KESK yedinci dönmem TİS görüşmeleri için yapmış olduğu çalışmaları ve taleplerini kamuoyu ile paylaştı.
Haklı ve meşru talepler yıllardır güncellenerek tekrar ediliyor. Hak alma mücadelesinin öznesi olan emekçi örgütü sendikaların varlık nedeni talepleri kazanıma dönüştürmektir. KESK, DİSK ve ilerici bağımsız sendikalar emekçi haklarına yönelik saldırıları boşa çıkartacak güce maalesef sahip değiller. Bırakın hak elde etmeyi geçmişte elde edilen kazanımlar dahi korunamıyor.
12 Eylül sonrası özellikle 90’lı yıllarda hareketlenen emekçilerin mücadelesini hafızamızda canlandırırsak çok büyük eylem ve direnişlere imza atıldığını görürüz. Kamu Çalışanları Hareketi o dönemde bürokratik, hantal sendikal yapılara eleştirel olarak ortaya çıkmıştır. En önemli özellikleri ise demokrasi mücadelesi ile emek mücadelesinin bağını güçlü olarak ortaya koymalarıdır.
Bugüne geldiğimizde emekçiler içi boşaltılmış parlamenter sistemin tek adam rejimine dönüştüğü yeni bir sistemle karşı karşıyalar. Ve bu sistem 14-28 Mayıs seçimleri sonrası gücünü ve yapılanmasını bir kez daha tazeleyerek siyaset sahnesinde emekçi karşıtı politikalarına devam ediyor.
Rejimin politik aktörü iç ve dış politikada dönemine göre belirlediği “düşmanları’’ ve “dostları’’ sürekli yer değiştirmiştir. Uygulanan tutarsız, zikzaklı politikalarda değişmeyen tek gerçeklik emekçilere uygulanan “düşmanca’’ politikalardır.
Rejimin kendini inşa etme sürecinde başardığı en önemli icraatı mücadeleci sendikaları tasfiye etmek ve yandaş sendikalarını ise rejimin payandasına dönüştürmesidir.
Yetkili sendika olarak masaya oturtulan MEMUR SEN’in masadaki görevi neoliberael politikaların militanı Mehmet Şimşek’in hazırlamakta olduğu emekçilere saldırı niteliğinde olacak olan orta vadeli programa uyum göstermesidir. Bu “sendika’’nın vazifesini layıkıyla yerine getireceğinden siyasi iktidarın hiç şüphesi yoktur.
Bu durumda KESK’in ne yapacağı bellidir, defalarca tekrar edilen aynı oyunun içinde kendine biçilen “rolü’’ onların istediği gibi oynamamaktır. Aksine bu oyunu bozacak başka bir emek mücadelesi, başka bir sendikal yapılanma ile emekçilere yüzünü dönmektir. Sadece iyi hazırlanmış talepleri ve doğruları söylemek bir anlam ifade etmiyor. Sonucu belli görüşme ile zaman kaybetmeden harekete geçmelidir. KESK
4688 sayılı kamu görevlileri sendika kanununu ret etmelidir. Kamu emekçileri ile sınırlı olmayan yeni bir örgütlenmenin nasıl olacağını tartışarak emek hareketi yeniden inşa edilmelidir. Şu anda hak alma mücadelesini göğüsleyecek bir sendikal yapılanma yoktur.
Unutmayalım ki işsizler, güvencesiz ve milyonlarca emekçi örgütsüzdür. Emeklilerin büyük bir bölümüne ödenen maaş sosyal yardıma dönüşmüştür.
Durum ortada ve çok net.
Emekten yana siyasetlerin sendikal mücadeleye destek açıklamaları artık anlamını kaybetmiştir. Uygulanan ekonomik program ve ortaya çıkan pahalılık insanca yaşam hakkına saldırı sınırlarına dayanmıştır. Yapılması gereken öncelikle hep birlikte pahalılıkla ve işsizlikle mücadele platformlarını, meclislerini kurmak ve yeni bir mücadele hattını tanımlamaktır. Şu anda muhalefetin dağınıklığı siyasi iktidarın saldırılarını çoğaltmaktadır. Toplumsal hareketlerin ve sendikaların daha sıkı işbirliği yapması gereken bir döneme girdik. Var olan emekten yana siyasetlerin demokratik güçlü politik bir merkezi inşa etmeleri kaçınılmazdır.