Bazı işler ilk bakışta çok karmaşık ve zor görünür ama kadınlar bir kez kafayı takınca durum değişebilir. ‘Umut Tohumları’ eylemindeki 4 kadın, tam da böyle yaptılar; koca bir uçağı mahvettiler o gün
Arif Mostarlı
“Teknik bir dahi veya mühendis olmanıza gerek yok; fiziksel olarak güçlü olmanıza gerek yok; herhangi bir pahalı ekipmana veya özel beceriye de ihtiyacınız yok. Tek ihtiyacınız olan bir çekiç ve çalışan bir kol. İkisine de sahiptik. Çekiçlemeye başladık.”
Bu kadar basit!
Andrea Needham, bu kadar basit olan şeyi, yıllar sonra aynı basitlikle, tane tane anlatıyor.
Andrea, 1996’nın ‘Umut Tohumları’ dörtlüsünden biri. Diğer üçünün adını da tek tek sayalım, kimse eksik kalmasın: Joanna Wilson, Lotta Kronlid ve Angie Zelter. Aslında daha kalabalıklar ama tutuklananları sayıyoruz.
Katliam silahlarına dur demek
Hikâye aslında Doğu Timor’la ilgili ve bir ucu 1975’e kadar uzanıyor. 1975’te Endonezya diktatörü Suharto’nun adaları işgal etmesiyle birlikte, Bağımsız Doğu Timor için Devrimci Cephe (FRETILIN) öncülüğünde başlayan uzun gerilla savaşı, ilk 4 yılda 650 binden fazla insanın katliamlarda can vermesi ve nihayet 1999’da referandum noktasına gelinmesi, uzun bir olaylar zinciri.
Ama biz işin başka bir cephesindeyiz şu anda, İngiltere’de… İngiltere, şimdi olduğu gibi o zaman da dünyanın en büyük silah tacirlerindendir ve en iyi müşterilerinden biri de Endonezya’dır. Buna karşın ülkedeki savaş karşıtı gruplar da Endonezya rejimine silah ve uçak satışını protesto etmekte, bu ölüm ticaretini durdurmaya çalışmaktadır.
İş başa düşünce
Gerisini Andrea anlatıyor:
“Ocak 1996’da, Lancashire’daki British Aerospace fabrikasında bir Hawk saldırı uçağını etkisiz hale getiren kadınlardan biriydim. Hawk, Doğu Timor’da sivillere karşı kullanılmak üzere Endonezya ordusuna teslim edilmek üzereydi. Satışı başka yollarla durdurmak için üç yıl çalıştık ama bir işe yaramadı. Bu işi kendimiz yapmalıydık.
Planlama için neredeyse bir yıl harcamıştık ve ne yapacağımızın en son ayrıntısına kadar konuşmuştuk. O gece, başlamadan önce birbirimize son kez sarıldık ve çitlere yöneldik. Lotta ve ben cıvata kesiciler taşıyorduk. Çiti kesmek adeta asırlar almıştı. Sonunda becerdik ve açtığımız delikten içeri girdik. Binanın köşesindeki yangın kapısına koşarak ulaştık. Yangın kapısının camını kırıp kapıyı açmayı planlıyorduk. Cam kolayca kırıldı ve Lotta elini pencereden içeri soktu ama kolu bulamadı. Diğer camı da kırdım, yine olmadı. Levyelerle çabalarken, Jo, “İçeri girmenin bir yolunu buldum,” dedi ve gerçekten de uçakların hangara girip çıkması için açılan büyük katlanır metal panjurların içine yerleştirilmiş küçük kapılardan birinin kilidini kırarak içeri daldık.”
Hayatı seç!
“Hangardaki ışıklar kısıktı ve içerideki tüm uçakları ürkütücü bir yeşil ışıkla aydınlatıyordu. Biz onlardan sadece biriyle ilgileniyorduk: Endonezya Şahini. Jo ve ben Hawks’ı nasıl teşhis edeceğimiz konusunda uzmandık. Askeri uçak dergilerine ve uçak kılavuzlarına göz atarak saatler geçirmiştik. Ve işte tam önümüzde, elma yeşili Hawks saldırı uçağı duruyordu. Kuyruğundaki yazı (ZH 955) Endonezya ordusuna gönderildiğini söylüyordu. Yaklaşık 10 dakikadır sitenin içindeydik, hızlı çalışmamız gerekiyordu.
Ağır bir çekicim vardı ve sapına İncil’den pasajlar yazmıştım: “Önüne yaşamı ve ölümü, bereketi ve laneti koyuyorum. Bu nedenle hayatı seç.” Jo’nun arkadaşlarının hediyesi olan daha küçük bir çekici vardı ve Lotta’nın ise iki tane! Üçümüz birden çalışmaya başladık. Bütün sistemleri darmadağın ettik.”
“Birkaç saat sonra, Lytham karakolundaki sorguda, yüksek güvenlikli bir yere nasıl girdiğimizi öğrenmek istiyorlardı. Üç kadın nasıl böyle bir kaleye girebilirdi? Aslında sahip olduğumuz tüm bilgiler halka açıktı. Ayrıca dondurucu hendeklerde dürbünle günler ve geceler geçirmiştik.”
Tutuklanma ve beraat
“Eylemimizin ardından tutuklandık ve altı ay hapiste tutulduk. İngiliz hukukunda, suçu önlemek için makul güç kullanmanıza izin verilmektedir: Doğu Timor’da soykırım suçunu önlemek için makul güç kullandığımızı ileri sürdük. Jüri, Doğu Timor hakkındaki kanıtları ve Hawks’ı Endonezya’ya satmanın İngiltere’yi nasıl soykırımın suç ortağı haline getirdiğini dikkatle dinledi ve bizi tüm suçlamalardan beraat ettirdi. Bu, barış hareketi tarihinde bir dönüm noktasıydı.”
“Umut Tohumları eylemi yıllar önce gerçekleşmiş olsa da bugün hâlâ geçerliliğini koruyor. İngiltere, korkunç insan hakları ihlallerinden suçlu ülkelere silah satan dünyanın en büyük ikinci silah tüccarı. Silah ticareti, çevre, insan hakları gibi her alandaki kampanyacıların ayağa kalkmaya ve hükümetlerden hesap sormaya hazırlıklı olması gerekiyor. Umut Tohumları eylemi, kendini adamış küçük bir grup kadının tam da bunu nasıl yaptığını gösterdi. ‘Çekiç Darbesi’, yeni nesil eylemcilere ilham vermeye devam ediyor…”
Bu kadar… Akıllara sığmaz gibi görünüyor ama hepsi bu kadar…
İstemek, cesaret etmek ve harekete geçmek…
Teşekkürler Andrea!