Doğa talanına tepki gösteren ekolojistler ve yurttaşlar, doğayı korumak için birlikte mücadele etme çağrısı yaptı
Limak Holding tarafından Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy mevkiinde binlerce ağaç kesilirken, Kurdistan’da ise sistematik bir şekilde sürdürülen askeri operasyonlar kapsamında çıkartılan yangınlar nedeniyle binlerce hektarlık alan yakıldı. Şirnex (Şırnak) ve Sîlopya (Silopi) ilçesi arasındaki Cudî Dağı’nın eteklerinde bulunan Sorbitmê köyü ile Gera Mihetê alanında orman yakıldı. Öte yandan Bitlis Valiliği tarafından Bedlis’e bağlı Xîzan (Hizan) ilçesine bağlı Hûzeran, Akûnis, Govan, Lanîlan, Xûlepûr, Kekulan, Sûreh, Pertawan, Kuran ve Mezra Pisyan’da alınan 28 günlük “yasak” kararı süresi sonlandırılmasına rağmen doğa ağaç kıyımının devam ettiği edinilen bilgiler arasında.
Ekosisteme yönelik bir müdahale
Devlet eli ile gerçekleştirilen doğa katliamlarını değerlendiren Van Çevre Derneği Eşbaşkanı Arzu Dinçer, söndürme çalışmalarına izin verilmediği iddia edilen yangın sonucu, onlarca hektarlık ormanlık alan yok olduğunu, Bitlis, Hakkari, Cudi’de çıkartılan yangınlar sonucu sadece insan yaşamı değil orada tüm ekosisteme yönelik bir müdahale olduğunu söyledi. Yaşananların büyük bir ekolojik tahribata neden olduğunu söyleyen Dinçer, “Öte yandan Akbelen Ormanı’nı ve zeytinini korumak için son iki yıldır nöbet tutan Muğla İkizköylü’lere müdahale edildi. İkizköy ve direnişe destek veren diğer köylerden vatandaşların alana girişler engellenerek ağaç kesimine başlandı. Akbelen’de iklim krizini arttıran termik santrallere kömür sağlamak için ormanlar yok edilmektedir” ifadelerini kullandı.
Ele ele verirsek başarabiliriz
Mezopotamya Ekolojik Hareketi Eşsözcüsü Murat Bilgiç ise, yıllardır Cudi’de devam eden ağaç kıyımıyla ekolojik sistemin alt üst edildiğini belirtti. Bilgiç, şunları söyledi: “Oluşan tüm tepkilere rağmen doğa kıyımına son verilmedi. Doğa kıyımı her geçen gün artarak devam ediyor. Kıyımın amacını biliyoruz. Bu kıyıma karşı durmaya çalışıyoruz. Biz doğaseverler olarak el ele verirsek, bu doğa kıyımını durdurabiliriz. Her ne kadar ‘yasaklı bölgedir ve kimse giremez’ deseler de biz doğaseverler olarak bu kıyıma karşı duracağız. Cudi’den Akbelen’e kadar doğa ve yaşamı savunacağız.”
Türkiye metropollerinde çıkan orman yangınlarının rant amaçlı olduğunu, Kurdistan’da ise “güvenlik” politikaları nedeniyle doğanın tahrip edildiğine dikkati çeken Ekolojist Derya Akyol da, “Gerekçeler farklı olsa da noktalar ortak; doğa ve orman kıyımı. Temel mesele canlıların yok olmasıdır. İki yıldır Akbelen’de termik santral için madenler açılarak ormanlık alan yok ediliyor. Buna karşı Akbelen’de İkizdere halkı 2 yıldır çadır kurarak, doğa kırımına karşı direniyor” diye konuştu.
Cudi için çağrı: Bu zulüm kabul edilmemeli
Barış Annesi Asya Tay ise, sadece kendi doğalarının değil, dünyanın herhangi bir yerinde doğanın, yeşil alanın yakılmasına karşı çıkacaklarının altını çizdi. Ormanların yakılmasını istemediklerine dikkat çeken Tay, “Çünkü orman doğadır, doğa da nefestir. Yeşillik olmasa insan nefes alamaz. Bir ağacın gölgesinde en az 20 insan oturabilir. Orman ve ağaçların yakılmaması gerekiyor. Tüm dünyaya ve orman yakanlara çağrımızdır, ormanları yakmayın. Sadece Kurdistan dağları için değil, hangi şehirde, hangi orman yakılırsa onun da karşısındayız” şeklinde konuştu.
Bütün anneler bu zulme karşı gelmeli
Bir yıldır Cudi Dağı’nın yakıldığını belirten Barış Annesi Taybet Tatlı da, bir yıldır Cudi’de neredeyse ağaç bırakılmadığını dile getirdi. “Bizden ne istiyorlar” diye soran Tatlı, doğa kırımını kabul etmediklerini vurguladı. Özelde annelere çağrıda bulunan Tatlı, “Bütün annelerin bu zulme karşı çıkması gerekiyor. Bu haksızlığı kabul etmemeliler. Eğer bugün bu zulmü ve haksızlığı kabul edersek yarın bizi başka şeyler bekliyor olacak. Yarın da gelip dağ, orman ve ağaçlarımızı yakacaklar. Kimse bunu kabul etmesin. Bu haksızlıktır ve zulümdür” ifadelerini kullandı.
Tanıklığını anlattı
Tanık olduğu orman yangınlarına değinen Emine Alkış ise; “Saat gece 02.00’de Cudi yanmaya başladı, sanki içimiz yandı. Uykudan uyandığımızda Cudi eteklerinden dumanlar yükseliyordu. İçimiz parçalandı. Memleketimizdir, vatanımızdır. İçinde ne su bıraktılar, ne ağaç bıraktılar. Ruhunu düşmanına teslim eden Kürtler bu yoldan dönsünler. Artık yeter. Yönünü kendi yurduna çevirsin. Türklerin memleketine bakıyoruz, 4 ağaç yanınca kendilerini canlı kalkan yapıp ağaçlarını korumaya aldılar ve yangınları derhal söndürüldü. Biz kendi elimizle evimizi ateşe veriyoruz. Artık buna bir son verilsin. Yangını söndürmemize izin vermiyorlar. Doğamızdaki her şeyi talan ediyorlar. Dağımızın neresinde bir güzellik varsa, bir su varsa üzerine bombalar yağdırıyorlar. Anneler memleketlerini sahiplensinler. Artık bu katliam, vicdansızlık dursun. Botanlı kadınlar bu zulmü kabul etmemeli” diye konuştu.
HABER MERKEZİ