HDP açısından da durum nettir. Yapacağı tüm ittifakları şartlarını ortaya koyarak yapar. Bu şartlara iktidar partisi uyuyorsa ona da açık olabilmeli. Başta kendi içinde uygun bir aday belirleme yöntemi bulmalı, sonrasında ise nerede, nasıl hareket edeceğini şartları da göz önünde bulundurarak hareket etmelidir
Herdem Fırat
2023 Genel seçimlerinin henüz tam bir muhasebesi yapılmadan ve muhalefet açısından yenilginin nedenleri üzerinde bir konsensüs sağlanmadan 2024 Yerel seçimleri tartışılmaya başlandı. Seçimler demokratik yönetimlerin elbette önemli bir uygulamasıdır. Ancak demokrasinin uygulanabilirliği açısından seçimlere bu kadar anlam yüklemek ve toplumun gerçek sorunlarıyla tam anlamıyla yüzleşmeden yeniden seçimlere odaklanmak, ilerisi için aslında bizi farklı bir tablonun beklemediğinin de göstergesi.
Türkiye seçimlerine bu kadar ilginin gösterilmesi ve katılımın bu kadar yüksek olması Avrupa açısından merak konusu olmuş olacak ki, bir araştırma ihtiyacı hissetmişler. Yapılan araştırmalar sonucunda şöyle bir değerlendirme yapılmış: Türkiye’de halk kararları etkileyebileceği farklı mekanizmalar olmadığı ve değiştirme gücü olarak sadece seçimleri gördüğü için seçime bu kadar ilgi ve katılım gösteriliyor. Bu değerlendirme hem ana muhalefet açısından hem de demokratik siyaset kurum ve temsilcileri açısından üzerinde durulacak önemli bir tespittir. Yani katılımın nedeni demokratik bilinç değil, çaresizliktir.
2023 seçim sonuçları anket şirketleri açısından da ilk defa bu kadar şaşırtıcı oldu. Tahminler tepetaklak oldu. Aslında ‘niye böyle oldu?’ Sorusunun cevabı belki de seçim sonuçlarının gerçek nedenlerini ortaya koyacaktır. Sokak röportajlarına ve anket şirketlerinin sonucuna göre siyaset yürütmek toplum mühendisliğinin başka bir versiyonudur ve sonucun hüsran olması kaçınılmazdır. Fizik bilimi ve biyolojide bile gözleyen-gözlemlenen ilişkisinin ne kadar önemli olduğu kanıtlanırken, söz konusu toplum olduğunda bunu göz önünde bulundurmamak ya bilinçli bir tercih yaparak çarpıtma amaçlıdır ya da bilimsel bir noksanlıktır. Mesela kuantum biliminde gözleyen-gözlemlenen ilişkisinde bir taneciğin yeri tespit edilirken hızı tespit edilemiyor, hızı tespit edilirken yeri belirlenemiyor. Çünkü tanecik kendini korumaya alıyor. Aynı şey hayvanlar için de geçerlidir. Av-avcı ilişkisinde av olan hayvan avcıyı fark ettiğinde farklı hareket eder. Hareketlerini değiştirir. Kendini gizlemeye çalışır. 2023 seçimleri sürecinde de aslında anketler açısından bakıldığında ortaya bir av-avcı ilişkisi ortaya çıkmıştı.
Anket sorularının neredeyse hepsi yönlendirmeye son derece açık haldeydi. Bir de iktidarın baskısı altında kişilerin genel bilgisi de kaydedilmek suretiyle insanlara siyasi tercihleri soruldu. Milyonlarca insanın fişlendiği bir ortamda insanlardan tercihlerini açık bir şekilde tam olarak dile getirmesi beklenemez. Mesela bir ankette şöyle bir soru sorulmuştu: “Bugün cumhurbaşkanlığı adaylığında Abdullah Öcalan ve Selahattin Demirtaş olsa hangisine oy verirdiniz?” Böyle bir anketin sonucunu ‘bilimsel’ diye ortaya koymak bilimle alay etmektir. Bunun gibi yüzlerce örnek verilebilir. Demek istediğim, kameralar önünde veya başka açık kanallarla toplumun gerçek tercihini tespit etmek zordur. Muhalefet de gerçeklerden yola çıkarak siyaset yapacağına, gerçekleri görmezden gelerek hamasetle siyaset yapmaya çalışıyor.
2023 seçimlerinde hile, montaj ve manipülasyona başvurulduğu doğrudur. Ancak sonuçları sadece bununla izah etmek doğru değildir. Muhalefetin, iktidarın her alana genişlemesine ve derinliğine bu kadar yayıldığı bir dönemde, insanların hem politik tercihine hem de ekonomik hayatına ipotek koyduğu bir dönemde, bu gerçekleri gözünde bulundurmadan sadece anketlere dayalı ve üstten siyaset yapması kaybetmesinin en büyük nedenidir. Seçmenlere güven vermedi, çünkü samimi görünmedi. Nitekim seçim sonrası ortaya çıkan ‘arka plandaki protokoller’ muhalefetin ne kadar güvenilmez olduğunu gösterdi. Seçmenleri av gibi iktidarın insafına terk edip, ondan farklı bir sonuç beklemek seçmenle dalga geçmektir. Aynı şey anket şirketleri için de geçerlidir. Bu yaklaşımla aslında en büyük manipülasyonu kendileri yapıyor. Eğer yerel seçimlerde güçlü bir sonuç alınmak isteniyorsa toplum mühendisliği yöntemleri yerine, ülkenin sorularını doğru tespit edip çözüm önerilerini de somut olarak ortaya koymak gerekir.
2023 seçimleri hem ana muhalefet hem de demokratik siyaset temsilcileri açısından yaşanılan en dağınık seçimdi. Millet İttifakı’nın genel başkanları ayrı ayrı mitinglere çıkıp ayrı şeyler söylediler. Belediye başkanları başka şeyler söyledi. Cumhurbaşkanı adayı başka şeyler söyleyip farklı girişimlerde bulundu. Emek ve Özgürlük İttifakı açısından da durum böyleydi. Yüzlere varan miting yapıldı ancak ne söylendiği ne vaat edildiği tam olarak duyulmadı. Hem Millet İttifakı bileşenleri hem de Emek ve Özgürlük İttifakı bileşenleri şimdi yeni bir sınavla karşı karşıyadırlar. Ya gerçek bir ittifak yapıp aleni bir şekilde ülkenin ve toplumun temel sorunlarının üzerinde bir konsensüs sağlayıp güç birliği yaparlar ya da farklı sonuçlar beklemek gerekir.
İktidarın toplum üzerindeki baskısı da göz önünde bulundurularak hareket etmek gerekir. Nihayetinde siyaset çözüm üretme aracıdır. Sorunların çözümünde yol-yöntem bulma işidir. Anketlere bakıp, birkaç milliyetçi sözler söyleyip sonra da farklı sonuçlar beklemek siyaset değil, şark kurnazlığıdır. Zaten mevcut iktidar bunu en iyi şekilde yapıyor. Eğer ondan farklı olduğunu iddia ediyorsan o zaman onun yöntemiyle değil, yalanın karşısına gerçeği koyarak mücadele edersin. Mesela iktidar sürekli sayın Öcalan üzerinden politika yapıyor. Merdan Yanardağ “Madem öyle o zaman neden hukuku uygulayıp Öcalan’ın ailesi ve avukatlarıyla görüşmesine izin vermiyorsunuz?” diye sorunca hemen onu cezaevine attılar. Ama muhalefet bu gerçeğin peşinden gidip bu kozu iktidarın elinden alacağına sessiz kaldı. Muhalefet bir gazeteci kadar cesur ve hukuk savunucusu olamıyor. Her gün toplum ekonomik olarak bedeller veriyor, özgürlükler ortadan kaldırılıyor ancak muhalefet bedel ödemekten korktuğu için bunların gerçek sebeplerini halka anlatmıyor.
Demokratik siyaset kurumlarının başında gelen HDP hem 2019 yerel seçimlerinde hem de 2023 seçimlerinde ortaya koyduğu tavrın nasıl sonuçlar ortaya çıkardığını çok iyi deneyimledi. Dolayısıyla bu seçime nasıl gireceğini sanırım en iyi belirleyecek olan HDP’dir. İktidarın baskısını en çok hisseden HDP olduğu gibi muhalefetten de en büyük darbeyi yiyen yine HDP oldu. HDP son iki seçimde takındığı tutumu ve aldığı sonuçları göz önünde bulundurarak ne yapmasına karar verecektir.
Bazıları şimdiden HDP’nin pazarlıklar içinde olduğunu söylüyor. Bunu en çok dillendiren de sözüm ona muhalif olup HDP’yi en çok dövenlerdir. “HDP her yerde aday çıkararak iktidara alan açıyor”, “HDP iktidara göz kırpıyor”, “Yeni bir çözüm sürecinin sinyalleri veriliyor.” Bilip bilmeden atış serbest diye, ağzına gelen söyleniyor. Diğer taraftan başka bir velvele. “HDP kesinlikle sol ile ittifak kurmamalı”, “HDP Millet İttifakı’nı desteklemeyi bırakmalı,”, “Kimse HDP’nin AKP ile ittifak yapmasını beklememeli,”, “Bunca yapılanlardan sonra HDP’nin AKP ile görüşmesi düşünülemez.” Bu tartışmaların -ülkenin devasa sorunları düşünüldüğünde- siyaseten ne kadar sığ oldukları görülüyor. Keşke yeni bir çözüm süreci başlasa, keşke ülkenin sorunlarının çözümünde HDP ve AKP ortak bir zeminde buluşabilse, keşke HDP’nin sol ile ittifakı en geniş çerçevede gerçekleşebilse. Eğer savaş duracaksa, ölümler son bulacaksa, özgürlüklerin önü açılacaksa neden bundan kaçınılmalı? Tam aksine bunda ısrar edilmeli.
Siyaset karşıtlık üzerine kurulamaz. Birbirine karşı siyasal alanda mücadele edilir. Ancak sorunların çözümü söz konusu olduğunda bir partinin başka bir parti ile görüşmemesi anlaşılır bir durum değildir. Siyasi bir parti önüne böyle bir engel koyamaz, koymamalı. İktidarın en çok hakaretine maruz kalan kişi PKK Lideri Abdullah Öcalan’dır. Ancak sorunların demokratik diyalog ve müzakerelerle çözülmesi için iktidara en fazla baskı yapan ve görüşen kişi yine Abdullah Öcalan’dır. Abdullah Öcalan anket şirketlerinin sonuçlarına göre hareket etmemiştir. Toplumun gerçek sorunlarına çözüm üretmek için ne yapılması gerekiyorsa onu yapmıştır. Bu yüzden bugün sol diye geçinen birçok kesim kendisine etmedik hakaret bırakmamış, yaftalamadığı etiket bırakmamıştır. İktidar ile görüştü diye sayın Öcalan muhafazakâr ve baskıcı mı oldu? Görüştü diye Öcalan sosyalizm mücadelesinden, Kurdistan’a statü ve özgürlük talebinden vaz mı geçti? Eğer öyle olsaydı bugün bu kadar ağır bir tecrit uygulanmazdı. Buna rağmen Öcalan yine de arayışını sürdürüyor. Ancak ilke ve mücadelede kendilerine güvenmeyenler görüşmeden uzak durur, karşıtlık siyaseti yaparlar.
Yerel seçimlerde ne yapmalı? Aslında durum çok da karışık değil. Muhalefet gerçek bir ittifak istiyorsa bunu ilan eder. Ana muhalefet özellikle Kürt halkı karşısında güven kaybetti. Faşistlerle arka planda protokol imzalayanların bundan böyle hiçbir şey olmadan hareket etmeleri kabul edilemez ve desteklenemez. HDP açısından da durum nettir. Yapacağı tüm ittifakları şartlarını ortaya koyarak yapar. Bu şartlara iktidar partisi uyuyorsa ona da açık olabilmeli. Başta kendi içinde uygun bir aday belirleme yöntemi bulmalı, sonrasında ise nerede, nasıl hareket edeceğini şartları da göz önünde bulundurarak hareket etmelidir. 2023 seçimlerinde oy kaybetmesinin en temel nedeni, üzerinde siyaset yürüttüğü geleneğin taleplerine göre siyaset yapmayıp ‘kendi olmaktan’ çok başkasının yedeğine düşmeseydi. Eğer başarılı olunmak istiyorsa kendini kural koyucu, oyun kurucu rolüne sokmalıdır. Zaten böyle bir pozisyonu var. Ancak bunu etkili kılmak gerekir.
Sonuç olarak yerel seçime giderken kimin ne dediğinden çok demokrasi ve özgürlük mücadelesi verenlerin ne dediği ve ne yapmak isteği önemlidir. Kendilerine güvenerek karar vermeliler. Mücadele gerekçeleri neyse onları dile getirip onları gerçekleştirmeyi amaç edinmek gerek. Seçimler eğer demokratik bir örgütlemeye dönüştürebilirse o zaman başarılı olur. İktidarın manipülasyon ve toplum üzerindeki baskısını bire bir halk çalışması yaparak kolaylıkla boşa çıkarabilir. Tüm ihtiyaçların kaynağı halktır, yeter ki doğru bir yaklaşım ve güçlü bir çalışma yürütülsün.