“Ağaç benim kellem pahasına kurtarılırsa, bu, ödenmesi gereken küçük bir bedel…” demişti Armita Devi… Şimdi, ağaçlara sarılan her kadında onun mirası yaşıyor.
Yaklaşık 280 yıl önceydi… Bir kadın, Armita Devi, bir ağaca sarıldı ve her şey o gün başladı.
Devi, Bishnoi topluluğunun bir üyesiydi. Kuzey ve kuzeybatı Hindistan’da bir Hindu topluluğu olan Bishnoilerin bitkiler, ağaçlar ve hayvanlarla ilgili olan 29 yaşam ilkesi vardı. Tüm canlılara karşı merhametli olmayı içeren ilkelerine göre Bishnoiler, odunları yakmadan önce bile onları canlı organizmalardan temizlerdi ve genel olarak öğretileri yeşil (canlı) ağaçları kesmemek, hayvanları öldürmeme üzerine kuruluydu. O kadar ki, ağaçları neredeyse ‘tanrı’ katına yerleştiren Bishnoi marangozları, kullanacakları ağaç parçalarının kendiliğinden düşmesi için haftalarca sabırla bekleyebiliyorlardı.
1730’da Jodhpur Mihracesi Abhay Singh, yeni bir saray inşa etmek istediğinde, taze yeşil ağaçlar kesmeleri için oduncularını Khejarli köyüne gönderdi. Adamlar, köye vardıklarında, erkekler çalıştıkları için ortada yoktu. Ama işe giriştikleri anda Amrita Devi, karşılarına dikildi ve buna izin vermeyeceğini söyledi. Oduncular rüşvet istedi, onu da reddetti. Devi, bir ağaca sarıldı ve “Ağaç benim kellem pahasına kurtarılacaksa, bu, ödenmesi gereken küçük bir bedel” dedi. Askerler Devi’nin kafasını kesti. Sonra üç kızı da annelerinin yolundan giderek ağaçlara sarıldı ve aynı akıbete uğradı. Haber Khejarli ve diğer köylerde hızla yayılınca yüzlerce köylü, inanışlarında şiddet olmadığı için, tek bildikleri direniş biçimini uygulayarak, gelip kutsal bildikleri ağaçlara sarıldılar.
O gün ormanda çoğu kadın 363 köylü öldürüldü. Her ağaç için bir cinayet işlendi!
Armita’nın mirası
Devi, belki o gün farkında değildi ama Bishnoi kadınlarının yarattığı efsane, tarih boyunca belleklerden hiç silinmedi. 200 yıldan fazla bir süre sonra, 1970’lerde, “ağaca sarılmak”, Chipko (sarılma) Hareketi olarak tanınan direniş biçimine ilham verecekti.
Kökeni Bishnoi kadınlarına kadar giden Chipko hareketi 1970’li yıllarda ticari ağaç kesmeye ve hükümetin ormansızlaştırma politikalarına karşı çıkan Hindistan’ın en büyük çevre hareketi olarak ün kazandı. İlk kıvılcım 70’lerin başında Uttarkand’ın Garhwal Himalaya bölgesinde, ticari ağaç kesimi başladığında ortaya çıktı. Kısa süre sonra köylüler ağaç kesmeye karşı küçük gruplar halinde örgütlenmeye başladılar. Gruplar, Komünist Parti ve Gandhici hareketin üyelerinden oluşuyordu. Gandhici grubun liderlerinden Chandi Prasad Bhatt’ın öncülüğünde toplanan ve yaşlı ağaçlara sarılmak için insan zincirleri oluşturan yüzlerce kadın öne çıktı. “Orman Annemizdir. Biz onunla varız” diyen kadınlar, yerel toplulukların yerel kaynakları üzerindeki haklarını talep etme hareketini yarattılar.
Üst üste zaferler
1971’de ilk miting yapıldı. Ama sonradan işler iyice ciddileşti. Tenis raketleri yapmak için ağaç kesmeye Mandal köyüne gelen Simon Company’nin adamları, ilk kez Chipko ile karşılaştılar ve geri çekildiler. Daha sonra aynı şey, Phata ormanında da tekrarlandı. Burada da müteahhitler geri çekildi. Phata ve Tarsali köylüleri gece gündüz nöbet tutarak ağaçlarına sarıldılar ve ormanları korudular. Reni köyünde de 2 bin 500 ağaç, yine Bhatt’ın önderlik ettiği sarılma hareketiyle kurtarıldı. 25 Mart 1974’te, keresteciler yeniden Reni’ye geldiklerinde ağaçlara sarılmış kadınları tehdit ve taciz ettiler ama boşuna! Tası tarağı toplayıp gittiler.
Kadınların rolü
Sonraki beş yıl içinde hareket, birçok bölgeye yayılırken, köylüler, kendi çevreleri hakkında talepler öne sürdüler. Örneğin devletin yurttaşlara ucuz malzeme temin etmesini ve bölgenin ekolojik dengeyi bozmadan kalkındırılmasını istediler. Chipko, o zamana kadar ‘tuzu kuruların’ işi olarak görülen çevre mücadelesinin yoksullar için nasıl bir ölüm kalım meselesi olduğunu gösterdi.
Öte yandan, Chipko’nun en belirgin özelliklerinden biri, kadınların kitlesel katılımıydı. Tarım ekonomisinin bel kemiği olan kadınlar, çevresel bozulma ve ormansızlaşmadan doğrudan etkilendiler ve bu nedenle öne çıktılar. Orman müteahhitleri erkekleri alkolle uyuşturmak için çabalarken, kadınlar o konuda da boş durmadılar; alkolizme karşı eylemler düzenlediler.
Hareket, 1980’de dönemin Başbakanı Indira Gandhi tarafından, yeşil örtü tamamen restore edilene kadar Himalaya bölgelerinde ağaç kesimine on beş yıllık yasak getirdiğinde zafer kazandı. Bu, bölgedeki ve dünyadaki ekoloji mücadelelerinin tarihinde bir dönüm noktası oldu.
Son yıllarda hareket, çok sayıda insanı su yönetimi, enerji tasarrufu, ağaçlandırma ve geri dönüşüme ilişkin pratik programlar üzerinde çalışmaya teşvik ediyor, aynı zamanda bilim insanlarını çevresel bozulma ve koruma yöntemleri konularını incelemeye çağırıyor. Şu anda bile Hindistan’ın her yerinde Chipko ruhu yaşıyor ve ağaçlara yönelik her kıyım girişimi, karşısında ağaçlara sarılan kadınları buluyor.
***
“Ağaç benim kellem pahasına kurtarılırsa, bu, ödenmesi gereken küçük bir bedel…” demişti Armita Devi…
Şimdi, ağaçlara sarılan her kadında onun mirası yaşıyor.