Yazar Gülser Han, kaleme aldığı “Umut Yüklü Mektuplar” ve “Özgürlüğe Uçan Kelebekler” romanlarıyla 10-14 Ekim tarihlerinde düzenlenen Şahkulu Kitap Fuarı’nda okuyucularıyla buluştu. 1938 yılında yaşanan Dersim Katliamı ardından sürgün edilen bir ailenin kızı olan Han, ilk romanını 2009 yılında yazdı. Romanında yer alan karekter gibi kendisinin de katliamdan dolayı sürgün edilen bir ailenin kızı olduğunu hatırlatan Han, o dönemi yaşamamasına rağmen, aynı duyguları hissettiğini söylüyor. Han, hissettiklerini şu sözlerle dile getiriyor: “Çocukluğumdan bu yaşa kadar hala o acılar yüreğimi yakar. Çünkü annemin gözyaşlarına, acılarına hiçbir zaman ortak olamadık. Hep uzak kaldık. Onun için ötekileştirmeyi çocuk yüreğimle, çocukken tattım. Hiçbir insanın ötekileştirilmesini istemiyorum. Ne olursa olsun cinsiyet, renk, dil, inanç, kültür, düşünce ayrımı yapılmamalıdır. Herkese insan olarak bakılmalıdır.”
Kadın kadının yurdu…
Gülser Han, ‘Umut Yüklü Mektuplar’da 12 Eylül 1980 Askeri Darbe dönemini anlatıyor. Aradan geçen 9 yıla rağmen okuyucuların ilgisini çekmeye devam eden roman, Dersim Katliamı’nda sürgün edilen bir ailenin kızı olan Sevgi’nin 12 Eylül 1980 Askeri Darbe döneminde yaşanan zulme karşı gönderdiği mektuplarla kurduğu dostlukları konu alıyor. ‘Özgürlüğe Uçan Kelebekler’ ise 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’’nden yolla çıkarak 8 emekçi kadının hikayesini konu alıyor. Han romanın konusunu şu şekilde anlatıyor: “8 Mart’ta alanlara çıkmasına izin vermeyen eşine inat yaşadığı apartmandaki kadınları örgütleyip Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün ne olduğunu, kadının kendini var etmesi gerektiğinin anlatıldığı bir kitap. Kadınlara hep derler ya kadın kadının kurdu diye aslında Özgürlüğe Uçan Kelebekler’de kadın kadının yurdu oluyor. Öyle bir güzel dayanışma oldu ki belki en yaşlısı bütün diğerlerinin annesi oldu. En genci hepsinin kızı oldu’’ diyor.
İSTANBUL