suç olduğunu ifade erek, “Bize hakaret ettikleri yeter. 8 yıl aradan sonra yakılmış, parçalanmış elbiseleri ailesine verildi. Biz o görüntüleri görünce ciğerimiz yandı, yaramız kanadı. Ne zamana kadar zulüm edip hakaret edecekler? Dilimizi, kültürümüzü yasaklıyorlar. Bu da yetmiyormuş gibi çocuklarımızı katlediyorlar ve ardından kutularla, poşetin içine koyarak kargo ile bize gönderiyorlar. Bu zulme artık yeter. Hiç bir devlet bu hakareti yapmamıştır. Bu vicdansızlık değil midir? Bizler var olduğumuz sürece, bu zulme karşı mücadele edeceğiz” diye belirtti.
Bu bir vahşet
Esmer Çıkmaz ise, aynı acıyı yeniden yaşadıklarını söyleyerek, “Bu bir vahşettir. Sanki Hiznê o gün katledilmiş ve cenazesi annesinin kapısına bırakılmış kadar büyük bir acıydı. Hak, hukuk, adalet yok. Sadece zulüm var. Bu zulme karşı karşıya direniyoruz. Bu ayaklar tutana kadar bu yolda yürüyeceğiz. Onlar yolumuzu aydınlatıyor. Camilerin Allah’ın evleri olduğunu söylüyorlar. Ama biz camilerde taziye kuramıyoruz, çocuklarımızın dini vecibelerini yerine getiremiyoruz. İmanlar nerede? Nasıl bu zulmü kabul ediyorlar? Ben onun o yanmış, parçalanmış elbiselerini halen saklıyorum. O elbiselerini hiç kaybetmeyeceğim. Onlar ölmedi, asıl ölenler biziz, bizim vicdanımız” diye konuştu.
‘Adaletsizliktir’
Barış Annelerinden Emine Atak (65), cenazelere yapılanlara karşı sessizliğe tepki göstererek, “Devlet kanunlara göre hareket etmelidir. Bu kabul edilecek bir şey değildir. 8 yıl sonra yakılmış, parçalanmış elbiseleri vermek adaletsizliktir, kanunsuzluktur” dedi.
Annelerden Zeynep Beğenir (65), cenazelere dönük uygulamalara tepki göstererek, şunları söyledi: “Bunu yapanları kınıyorum. Dünya buna karşı nasıl sessiz kalır. Bütün Kürtler bir olun bu zulme dur deyin. Bugün sıra bizde, yarın sıra size gelebilir. Cenazelere sahip çıkmalıyız. Biz bir olduğumuzda hiç kimse değerlerimiz üzerinde bunu yapamaz” ifadelerini kullandı.
ŞIRNEX