Şirnex’te 3 yıldır operasyon adı altında talan edilmedik alan bırakılmazken, binlerce ağaç kesildi. 3 yılda Besta’nın 68, Cudi’nin 28 bölgesinde ağaç kesimi ve ormanlık alanlar yakıldı
Şirnex’in Besta, Cûdî, Gabar ve Çilênimêja bölgelerinde askerlerin gözetiminde korucular tarafından 2020’de başlayan ağaç kıyımı 3 yıldır devam ediyor. Doğa talanın sürdüğü bölgeler ise her 15 günde bir valilik kararıyla sivil halka yasaklanıyor. Ancak bu bölgelerde ağaç kesimi, maden ve petrol arama adı altında doğa talanı hız kesmeden sürüyor. Bölgede başlatılan ağaç kesimlerine korucular rehberlik ederken, buna karşı çıkan yurttaşların 1990’lı yıllarda yakılıp yıkılan köylerine girişlerine dahi izin verilmiyor. Bu 3 yıllık süreçte Besta’nın 68, Cudi’nin 28 bölgesinde ağaç kesimi ve ormanlık alanlar yakıldı. Bu yıl içerisinde ise Gabar Dağı’nın Zivîng, Deştalala, Çiyayêbizina, Dara, Zêwê, Bertûl, Meydîn ve Dêrşew köylerinde ağaç kesimi başlatıldı. Ayrıca son 3 yılda 37 alanda orman yangınları çıkarıldı.
Valilik yalan söylüyor
Ağaç kıyımına tepki gösteren Bertûl köyünden Hizne Arslan , devletin yıllardır bölgede zulüm politikası yürüttüğünü ifade ederek,”Devletin ortakları koruculardır. Devlet tek başına ağacı kesmiyor. Bilerek, isteyerek dağlarımızı ateşe veriyorlar ve ağaçlarımızı kesiyorlar. Keyfi olarak doğamız yakılıp, yok ediliyor. Şırnak Valisi köye girişlerin serbest olduğunu, herkesin gidip geldiğini söylüyor. Yalan söylüyor, öyle bir şey yok. Orası bizim köyümüz ve toprağımız” dedi.
Herkes talana sessiz
Bölgede talana karşı sessizliğe tepki gösteren Arslan, “Burası Kurdistan olduğu için herkes bu talana karşı sessiz. Kurdistan olduğu için doğası sahipsiz bırakılıyor. Bugün burada herkesin gözü önünde ağaçlar kesiliyor. Sessiz kalanların vicdanı bunu nasıl kabul ediyor?” diye sordu.
Korucular öncülük ediyor
Meydîn köyünden Medine Aksoy, bölgede ağaç kesiminde korucuların katılımına değinerek, “Her yeri talan ettiler. Besta’da ağaç kesiyorlar, Cûdî’de kesiyorlar, Gabar’da kesiyorlar. Biz o topraklarda emek verdik, ektik ve biçtik. Köyümüzde o kadar bıttım (menengiç) ağacı vardı. Bu ağaçlardan köyün kendisini görmezdiniz ama hepsini kestiler. Dağlarımız altın gibiydi. Köyde büyük bir üretim vardı. Ama bugün köyümüz onların elinde. Devlete yol gösteren ve ağaç kesimine sebep olan koruculardır. Bugüne kadar binlerce ağacımız kesildi. Ama şimdi ondan eser yok. Bu kıyımı birlik olarak, tek ses olarak durdurabiliriz” diye belirtti.
Cûdi ve Gabar’a yaklaşım farklı
Dêrşew köyünden Hatice Durmuş , ekolojik yıkıma karşı sessizliğe tepki göstererek, “Muhtarımız askerlere, ‘ağaçlarımızı kesmenizi istemiyoruz’ demiş. Onlar da, ‘siz isteseniz de istemeseniz de keseceğiz’ yanıtını vermiş. Petrol çıkartıyorlar. Biz onlara helal etmiyoruz. Petrolümüzü çalıyorlar, ağaçlarımızı çalıyorlar, köyümüzü de yok ediyorlar. Bu kanun mu, adalet mi? Akbelen için herkes sesini çıkartıyor ve ağaçlar kesilmesin diye kalkan oluyorlar. Bu tabii olması gerekendir. Ama niye aynı hassasiyet Cûdî ve Gabar içinde gösterilmiyor? Bu yaklaşım bizleri üzüyor” ifadelerinde bulundu.
Duyarlılık çağrısı
Meydîn köyünden Ayşe Ecer, “Ağaçların kesilmediği tek bir yer bırakmadılar. Köyümüze gitmek istiyoruz ve çabamız da oluyor ama askerler izin vermiyor. Bu sessizliğimiz sürdükçe, ağaç kesimi de durmayacaktır. El ele verip ormanlarımız sahip çıkmamız gerekiyor” dedi.
Haber: Zeynep Durgut / MA