Prigojin’in vefatı, Donald Trump’ın başına gelenleri gölgede bıraktı. Oysa geçtiğimiz haftanın bu iki can alıcı vakası birlikte okunduğunda her ülkenin muktedirleri ve sadık hizmetkarları için önemli dersler içerdiği görülebilir.
Hizmetkar ve sadakat denildiğinde geçtiğimiz Haziran ayına kadar akıllara gelen ilk isimlerden biri Wagner şefi Yevgeni Prigojin olurdu. Putin’in şahsi aşçılığından Rus genelkurmayının payandası bir özel ordu komutanlığına doğru yükselen kariyerini ‘reise’ kayıtsız şartsız itaat prensibiyle sağladı. Yetenekli ve kullanışlı bir hizmetkardı.
Suriye, orta Afrika ülkeleri ve Ukrayna’da Rus askeri varlığına katkılarıyla bilinen özel ordu Wagner, Prigojin adıyla özdeşleşmişti. Özellikle, Ukrayna savaşının son aylarında Rusların moralini yükselten Bakhmut’un alınmasında önemli rol oynadı. Ama hemen ardından Putin, Wagner askerlerinin düzenli orduya yazılmaları kararını verince kopuş başladı.
Prigojin, Rus savunma bakanı ve genelkurmay başkanı gibi isimleri, kendi ordusuna mühimmat ve cephane vermemekle hatta bizzat üzerine saldırmakla suçlayarak ağır sözlerle itham etti. Putin’e açık çağrılar yaptı. Sonunda 23 Haziran 2023 sabahı, ordusunu Moskova’ya yönlendirdi. Nihai bir muharebenin eşiğindeyken arabulucuların da etkisiyle darbe girişimini sonlandırdı ve kuvvetlerini Belarus’a çekmeyi kabul etti. Putin, aşçısını affettiğini açıkladı ama iki aydır Prigojin’in hapiste mi, Belarus’ta mı yoksa Afrika’da mı olduğu hakkında spekülatif sorular dünya basınında eksik olmuyordu. Heyecanlı bekleyiş, bir uçak kazası görüntüleri ve ölüm haberiyle noktalandı. Putin, aşçısının ardından “Yetenekli biriydi ama hatalar yaptı” dedi. Muhtemelen cenaze törenine de katılacak; en azından çiçek/çelenk gönderecektir. Bir Kremlinoloji uzmanı, Putin Rusya’sının analizi için siyaset bilimi ders kitaplarını kapatıp Mario Puzo’nun Baba kitabını satır satır dikkatlice okumak gerektiğini söylüyor. Orada kuraldır: Mafyöz katil, kurbanının cenazesine mutlaka katılır.
Wagner ve Prigojin hikayesi, ortaokul ‘İnkılap Tarihi’ kitaplarındaki ‘düzenli orduya geçiş’ başlığı altında Çerkes Ethem ve ordusu üzerine yazılanların ya da daha gayrı-resmi tarih anlatılarındaki Topal Osman vakasının günümüz Rusya’sındaki tezahürü olarak okunabilir. Ama bu durumda, yakın tarihteki ‘FETÖ kalkışması’ ile benzerliği atlanmış olacaktır. Yine ilk bakışta Wagner SADAT’ı çağrıştırabilir, ama gerek Rus devletinin kaynakları tarafından cömertçe beslenerek palazlanma süreci, gerekse yalnızca bir özel ordu değil Afrika’daki altın işletmeleri başta olmak üzere devasa bir sermaye ve serveti yöneten multinasyonal şirket niteliği göz önüne alındığında Gülen cemaatiyle benzerliği de görülecektir. Prigojin’in ordusu, Gülen’in dershaneleri gibi buzulun görünen yüzüdür. Rus darbe girişimi ardından iki ay gecikmeyle başlayan tasfiye sürecinin, Türkiye’deki iktidar paydaşlarının Gülenci sermaye ve servet üzerine çökme operasyonu kadar kapsamlı ve kârlı olması bekleniyor. Bu durumda, Erdoğan’ın tek yönlü olarak Putin’den etkilendiği yolundaki tezin de sorgulanması gerekiyor. Yeri ve zamanı geldiğinde dünya lideri, Rus başkanına örnek olabiliyor.
Putin’se ABD eski başkanı Donald Trump’ın tartışmasız ilham kaynaklarından biri oldu; olmaya da devam ediyor. Erdoğan’la birlikte birkaç yıl boyunca dünya sahnesinde adeta bir muhteşem üçlü oluşturmuşlardı.
Trump, hakkında açılan ceza davaları nedeniyle, ABD yasaları gereği geçtiğimiz Perşembe günü Georgia eyaletinin Fulton hapishanesine teslim oldu. Parmak izleri alındı ve sabıka fotoğrafı çekildi. 200 bin dolar kefaletle duruşma gününe kadar ‘şartlı tahliye’ edildi. Tahliyenin şartı, ‘davanın tanıklarını rahatsız etmemek’. Bu işleme tabi tutulan ilk ABD başkanı. Seçim sonuçlarını değiştirme teşebbüsü suçu da bir Amerikan başkanı tarafından ilk kez 2020 başkanlık seçimlerinde o denli açıkça işleniyordu. 2016’da Trump’ı iktidara taşıyan seçimlere Rus devletinin siber müdahalesi de daha önce mahkeme kararıyla tespit edilmişti.
Trump’ın mahkeme önünde nasıl bir strateji izleyeceği, cezaevi avlusunda yaptığı açıklamayla belli oldu. Yakın dostu, dünya lideri Erdoğan’ın ‘bir şiir okudum zindanlara düştüm’ mealindeki mazlum edebiyatını örnek alacak. Dünya lideri, iki süper güç başkanına da örnek oluyor.
Mazlum söylemi, Trump’ın gelecek yıl başkan olarak geri dönme ihtimalini daha da yükseltecek. Böylece muhteşem üçlü, küresel siyasetin zirvesinde yeniden bir araya gelebilir. Prigojin, Gülen, Abdullah Gül ve benzeri eski yol arkadaşları, başka bir alemde ya da uzak bir ülkede hasetlerinden çatlayacaklar. Ama bu cümleyi kurmak için henüz erken, çünkü Trump’ın dönüşü gibi bu iktidar düşkünlerinin de geri dönüşü imkânsız değil. Hatırlayalım, Prigojin ilk kez ölmüyor. 2019’da Kongo’da bir uçak kazasında öldüğü ilan edilmiş ama birkaç ay sonra yeniden Wagner’in başında ortaya çıkmıştı. Bir kez hortlayan yine hortlayabilir. Benzerleri de öyle.