Bugün TKP’nin 103’üncü kuruluş yıldönümü… Konuya girmeden “kutlu olsun” diyeyim. Ve hemen konuya gireyim:
Şu ana kadar HDP ve şimdi YSP’de envai çeşit sol parti konuşuyor. Birçoğunun TBMM’de bile temsilcisi var. Ama bir Allah’ın kulu da çıkıp “tarihi TKP nerede?” diye sormuyor. Ben bir HDP’liyle bu konuyu konuştum. Bana “sen varsın ya” deyiverdi. Ben TKP’yi temsil etmiyorum. TKP’yi yeniden inşa etmeye çalışan herkesle eski bir TKP’li olarak dayanışma içindeyim. Belki arayıp da bulamıyor iseniz bildiğim iki adresi vereyim: Birisi eski TKP MK organı Atılım’ı bugün de çıkaranlar, diğeri eski MK Haber Bülteni Durum’u bugün de çıkaranlar. Atılım’ı çıkardıklarını tahmin ettiklerimle diyalogum var, Durum’u çıkaranlar ise bana uzaklar. Ama farketmez. Komünist sonuçta komünisttir.
Her ikisinin yayınlarını izleyenler bu komünistlerin Kürt özgürlük hareketiyle tam bir dayanışma içinde olduğunu bilir. Bilinmeyeni şu: Sözünü ettiklerim bugüne kadar Kürt özgürlük hareketinden, HDP’den, YSP’den herhangi bir imtiyaz talebinde bulunmadılar, vekillik, yöneticilik istemediler. Duyduğum kadarıyla çok sayıda üyeleri, gürültü patırtı etmeden HDP, YSP saflarında fedakarca çalışmakta. Onları şahsen mutlaka tanıyorsunuzdur, ama TKP’li kimliklerinden haberiniz yoktur.
Neden acaba?
Çünkü benim bildiğim bu komünistlerin “legaliteyle” araları pek hoş değildir. 103 yıldır böyle. Elbette TKP’nin legalitesini talep ederler, ama “legalist” değillerdir. Hele şu trajik “Türkiye’ye dönüş, legaliteye çıkış” macerasından sonra, bu maceraya Politik Büro’da karşı çıkmış olsam da ben de dahil o zamanki yönetimin önde gelenlerini bugün de suçlarlar. Sütten ağızları yanmış yoğurdu üfleyerek yiyecekler.
Ortada garip bir durum var: Faşist rejim legal Kürt özgürlük hareketini bir türlü tasfiye edemedi. Faşizm bataklığında bir lotus çiçeği gibi DEP’ten YSP’ye kadar bu partiler tam soldu, boğuldu denildiği sırada daha gür çiçek açtı. Rejim “terörist” diye yaftaladığı bu partilerin legalitesini bir türlü önleyemeyince, kendine “komünist, Marksist-Leninist, hatta Maoist” diyen partilerin legalitesine de ister istemez boyun eğdi. Hani onları kapatsa “bu komünistler teröristlerden daha mı korkunçlar” denir diye çaresiz kaldı.
Böyle olunca tarihi TKP’nin komünistleri legal ve parlamenter zeminde var olmadıkları için “yok” sayıldılar. Önüne gelen legal medyada, hatta bazan bizim medyamızda bile bir iki yazıda TKP’ye denmedik bırakılmadı. Komintern’in her dediği kanun olan İcra Komitesi’nin Şeyh Sait hareketine karşı Kemalist rejimi desteklemesine “tıkı” çıkmayanlar, “Demokratiçeskiy sentralizm” icabı bu karara kayıtsız şartsız uymak zorunda olan TKP’yi topa tuttular. Bu arada “asıl TKP biziz” diyen, bunu da TKP’nin sonuna yaptıkları eklerle ilan edenler Kürt sorunundaki bu tarihi hataları üstlerine bile alınmadılar. “Sosyal milliyetçilik” TKP’nin, aynı TKP’nin “enternasyonalizmi” ise onlarındı. Siz burada bir haksızlık sezmiyor musunuz?
Fakat şöyle bir durum var: İllegal partiyi kapatamazsın. Görürsen yakalar tutuklarsın. TKP MK üyesi Mustafa Hayrullahoğlu gibiyse öldürür, kimsesizler mezarlığına gömersin. Legal partiyi ise zamanını kollayıp, kolayından kapatabilirsin. Üyeleri hepten partisiz kalır. İllegal partiye istediğin kadar operasyon çek, tam bitti dediğin anda birileri çıkar “nerede bir komünist varsa orada TKP vardır” deyiverir. Bunu duyan o komünist de başlar toprağı kazmaya.
Ama sanırım toprağın altından hiç değilse parmağının ucunu çıkarmanın da zamanı geliyor gibi. Bir bildiğim yok. Yayınlarından seziyorum. Karl Marks yardımcıları olsun. Benden yazı, görüş, deney paylaşımı isterlerse hiç üşenmem. Hayırlı bir iştir yaptıkları.
Bana sorarlarsa “sakın nostaljik legalite” olmasın derim. “Geleneğin sahibiyiz” demeyin de derim. Sahibi olduklarını “süreklilik içinde yenilenerek” göstermeleri doğru olur. “Apocu olun” demesem de Öcalan’ın katkılarından yararlanmalarını öneririm. Ama açık konuşacak olursam, yine yayınlarından anladığım kadarıyla benim bu tavsiyelerime pek de ihtiyaçları yok. İşin içindeler ve ne yaptıklarını biliyorlar.
Eğer başarabilirlerse Yeşil Sol Parti için de büyük bir kazanım olur. Sözlerini, eleştirilerini asla gizlemezler. Ama onlar “devrimci disiplin nedir” çok iyi bilirler. Legal de olsa devrimci sürecin partisinin saflarında “tartışmada özgürlük, eylemde devrimci birlik” ilkesinin sahipleridir. Katılmadıkları karara uymaktan gocunmazlar. “Dediğim dedik, öttürdüğüm düdük” tarzı onlara yabancıdır. Daha da önemlisi Kürt halkına karşı tarihi bir sorumluluk duyarlar.
Benim bildiğim, tanıdığım TKP’liler genelde böyledirler.
“Hortladınız mı sizi gidi revizyonist, sosyal emperyalistler” denildiğini duyuyorum. Bizimkiler 103 yaşında olduklarını söylüyorlar ya… Ama aralarında zımba gibi genç kadın ve erkekler de var. Haberiniz olsun diye yazayım dedim.