Derik Kaymakamı suikastında yargılanan 15 sanığın olayla ilgisinin olmadığına dair yeni deliller ortaya çıktı. Gözaltı listesini emniyetin çaycısı hazırladı, zihinsel engelli tanığın söylemediği şeyler tutanağa geçirildi
Mardin’in Derik ilçesi kaymakamı ve kayyum Muhammed Fatih Safitürk’ün 10 Kasım 2016’da odasına konulan bombanın patlaması sonucu yaşamını yitirmesi olayına ilişkin 6’sı tutuklu 15 kişinin yargılandığı davada sanıkların masum olduğuna dair yeni bilgilere ulaşıldı. Mardin 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yarın görülecek ve kararın açıklanması beklenen duruşmada 9 kişi hakkında 3’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor. Artı Gerçek’ten Nalin Öztekin’e konuşan sanık avukatlarından Hatip Mercan, yargılamadaki çelişkileri anlatarak, kaymakamlık çalışanları hakkında hazırlanan iddianameyi ‘kumpas’ olarak nitelendirdi. İddianamedeki kurgunun mantık dışı olduğunu belirten Mercan, “Bu kadar ahmakça planlanıp, faillerin yakayı ele vermek için ne lazımsa yaptıkları bir saldırı örneği yok” dedi.
‘Savcı fail üretiyor’
Sanıklardan Kaymakamlık Yazı İşleri Müdürü Tahsin Erdaş’ın avukatı Mercan, “Savcılık çok şiddetli bir baskı altında hissediyor ve delilden sanıklara ulaşmak yerine, gözaltı listesindeki zanlılardan sanık üretmeye çalışıyor ve fail yaratmaya başlıyor. Savcı çok açık bir biçimde görevini kötüye kullanıyor. Senaryo oluşturulduğu bana göre açık” dedi.
Çaycı kendi adını bile yazdı
Olaydan hemen sonra hazırlanan gözaltı listesiyle ilgili ilginç bilgiler aktaran Mercan, 20 günü aşkın gözaltında tutulan isimlerin nasıl belirlendiğine ilişkin şunları söyledi: “Savcılık kaymakamlıkta çalışanların listesini emniyetten talep ediyor. Polis bu listeyi olaydan 6 ay öncesine kadar kaymakamlık çalışanı olan ve geçici görevle emniyete gönderilen çaycıya yazdırıyor. Ona söylemişler, ‘Sen bilirsin orada çalışanları, yerli personelleri’ diye ve bir liste hazırlıyor bu şahıs. Hatta kendi kadrosu resmi olarak o dönem hâlâ Kaymakamlıkta olduğu için kendi adını da yazıyor. Bu listede yazılı olan yerli memurları gözaltına alıyorlar.” Avukat Mercan, ifadeleri iddianameye delil olarak sunulan iki kişinin soruşturmanın en zayıf halkaları olarak görüldüğünü belirtiyor. Dosyada tanık olarak gösterilenlerden birinin akli dengesi yerinde olmayan Mehmet Ali Gezginci, diğerinin ise psikolojik tedavi gören ve mahkemede emniyetteki ifadesini baskı altında verdiğini belirten kaymakamlık hizmetlisi Devran Aslan olduğunu söyledi. Mercan, koruma polisleri ve x-ray cihazının başındaki güvenlik görevlilerinin sorgulanmadığını vurguladı.
Demediği cümleler yazıldı
Mercan, zihinsel engelli Mehmet Ali Gezginci’ye savcılık sorgusunda tercümanlık yapan şahısın ise yasalara aykırı olmasına rağmen soruşturmada görevli bir polis olduğunu söyledi. Mercan, müvekkilinin bombayı patlatmak için kullandığı öne sürülen kumandayı bazı kağıtların içinde bir zabıtaya verdiğinin iddia edildiğini, bunun da Gezginci’nin ifadesine dayandırıldığını belirtti. Ancak görüntülü sorguda Gezginci’nin yönlendirmelere rağmen böyle bir ifade kullanmadığını ortaya çıktı. Gezginci’nin görüntülü sorgusunda bu konuya ilişkin şu diyaloglar geçiyor:
Savcı: O bahsettiği kumanda içinde miydi? Tercüman polis: O kağıtları nereden çıkardı çekmeceden mi?
Tanık Gezginci: Evet Savcı burada sorusunu tekrarlıyor ve polis Kürtçe’ye çeviriyor:
Tercüman polis: O bahsettiği kumanda içinde miydi ayrı mı vermişti?
Tanık Gezginci: Evet Gezginci’nin verdiği bu iki ‘evet’ cevabı iddianameye şöyle yazılıyor; “Tahsin Bey’in yanında bulunan çekmeceden aldığı kağıtlarla birlikte krem renginde bir kumandayı da verdiğini gördüm. Tahsin bu kumandayı katlayarak içine koydu.” Dosyaya giren Artuklu Üniversitesi’nden alınan bilirkişi raporunda Gezginci’nin bu şeklinde bir ifade kullanmadığının belirlendiği yer aldı.
Ağabeyinden yanıt bekleyen sorular
Kaymakam Safitürk’ün ağabeyi Ali Haydar Safitürk’ün, olaya ilişkin davanın görüldüğü mahkemeye gönderdiği dilekçede de çarpıcı ifadeler yer aldı. Birçok şüphenin dile getirildiği dilekçede, kaymakamın bombalı saldırıdan dakikalar sonrasına kadar çalışır haldeki cep telefonunun nasıl tahrip edildiği, gözaltına alınan şahısların ifadelerinin önceden mi hazırlandığı, patlamadan dakikalar önce Safitürk ile görüşen ve müteahhit olduğu belirtilen kişinin kim olduğu, ifade vermek isteyen kişilerin beyanlarına neden başvurulmadığı, koruma polisinin neden sorgulanmadığı gibi pek çok soru yöneltildi.
İSTANBUL