İkizdere’den İkizköy’e yaşam alanları için kendilerini iş makinalarının önünde siper eden kadınlar, ekoloji mücadelesinde en ön saflarda olmaya devam edeceklerini söyledi
Küresel iklim krizinin aşırı hava olayları ve afetlerle kendisini hissettirdiği bir dönemde, Türkiye ve Kurdistan’ın dört bir yanında ekolojik talan hız kesmeden devam ediyor. Tarım arazileri, ormanlar, nehirler ve denizler talanın hedefi haline gelirken, yurttaşlarda bu talana karşı direnişini büyütüyor. Direnişin en önünde de yine kadınlar yer alıyor. ‘Yeşil Yol’a karşı direnen Havva Ana’dan Kurdistan’da barajlara, Hasankeyf’in sular altına gömülmesine, Ege’de zeytinlik ve ormanların talanından Kuzey Ormanlarının talanına kadar sermayenin karşısına kadınlar dikildi. Kendilerini iş makinalarının önünde siper eden kadınlar, birçok yerde talanın önüne geçerek, direnişin simgesi oldu.
Kadınlar, şimdi de Muğla Milas’ta Akbelen Ormanı’nı kömür ocağına karşı korumak için harekete geçti. 4 yıl önce başlayan, son 2 yıldır da çadırlarla nöbet tutulan Akbelen direnişinin önünde yer alan Nejla Işık ve Rize İkizdere’de Cengiz Holding’in taş ocağına karşı direndikten sonra şimdi de Akbelen mücadelesine destek veren Aslıhan Kahraman Eren, kadınların ekoloji mücadelesini Mezopotamya Ajansı’ndan Tolga Güney’e anlattı.
‘Mücadele asıl şimdi başladı’
İkizköylü Nejla Işık, ağaçların kesilmesinin kendisini çok derinden yaraladığını söyledi. Ağlamak istemesine rağmen yapmadığını vurgulayan Işık, çocuklarına ve kadınlara verdiği söz için ayakta kalmaya çalıştığını belirtti. Işık Akbelen’i sonuna kadar savunacağını ifade etti. “Devlet ormanımızı elimizden aldı Jandarmasını, copunu, tüfeğini buraya yığarak, her birimize şiddet uygulayarak, Akbelen Ormanı’nı kestirdiler” diyen Işık, topraklarını madene vermeyeceklerini belirtti. hiçbir şeyin bitmediğini, mücadele asıl şimdi başladığını ifade etti. Işık,”Burası bu şekilde kalacak. Biz bugün düşersek, hepimiz düşeriz. Şirkete 4 senedir kafa tutuyoruz, daha da tutacağız” dedi.
‘Toprak giderse, yaşam bitecek’
Kadınların ekoloji mücadelesinin önünde olmasını çok cesur olmaları ve hiçbir şeyden korkmamalarına bağlayan Işık, “Gözaltına da alınsalar, cop, biber gazı da yeseler korkmuyorlar. Kadınlar toprağın kıymetini biliyor. Toprak giderse, yaşam bitecek. Yani kadınların kaybedecek hiçbir şeyi yok. Kadın, toprağı eril zihniyet gibi sadece para olarak görmüyor. Toprağa, ağaca, yüreği, çocuğu gibi bakıyor. Mücadelenin önünde kadınlar olmaya devam edecek. Kadınlar pes etmiyor. Topraklarımızı ağaçlarımızı rahat bıraksınlar” dedi.
‘Acıyı yüreğimde daha fazla hissettim’
İkizdereli Aslıhan Kahraman Eren ise, Türkiye’nin dört bir yanındaki direnişçi kadınlarla gurur duyduğunu söyledi. Akbelen direnişi sırasında yaptıkları eylemlerde orantısız güç kullanıldığını belirten Eren, “Ülkede yasanın, kanunun uygulanmadığını, bizim güvencemizin olmadığını anlamış oldum. Buraya ilk geldiğimde çadırların kurulduğu bölgenin tam yanındaki ağaçların kesilerek devrildiğini gördüm. O an aklıma geldiğinde, bacağım ve kolumdaki acıyı hissetmedim. O acıyı yüreğimde daha fazla hissettim” ifadelerini kullandı.
Birlik çağrısı
Birlikteliğin gücünü yenecek hiçbir şeyin olmadığını vurgulayan Eren, Türkiye’nin farklı şehirlerinde hep aynı süreci yaşadıklarını kaydetti. İkizdere’de de bir ay boyunca Olağanüstü Hal (OHAL) getirildiğini kaydeden Eren, “Kimliklerimize bakılmadan kendi köylerimize giremedik. Kimliğinde İkizdere yazmayanı köye almıyorlardı. En ağır süreçleri orada da yaşadık. Ancak ekoloji mücadelesindeki kadınlara bakınca, kadınların gücünü, direnişini, var olma savaşını ve yaşam mücadelesini görüyorum. Gittiğimiz şehirlerde de direnişleri başlatanların kadınlar olduğunu görüyoruz. Yolu kesen, tüm varlığıyla, gücüyle kendisini ortaya atanların kadınlar oldu. Yok olmaya mahkum edilmiş kadınları yürekli olmaya, bizimle dayanışmaya, yanımıza gelmeye ve varoluş savaşında hep birlikte olmaya davet ediyoruz” diye konuştu.
MUĞLA