Türkiye’nin JIN TV çalışanlarına dönük SİHA saldırısını kınayan gazeteciler Arjin Dilek Öncel ve Nurcan Yalçın, uluslararası kuruluşlara bu saldırılar karşısında sessiz kalmama ve müdahale etme çağrısında bulundu
23 Ağustos günü Türkiye’ye ait Silahlı İnsansız Hava Aracı (SİHA), Qamişlo-Amude yolu üzerinde JIN TV’nin aracını hedef aldı. Saldırıda JIN TV çalışanı Necmeddîn Feysel Hec Sînan hayatını kaybederken, kanal muhabiri Delîla Egîd ise ağır yaralandı. Saldırı sonrası birçok kentte kınama açıklamaları yapılırken, tepkilerde artmaya devam ediyor.
Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Arjin Dilek Öncel ve gazeteci Nurcan Yalçın da saldırıyı kınayarak dünyadaki basın kurumlarını ve uluslararası devletleri seslerini yükseltmeye çağırdı.
‘İktidar suçlarını örtbas etmek için gazetecileri hedef alıyor’
Mezopotamya Ajansı muhabiri Arjin Dilek Öncel, dünya hegemon güçlerinin savaş politikalarını, hak ihlallerini veya savaş suçlarını kamuoyuna aktaran gazetecileri hedef aldığını söyledi. Öncel, Türkiye’de bir yıl içinde 30’dan fazla gazetecinin gözaltına alındığını, tutuklandığını ve halen cezaevinde bulunduğunu belirterek, “Aynı durum Rojhilat’ta da var. En son Jin Jiyan Azadi direnişinin öncüsü olan Jîna Emînî’nin babası ile röportaj yapan gazeteci katledilmişti. Orada gazeteciler hedef alınıyor. Taliban’ın karanlık bilincine karşı Afganistanlı kadınlar sokaklara çıktı ve sokak eylemlerini kamuoyuna aktaran gazeteciler hedef alındı. Durum dünyanın her yerinde aynı. İktidarlar suçlarını örtbas etmek için gazetecileri hedef alıyor. ”
‘Kürtlerin varlığı hedef alınıyor’
Öncel, saldırının Türkiye tarafından Qamişlo kentindeki JIN TV çalışanlarına dönük gerçekleştirildiğini kaydetti. Öncel, 10 ay önce Güney Kurdistan’da Jineoloji Dergisi editörü ve gazeteci Nagihan Akarsel’in katledildiğini de hatırlatarak, “Bu olaya duyulan öfke hala canlı. Türkiye’de AKP-MHP iktidarı Kürt sorununu çözmek yerine savaş tamtamları çalıyor. Sadece Türkiye’de değil, dört taraftan da saldırı var. Uzun zamandır Suriye’nin Güneyi ve Kuzeyi’nde saldırılar yaşanıyor ve bu saldırılarla hem oradaki coğrafya hem de o yerin kimliği ve kültürü hedef alınıyor. Özellikle Kürtlerin varlığı hedef alınıyor” ifadelerini kullandı.
Saldırılara karşı tepki çağrısı
Bu saldırılara karşı durmanın önemine değinen Öncel, barış gazetecileri olarak Rojava, Rojhilat ve Güney Kurdistan’da Kürtlerin hedef alınmasına karşı her zaman tepki göstermeleri gerektiğini vurguladı. Öncel, tüm barış gazetecilerinin ve medya kuruluşlarının bu saldırıyı kınamasının gerekli olduğunu belirtti. Öncel, “Kürtlere karşı yürütülen savaşlar sadece Kürtlerle ilgili değil, Ortadoğu’nun tüm halklarına ilgilendiriyor. Sessizliğe karşı durmak ve duruma dikkat çekmek gerekiyor. Uluslararası kuruluşlar basın özgürlüğü için çalışmalı ve bu saldırılara karşı tepki göstermelidir” şeklinde konuştu.
‘Özgür Basın kadın ve çocukların sesidir’
Gazeteci Nurcan Yalçın da kadın gazetecilere yönelik saldırılara değinerek, özgür basın geleneğinin Gurbetellilerle başladığını ve bugüne kadar devam ettiğini belirtti. Nurcan, Rojhilat’ta Şilan Aras’ın, Mexmûr’da Deniz Fırat’ın, Güney Kurdistan’da Nujiyan Erhan’ın ve Nagihan Akarsel’in ve daha birçok kadın gazetecinin katledildiğini kaydetti. Yalçın, “Türkiye devletinin ve İran rejiminin özgür basında yer alan kadınlara yönelik saldırılarını her yıl arttırdığı ortada. Özgür basın, Kürt halkının ve Türk devletinin hedefinde olan kadın ve çocukların sesi olmuştur” dedi.
Uluslararası kurumlara çağrı
Yalçın, konuşmasının sonunda Türkiye ait savaş uçaklarıın yıllardır Kurdistan üzerinde uçtuğunu, ancak uluslararası ülkeler tarafından uyarılması gerektiğini hatırlattı. Yalçın, saldırıda hayatını kaybeden Necmeddîn Feysel’in ailesine başsağlığında bulunarak saldırıda yaralanan Delîlah Egîd’e ise acil şifalar diledi.Yalçın, “Çağırımız yaşanan saldırıların ve olayların durdurulmasıdır. Savaşın bu ahlaksızlığının da ortadan kalkması gerekiyor. Türk devletinin saldırılarına uluslararası ülkeler müdahale etsin” diyerek çağrıda bulundu.
Kaynak: JinNews