İnsan Hakları Derneği (İHD), Danıştay’ın Öğrenci Andı ile ilgili aldığı karara dair yaptığı açıklamada “Söylenebilecek tek şey, Türkiye’deki yargının insan hakları hukukuna göre değil, çeşitli ideolojiler veya başka farklı saiklere göre karar verdiğidir. Andımız metni bir daha geri getirilmemelidir” denildi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Merkezi, Danıştay 8’inci Dairesi’nin “Öğrenci Andı”nı kaldıran yönetmeliği iptal etmesine dair yazılı açıklama yayınladı.
Türkiye’de 2013 yılında, barış ve çözüm süreci ile birlikte önemli demokratikleşme adımları atıldığını ve asimilasyoncu uygulamaları ortadan kaldırmaya dönük çeşitli adımlar atıldığına atıfta bulunan açıklamada, “Andımız” isimli metnin de bu kapsamda kaldırıldığı vurgulandı.
‘Asimilasyonun katı halidir’
1932 yılında Eğitim Bakanı olan Dr. Reşit Galip’in, 1933 yılında ilkokul çocuklarına okutulmasını zorunlu kılan “Andımız” isimli metni bir genelge olarak çıkarıldığının hatırlatıldığı açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Reşit Galip eski bir İttihatçı olup, 1925 yılında Şeyh Said’e ölüm cezası veren İstiklal Mahkemesi’nin hukukçu olmayan bir görevlisidir. Reşit Galip, bir Türk milliyetçisidir. Milli Eğitim Bakanı olduktan sonra asimilasyoncu uygulamaları en katı şekilde sürdürmek amacı ile ‘Andımız’ isimli metni okutmaya başlamıştır.”
Öğrenci Andı’nın “ırkçı ve militarist” bir içeriğe sahip olduğu belirtilen açıklamanın devamında şunlar belirtildi:
“Irkçılığı ve militarizmi benimseyen çevrelerin bu metinden yana tavır almaları buna karşı olanların farklı gerekçelerle karşı çıkmaları anlaşılır bir şeydir. Ancak, 1930’lu yıların siyasal ortamından ve Reşit Galip’ten ilham almak siyasal olarak oldukça problemlidir.
‘Çocuk haklarını bilmeyen okusun’
Türkiye’nin taraf olduğu Çocuk Hakları Sözleşmesi ayrımcılığı yasaklar ve çocuğun üstün yararı ilkesini belirler. Çocuğun düşünce, din ve vicdan özgürlüğü, çocuğun eğitim hakkı, azınlıklar ya da yerli halklara mensup çocukların hakları bulunmaktadır. Bu hakları uzatmak mümkündür. Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni bilmeyenler açıp okuyabilirler. Çocuk hakları konusunda Çocuk Hakları Komitesi’nin çok sayıda kararı vardır. Ayrıca Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde çocukların eğitiminde ebeveynlerinin kültür ve inanç hakları bakımından rolleri bulunmaktadır. Çocuklara ayrımcılık yapılması ve militarizmin benimsetilmesi ise, yasaktır. Bu yasak Türkiye’nin tarafı olduğu temel insan hakları sözleşmelerinin tamamında vardır. Sonuç olarak, Türkiye’de etnik olarak Türk olmayan başka etnisitelere mensup milyonlarca çocuk bulunmaktadır. Bunlara her gün ‘Türk’ etnisitesini benimsetmek ve kutsamak pedagojik açıdan problemlidir. Ayrıca çocukların kendi varlıklarını ‘Türk varlığına’ armağan etmeleri militarizmi kutsadığı gibi inanç özgürlüğü hakkına da aykırıdır. Dolayısıyla insan hakları bakımından kesinlikle kabul edilemeyecek bu metnin yeniden okutulmaması için siyasal iktidarın gerekli tedbirleri alması gerekmektedir.
‘Bir daha getirilmemeli’
Danıştay’ın kararı ile ilgili söylenebilecek tek şey, Türkiye’deki yargının insan hakları hukukuna göre değil çeşitli ideolojiler veya başka farklı saiklere göre karar verdiğidir. OHAL döneminde yüzbinlerce insanı mağdur eden ve milyonlarca insanı etkileyen Anayasa’ya açık uygulamalar karşısında sessiz kalan ve iktidarın uygulamalarını meşrulaştıran karar veren Danıştay’ın böylesi bir konuda ve üstelik yerindelik denetimini aşarak karar vermesi oldukça manidardır. Andımız metni bir daha geri getirilmemelidir.”
HABER MERKEZİ