Deprem bölgesinde toz ve asbest sorunu ile gelişen hava kirliliği depremzedeleri etkiliyor
Mereş merkezli 6 Şubat depremlerinin yarattığı yıkım ve yaşanan tahribat, etkilenen il ve ilçelerde etkisini göstermeye devam ediyor.
Depremin merkez üssü Elbistan’da ağır hasar alan binalar yıkılmayı bekliyor. Öte yandan yurttaşlar, enkaz kaldırma çalışmalarının hala sürmesi nedeniyle su kesintileri, hava kirliliği gibi pek çok sorunu da beraberinde yaşıyor.
Depremin 6’ncı ayında Elbistan’da süren etkileri ve depremzedelerin yaşadıklarını MA’dan Ceylan Şahinli’ye değerlendiren Hayatı ve Doğayı Koruma Platformu Gönüllüsü Mehmet Dalkanat, “Gelecek zifiri karanlık değil belki, ancak aydınlık da değil” ifadelerinde bulundu.
Moloz kaldırılırken dikkat edilmedi
Enkaz kaldırmanın gelişigüzel ve düzensiz yapıldığını, arazöz olmadan yıkımların gerçekleştirildiğini belirten Dalkanat, molozların boşaltılacak yerlerin başta belirlenmediğini, moloz kaldırmaya da ilçe merkezinden başlandığını ifade etti. Yıkımın büyük olduğunun anlaşılması üzerine Nurhak yolu üzerinde bulunan belediyenin ilçe çöplerini bıraktığı bir alanın tercih edildiğini dile getiren Dalkanat, “İhaleler kimlere nasıl verildi? Örneğin ihale bir firmaya daha avantajlı verilirken, bir başka firmaya başka bir fiyatlandırma yapıldı. Bir de bunlar gelişigüzel oldu. Protokollerinde yıkım aparatları, donanımları olduğu gözüküyor, ancak yıkımlarda bunlar yeterli bir şekilde kullanılmadı. Dolayısıyla Elbistan’ın üzerinde toz bulutu hiç eksik olmadı. Halen de eksik değil” dedi.
Depremzedelerin sağlığı tehdit altında
Elbistan’daki termik santraller nedeniyle depremden önce de kirli hava ile mücadele etmek zorunda kaldıklarını dile getiren Dalkanat, depremden sonra gelişen toz ve asbest sorununun hava kirliliğini arttırmakla beraber, yurttaşların temiz havaya ulaşımını zorlaştırdığını ifade etti. Yıkımlarda cadde üzerindeki yapılara görüntü sebebiyle öncelik verildiğini söyleyen Dalkanat, devam eden yıkımların insan ve çevre sağlığı önemsenmeden gerçekleştirildiğini belirtti.
Yaşam mücadelesi veriliyor
Dalkanat, depremin ilk günlerinde yurttaşlar arasında gelişen dayanışma ağının hem toplumsal anlamda hem de ilçenin kısa dönemli de olsa iyileştirilmesi anlamında önemli bir yer tuttuğunu ifade etti. Dayanışma için gelenlerin süreç ilerlerken çekilmesiyle bu alanlarda devletin kaldığını kaydeden Dalkanat, şunları söyledi: “Acil durumda halkımızın gösterdiği o dayanışma ve destekleme yavaş yavaş devlete bırakıldı. Ancak devlet halkın gösterdiği o dayanışma ve desteği gösteremiyor. Konteyner kentlerde yaşayan insanların bir takım imkânları ellerinden alındı. Önce sabah, öğlen ve akşam yemek veriliyordu. Ardından sabah-akşam, sonra sadece akşam şimdi ise tamamen kestiler. Oradaki insanlar şimdi kendi imkânları ile yaşamak durumundalar. İmkanı olanlar ve de olmayanlar var elbette. Bu noktada planlı, projeli ve denetlenebilir bir uygulama yok. Bu anlamda Elbistan’da yaşanan en büyük sorunlardan biri barınma sorunu.”
Ucube bir kent bırakacak
Ekonomik sıkıntılarla da cebelleştiğini kaydeden Dalkanat, “Çarşıda esnaflara konteyner bırakıyorlar. Bunun da bir esnaf için ne derece yeterli olduğu belirsiz. Buna dair ilgili mevzuatlar hızlı bir şekilde işlemiyor. Gelen konteynerler de gelişigüzel caddelere, yıkılmış binaların olduğu yerlere bırakılıyor. Elbistan bir barakalar kentine dönüştü. Bu geçici bir problem gibi gözüküyor ama bunlar belli bir plan ve proje ile yapılmazsa değil, 5 sene sonra bile bu konteyner/barakaları kaldıramayacaklar. Böylece deprem sonrası plansız gerçekleştirilen bu uygulama, geride ucube bir kent bırakacak. Ticari anlamda piyasaya baktığımızda, bir denetleme yok. Örneğin bir binanın onarımı için kişilerden astronomik fiyatlar istenirken, Ağrı’dan, Van’dan, Bitlis’ten gelen işçiler, yemek ve barınma ihtiyaçları karşılanmak şartıyla çok ucuza çalıştırılıyor. Bu anlamda hiçbir kurum denetleme yapmıyor. İnsanların gelecek kaygıları, tedirginlikleri almış başını gidiyor. Kimse ne yapacağından emin değil. Kimisi dükkanını açmış ‘Elbistan’dan nasıl kaçarım?’ diye düşünüyor. Dükkanı yıkılmış insandan ipotek istiyorlar. Şu durumda ipoteği tefeciler, rantçılar verir. İpotek onlarda var. 1-2 yıl içerisinde Elbistan’da ne olacağı belirsiz. Hiç kimse burada net bir görüntü ortaya koyamıyor. Gelecek zifiri karanlık değil belki, ancak aydınlık da değil” şeklinde konuştu.
Konutlar yetersiz
Yapılacak olan kalıcı konutlar için Kara Elbistan ve Belen olmak üzere 2 bölgenin belirlendiğini kaydeden Dalkanat, şöyle devam etti: “Kara Elbistan’da konutlar deprem öncesinde de vardı. Orayı deprem sonrasında biraz daha geliştirdiler ve inşaat devam ediyor. Orayı kış gelmeden bitirebileceklerini tahmin edebiliyorum, çünkü orada altyapı hazır. Güney tarafında İçmeler-Ergene-Ekinözü yolu üzerindeki Belen dediğimiz bölgede, bir yer daha belirlediler ancak orada altyapı yok. Altyapı olmadığı için oradaki çalışmaları kışa yetiştirip yetiştirmeyecekleri de belirsiz. Yetiştirebilseler bile orada tahminen 3 bin ile 5 bin arasında bir daire yapılabilir. Oysa Elbistan’ın 10 bin üzerinde eve ihtiyacı var.”
Elbistan’da önceden de var olan sorunların depremle birlikte katlanarak artmasıyla var olan göç dalgasının tetiklendiğini belirten Dalkanat, “Dışarıdan gelen memurlar bile burada kalmak istemiyor. Örneğin hastanelerde uzman doktor yok. Hepsi pratisyen. Aile hekimleri bir bir gidiyor” diye anlattı.
HABER MERKEZİ