Yaşamla kurduğumuz ilişkide durduğumuz yerin, olaylar ve durumlar karşısında aldığımız tavrın bir ilkeler manzumesinin dizeleri olması elbette ahlaki ve vicdani bir tezahürdür. Ahlaken ve vicdanen kendimizi konumlandırışımız, mazlumdan, ezilenden, itilip kakılandan, hakkı yenenden, korkutularak sindirilerek ya da kandırılarak zulme ve haksızlığa rıza göstermek zorunda kalandan yana tavır almak içerisinde tezahür eder. Bütün insanlık tarihi, insanın zulüm karşısında aldığı tavrın ve verdiği mücadelenin tarihidir. Bugün adına solculuk, toplumculuk, komünizm denen ideolojik konumlanış zulme karşı verilen bu tarihsel direniş ve mücadelenin, eşit ve özgür yaşam tahayyülünün devamıdır. Zulüm, baskı, katliam, talan, yalan, dolan, yağma, hırsızlık, gasp, zalim, iktidar, devlet, diktatörlük, oligarşi, monarşi, sermaye ve benzerleri, bugün adına sağ dediğimiz ve yaşamın anti toplumcu olan öteki yakasını şekillendiren tarihsel arka planın ta kendisidir. Sağın ilkeleri, prensipleri, bağlı olduğu ahlaki ve vicdani ölçüleri yoktur. Yaşamla kurulan ilişkinin tek şekillendiricisi kişiye, bir aileye, bir gruba temin edilecek menfaatin büyüklüğüdür.
Aldatmak, kandırmak, yalan söylemek, hile yapmak, baskı kurmak, zulmetmek, muktedir olmayı ve muktedir kalmayı sağladığı ve menfaat teminini büyüttüğü oranda meşruiyet kazanır. O yüzden sağ siyasette dün ak dediğine bugün kara demek, dün kötü saydığını bugün iyinin timsali ilan etmek, dün küfrettiğine bugün övgüler düzmek, dün düşman ilan ettiğinle bugün canciğer dost olmak; dost olduklarına, beraber yola çıktıklarına ihanet etmek, onları satmak, onların arkalarından iş çevirmek, hile yapmak ahlaki ya da ilkesel bir problem değildir. Dün çıkarlar onu gerektirmiştir, bugün çıkarlar bunu gerektirmektedir. Bugün tüm coğrafyayı teslim alan bu sağ siyasetin yukarıda sözü edilen tüm tezahürleriyle her gün an be an karşı karşıya kalıyoruz.
Oysa solculuk ilkeler, prensipler, tutarlı tavır ve yol alışlar bütünüdür. Solun sol olmaktan çıktığı, dolayısıyla toplumun kurtuluş umudu olmaktan çıktığı tüm dünyadaki örnekler, sağdan mülhem, çıkarlar uğruna ilkesizlik ve tutarsızlığı benimsemesi, hile ve desiseyi mücadele yöntemi kılmasıdır. Kendisine inananlara yalan söylemesi, onların arkasından gizli işler çevirmesidir. Sol siyaset berraktır oysa, ikirciksizdir. Hattı, çizgisi, mücadele araçları, dostları ve düşmanları, kiminle nereye kadar taktik, nereye kadar stratejik ortaklık yapacağı aşikardır. Halktan yani uğruna mücadele edilenden gizlenilen bir gündem söz konusu değildir. Net ve temel hedefi ve gündemi halkın çıkarlarını korumak, eşit, adil, özgür bir yaşamı örmektir. Ve bunun yol ve yöntemleri halka rağmen, halktan gizli değil, halkla birlikte tartışılarak örülür.
Bugünkü iktidarın baskısına ve zulmüne, yalan ve dolanına, talan ve yağmasına sözüm ona muhalefet eden ve iktidara talip olanların başvurdukları yöntemlerin, kurdukları ortaklıkların, yaşadıkları ilkesizlik ve tutarsızlıkların; kişi, grup ya da parti çıkarı uğruna yaptıkları hile ve desisenin, halka söyledikleri yalanların, birbirlerine attıkları kazıkların muktedirinkinden dirhem aşağı kalır yanı yok. İşin kötü ve insanı umutsuzluğa gark eden yanı ise nasyonal sosyalistinden en solda durduğunu programatik olarak ilan etmiş sosyalistine kadar tüm solun bu bataklığın bir şekilde içinde, en iyi ihtimalle kenarında duruyor olması.
Kaybedilen seçim, tüm gizli pazarlıkları, tüm arkadan iş çevirmeleri, tüm iplikleri pazara çıkarıyorken ve halkın yaşadığı bunca ağır yaşamsal sorunlar unutulup parti içinde iktidara gelmenin kıyasıya mücadelesine tutuşulurken muhalefetin CHP ve İP’teki kanadında, daha sol olan kanadının siyasetinde ve entelektüel dünyasında ise “Biz elimizden geleni yaptık fakat halk bunlara oy verdi. Öyleyse bu halka her şey müstahak”la formülünü bulan bir ergen kibri ve küskünlüğü mayalanıyor. Halka, yaşadıklarını müstahak gören kibrinden sıyrılmış, halkın yaşamsal sorunlarını gündemleştirerek fabrikadan tarlaya, meclisten sokağa adım adım gümbür gümbür net, ikirciksiz, ilkeli bir siyaseti örmek için neyi beklemektedir Emek ve Özgürlük İttifakı, anlamak mümkün değil.