Büyük Menderes Nehri’nde yaşanan balık ölümleri nehrin can çekişen yüzünü yeniden ortaya koydu. 22 adet HES ve baraj ile suyu çalınan nehir havzasında ayrıca 50’ye yakın JES’in olması nehrin adeta ölüm fermanı
Yusuf Gürsucu
Afyonkarahisar’ın Dinar ilçesi yakınlarında Suçıkan mevkisinde doğan, Denizli, Uşak ve Aydın’dan geçerek Ege Denizi’ne dökülen 584 kilometre uzunluğundaki Büyük Menderes Nehri can çekişmeye devam ediyor. Nehir ve nehri besleyen akarsular üzerine kurulan 22 baraj ve HES ile suları çalınan; sanayi, kentsel ve havza için sayısı 50’ye ulaşan JES’lerin atık suları ile zehirlenen nehirde sular yaz aylarında neredeyse tamamen kururken, her yıl onbinlerce balık oksijensizlik nedeniyle yaşamını yitiriyor. Nehrin geçtiği Söke ilçesinde yaşanan toplu balık ölümleri nehrin durumunu yeniden gözler önüne serdi.
Nehir enerjiye kurban edidli
AKP iktidara geldiğinden bu yana doğal yaşam üzerinde büyük bir kıyım yaşanırken, tüm su varlığı ise sermayenin hizmetine koşulmuş durumda. Enerji ihtiyacı üzerinden bir planlama yapmayan iktidar sermaye yararına enerji üretim kapasitesini ihtiyacının 4 katına ulaşmasını sağlarken, enerji şirketleri çok düşük kapasitelerle elektrik üretmekte. TEAŞ’ın günlük talepleri ile elektrik üreten şirketlere üretmedikleri kapasiteler için iktidar tarafından çıkarılan ‘kapasite mekanizması’ ile üretilmeyen elektriğin parası halkın cebinden çalınarak ödeniyor. HES ve barajlardan üretim dışı saatlerde suyu kesen şirketler nehir ekosistemlerini yerle bir ederken, yaşananların ‘küresel iklim değişimi’ nedeniyle olduğu iddiası ile gerçekler gizlenmekte. Diğer yandan jeotermal enerji santrallerinin çektiği su ve yeraltından alınan akışkanla taşınan ağırmetaller hem nehir hem de yeraltını zehirliyor.
Nehir ağır metal yüklü
Ege Bölgesi’nin önemli akarsularından Büyük Menderes Nehri’nde suların azlığı ve kirliliğin çok yüksek olması ve bu nedenle toplu balık ölümleri yaşanması kaçınılmaz olarak ortaya çıkıyor. Söke’de ortaya çıkan balık ölümlerine dair DHA’ya konuşan Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) Başkanı Bahattin Sürücü, “Balık ölümlerinin en büyük nedeni sanayi tesislerinin, fabrikaların atıklarının neden olduğu kimyasal kirlilik ve ağır metaller. Zaman zaman nehirde göletler oluşuyor, bazı alanlarda su kalıyor ama su çok kirli ve oksijensiz olduğundan toplu balık ölümleri yaşanıyor. Böyle devam ederse çok sayıda canlı ölmeye devam edecek” dedi.
‘Su yoksa hayat yok’
EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü, “Büyük Menderes’te su kalmadı çünkü iklim değişikliğini net olarak görüyoruz. Aşırı sıcaklar ve kuraklık Büyük Menderes Nehri’nde kurumaya yol açtı. Nehir sadece tarımsal amaçlı kullanılmıyor burada bir nehir ekosistemi var ve nehrin içinde yaşayan çok sayıda canlı var” ifadelerini kullanırken, HES ve barajların neden olduğu yıkım ise unutuldu! Nehir ekosisteminin korunması gerektiğini dile getiren Sürücü, “Sadece balıklar da ölmüyor nehirdeki sudan beslenen kuşlar ve sucul diğer canlılar da etkileniyor. Su yoksa hayat yok. Nehrin en büyük problemlerinden birisi de kirlilik. Kış aylarında taşkınlar oluyor ve yağmur sularıyla birlikte kirli su akıyor” dedi.
22 adet HES ve baraj
Büyük Menderes Nehri ve nehri besleyen akarsular üzerinde inşa edilen toplam 22 adet HES ve baraj bulunuyor.Menderes Nehri üzerinde kurulu bulunan 7 HES ve baraj var. Bu baraj ve HES’ler; Çal HES, Akbaş HES, Adıgüzel Barajı ve HES, Adıgüzel 2 HES, Cindere Barajı ve HES, Feslek HES ve Akkent Çalkuyucak HES’ten oluşuyor. B. Menderes’e akan akarsular üzerinde ise 15 adet HES ve baraj inşa edilmiş durumda. Bu HES ve barajlar ise şunlar:
Akçay Çayı üzerinde: Kemer Barajı ve HES, Akçay HES, Demirciler HES, Sırma HES, Sekiyaka 2 HES.
Çine Çayı üzerinde: Çine Adnan Menderes Barajı ve HES.
Çürüksu Çayı üzerinde: Ege 2, 3 ve 4 HES, Bereket HES ve Ege HES.
Dandalaz Çayı üzerinde: Başaran HES
Eşen Çayı üzerinde: Eşen 1 HES, Eşen 2 HES
Tezli Deresi üzerinde: Çökek HES
Menderes havzası JES işgalinde
Büyük Menderes Havzası’nda tarımsal sulamada kullanılan en önemli şeyin artezyen kuyuları. Aynı havzada ise sayıları 50’ye ulaşmış olan Jeotermal Enerji Santralleri mevcut. 2010 yılında yapılan araştırmalarda, Aydın’da 15 binin üzerine artezyen kuyu olduğu ve kuyuların yakınlarında bulunan jeotermal santrallerinin yeraltı sularını zehirlediği saptandı. DSİ tarafından alınan ve Türkiye Standartları Enstitüsü’nde (TSE) incelenen artezyan kuyularındaki sularda çok yüksek oranda bor, demir, alüminyum, çinko, selenyum, krom, bakır, arsenik gibi ağır metallere rastlandığı belirtildi. Demirin 20 bin kat, alüminyumun 7 bin 500 kat, arseniğin 5 bin 300 kat, lityumun 5 bin, molibdenin 4 bin 300, manganın 4 bin 300, kurşunun 2 bin 900, nikelin 1900, kromun 400, baryumun 250, selenyumun, kobaltın 60, çinkonun 15, borun 8 ve bakırın ise 2 kat normalden fazla çıktığı kaydedildi.