Fransız gazeteci Raphael Lebrujah, Rojava’yı ve Rojava projesini birçok yönüyle ele aldığı bir kitap kaleme aldı. “Suriye iç savaşında Rojava’yı anlamak” isimli kitap kısa bir süre önce Croquant yayınevinden çıktı. Raphael Lebrujah 5 yıllık bir çalışmanın ürünü olan kitabını gazeteci Maxime Azadi’ye anlatı. Lebrujah, amacının Rojava’daki gerçeği ortaya koymak olduğunu söylüyor. Birçok kez sahaya giderek gerçekte ne olduğunu görme fırsatı bulan Lebrujah, geniş bir kamuoyunun erişebileceği bir öykü yazmaya çalıştığını belirtiyor. Lebrujah, sert diktatörlükler arasında bu eşitlikçi, feminist, ekolojik ve her şeyden önce demokratik devrimin beklenmedik biçimler ve orjinallikler kazanarak, tüm dünyanın ilerici siyasi düşüncesini besleyebileceğini ifade ediyor.
Neden kitap?
Lebrujah, neden böyle bir kitap yazmaya gerek duyduğunu şöyle anlatıyor: “Kürtlere karşı, ama aynı zamanda Hristiyanlar, Êzidîler ve genel anlamda azınlıklara yönelik soykırımcı tehdit karşısında tehlike altındaki bir bölge üzerine güvenilir bilgi eksikliği vardı. Çok sayıda sözde uzman, Rojava üzerine saçma sapan şeyler yazıyor. Gerçeği ortaya koymak gerekiyordu ve kitabın amacı da budur. Bununla birlikte Fransız toplumunun farklı bileşenlerini durum hakkında daha iyi bilgilendirmek ve dezenformasyona karşı koymak amacıyla entelektüel açıdan daha donanımlı kılmayı hedefleyen bir kitap gerekiyordu.” Rojava’da bir yandan Kürt hareketinin öncülüğündeki demokratik toplumsal proje, diğer yandan farklı güçlerle iç içe veya karşı karşıya yürütülen çok yönlü mücadeleye dikkat çeken Lebrujah, büyük güçlerle Kürtler arasındaki ittifakı da “çıkar buluşması” olarak değerlendiriyor. Lebrujah, tarihten bir örnekle bu durumu anlatıyor: “Rojava, karşısına çıkan fırsatları değerlendirdi. IŞİD’e karşı kendisine sunulan silahları neden reddetmeliydi ki? Eğer Fransa, faşistler dışında cumhuriyetçi İspanyolları silahlandırsaydı, herkes alkışlayacaktı! Çıkar buluşması var ve iyi ki de var. Önemli olan, Rojava’nın, demokratik, eşitlikçi ve özgür bir toplum yolunda şaşmadan devam etmesidir.”
Avrupa solunun tutumu
Bu çok boyutlu, tarihi ve bir o kadar karmaşık gelişmeler, Batı solu tarafından gerçekten hak ettiği ölçüde anlaşılıyor mu? Suçlamalar ve çoğu zaman yüzeysel analizler yerine, aynı zamanda sosyalist, anarşist, komünist, feminist ve ekolojist bir proje olan Rojava’daki çabaları desteklemek gerekmiyor mu? Bu coğrafyada tarihin akışı, neden bu kez başka bir gelecek, başka bir dünyaya doğru evrilmesin? Lebrujah’a göre durum nadiren, sorunun büyüklüğü kadar anlaşılıyor. “Rojava için ve genel olarak Kürtlere sol tarafından bir destek çalışması var ama bunun için mücadele edenler korkunç derecede kötü ve parçalı bilgilendiriliyorlar. Yoksa işgal sırasında Afrin’e destek eylemleri onlarca ve belki de yüz binlerce kişiyi, Fransız hükümetinin tereddüt ettiği belirleyici bir anda sokaklara dökülebilir ve Rojava’ya daha büyük bir destek vermelerini sağlayabilirdi. Gazeteci Lebujah’a göre sağcılar da bu olayda kendi çıkarlarını anlamış olsalardı, eylemlere katılabilirlerdi. Rojava’nın sadece solun işi olmadığını söyleyen Lebrujah, “Bu yetersiz eylemlilik, uluslararası sorunların giderek daha az insan topladığı genel durumla da bağlantılı” diyor. Batı sahip çıkmalı Batı’da bu proje ile gerçekten ilgili olanlar kimler? Lebrujah, birinci derecede ilgili olanların Liberterler olduğunu ancak, tüm toplum tarafından sahiplenilmesi gerektiğini düşünüyor: “Özünde bu proje ile birinci derece ilgili olanlar, özellikle Murray Bookchin’in Öcalan üzerindeki etkisiyle birlikte Liberterler. Ama projenin özündeki çalışma Liberterlerin tekelinde değildir, tüm toplum tarafından sahiplenilmelidir. Rojava, Ulus-devlete karşı tüm sivil toplumun mücadelesini anlatıyor; sonuç olarak tüm ilerici güçlerin, Rojava’nın yarattığı maddi olmayan ilerlemelere bakarak kendi projelerini yeniden düşünmeleri önemlidir. Eşbaşkanlık, demokratik özerklik, ekoloji ve toplum ile devlet arasında daha iyi bir denge, herkesi ilgilendiren konular olmalı.”
Demokrasinin problemleri
Lebrujah, Rojava ile kıyaslandığında Fransız toplumunda daha fazla demokratik sorunlarla karşılaştığını belirtiyor: “Şunu söylemek istiyorum; Fransız toplumunda ve Fransız siyasi örgütlerine Rojava’dakinden daha fazla demokratik sorun gördüm. Örneğin, Rojava’da otoritelere muhalefet eden Kürt fraksiyonlara bağlı gruplar, 2013’de bir isyan körüklediler, ancak son anda tek damla kan dökülmeden boşa çıkarıldı.” Lebrujah’a göre Eğer uluslararası kamuoyunun seferberliği daha yoğun olursa -ki Fransa kilit ülkelerden biridir-, tüm tehditler büyük ölçüde azaltılabilir. Lebrujah, eş cinselliğin suç olmaktan çıkarılmasına rağmen toplumsal olarak çok iyi görülmediğine dikkat çekerken, belki bu konu üzerinde de daha aktif çalışmak gerektiğine işaret ediyor. Türkiye’nin bu projeyi engellemek istediğini ve bu nedenle “cihatçı” olarak tanımlanan gruplarla işbirliği yaptığını belirtiyor.
Özerk Yönetim’de Genel Meclis toplantısı
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Genel Meclisi ilk toplantısını gerçekleştirdi. Toplantıda meclisin çalışma mekanizması ve görevleri tartışıldı. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Genel Meclisi, kuruluş toplantısı 6 Eylül günü Eyn İsa’da gerçekleştirmişti. Kuzey ve Doğu Suriye’deki 7 özerk yönetim ve sivil meclisin temsilcilerinden oluşan 70 üyenin bulunduğu Genel Meclis’in üyelerinin 49’u özerk yönetim ve sivil meclislerin üyelerinden oluşuyor. 21 üye ise teknokratlardan oluşuyor. Toplantıda Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Genel Meclisi üyeleri ve eşbaşkanlar Sîham Qeryo ve Ferîd Etî hazır bulundu. Toplantıda konuşan Sîham Qeryo, “Bu toplantıda yer alan Kuzey ve Doğu Suriye halklarının temsilcileri şu anda tarih yazıyorlar” dedi ve Suriye krizinin çözümünden bahseden bölge ülkelerinin, Suriye halklarını görmezden gelerek kendi çıkarları doğrultusunda çözüm ürettiğini söyledi. Meclis eşbaşkanı Ferîd Etî’de konuşmasında toplantının programını katılımcılara açıkladı ve toplantıda Genel Meclis’e bağlı Yasa Komitesi oluşturma sistemi ile iç tüzük hazırlama amaçlı komite oluşturulacağını belirtti. Etî’nin konuşmasının ardından katılımcılar konu üzerine değerlendirmelerde bulundu. Tartışmalar ve oylamaların ardından katılımcılar her ay 2 defa toplantı düzenleme kararı aldı. Toplantıda ayrıca Genel Meclis’e bağlı 3 kişilik Yasa Komitesi oluşturuldu. Komitenin görevinin, meclisin çıkaracağı yasaların denetimi ve halk ile yönetimlerin önerilerini Genel Meclis’e sunma olacağı belirtildi. Genel Meclis iç tüzüğünü hazırlama amaçlı da, 7 özerk yönetim ve sivil meclisin Yasama Meclisi temsilcilerinden oluşan komite kuruldu. Toplantı meclis belgeleri üzerine katılımcıların değerlendirmeleriyle son buldu.