Erdoğan, Suudi Arabistan, BAE ve Katar’ı kapsayan Körfez turuna çıktı. Körfez’den para transferi istendiği doğru ancak bütünü yansıtmıyor. Ortadoğu’da kartlar yeniden karılıyor, yeni saflaşmalar yaşanıyor. Ülkeler de kendilerine pozisyon arıyor
Mehmet Ali Çelebi
Düşük yoğunluklu savaşların, Gladyo operasyonlarının, darbelerin aktörü, işkence yöntemlerinin pekiştiricisi olan, yani dünyanın en büyük kirli savaş aparatı konumundaki NATO, 11-12 Temmuz 2023’te sembolik ve açık mesajlarla dolu bir zirve gerçekleştirdi. Rusya ile askeri-siyasi ilişkileri derinleştiren Erdoğan, zirvede bir anda yeniden AB ile yol almak istediğini, ABD ile yeni bir süreci başlatmak arzusunda olduklarını ilan etti. NATO Vilnius Liderler Zirvesi’nden dönen AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan Körfez turuna çıktı: Suudi Arabistan, Katar ve BAE…
Erdoğan uzaklaşmakta ‘U’ dönüşüyle yeni AB, ABD, NATO dalga boyuna çıkması; ilişkilerin kopma noktasına geldiği Körfez ülkelerinin ayağına gitmesi nedeniyle alay konusu olmayı, “Türkiye’yi avuç açar duruma düşürdüler” gibi çıkışmalara maruz kalmayı hangi saiklerle göze alıyordu?
AB, ABD, NATO, BAE ve Suudi Arabistan yönüne dönüşte mesele sadece döviz çekmesi, yakın vadeli borç faizlerini ödeyecek kaynak bulması mıydı? Körfezden sıcak para istendiği doğru, ancak bütünü yansıtmıyor. Ziyaretlerden başlayıp ilerleyelim…
Askeri, enerji anlaşmaları
Erdoğan 17-19 Temmuz 2023’te Suudi Arabistan, BAE ve Katar’ı kapsayan Körfez turuna çıktı.
Bakanlar, SADAT CEO’su dahil 200’ü aşkın kişi götürdü. Turun bir vehçesi avuç açıp para istenmesiydi. Kurum satacaklarını kaydeden Erdoğan 17 Temmuz’da Cidde’de Kral Selman’la, Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman (MbS) ile ayrı ayrı görüştü. Suudi Arabistan ile enerji, silah-savunma alanını kapsayan anlaşmalar imzalandı. Cumhuriyet tarihinin en büyük savunma ve havacılık ihracatı sözleşmesi kapsamında Baykar-Bayraktar SİHA, TİHA’ları Suudi Arabistan’a satılacak, ortak üretim de yapılacaktı.
Erdoğan, bir gün sonra Doha’da Katar Emiri Temim bin Hamed Al Sani ile bir araya geldi. Anlaşmalar imzalandı. Erdoğan, 19 Temmuz’da da Abu Dabi’de BAE Başkanı Muhammed Bin Zayed Al Nahyan ile görüştü. Enerji ve askeri-savunmayı, suçluların iadesini de kapsayan 13 anlaşma yapıldı. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, 19 Temmuz’da twitterdan şu paylaşımı yaptı: “Söz konusu alanlarda imzalanan anlaşmaların toplam tutarı 50.7 milyar dolardır.”
Ardışık hamlelerin türevi
Buraya nasıl gelindi? Olanlar aktörlerin oluşturmaya çalıştığı ardışık stratejik denklem ve hamlelerin türevi. Yani Ortadoğu’da kartlar yeniden karılıyor, yeni saflaşmalar yaşanıyor. Ülkeler de kendilerine pozisyon, manivela arıyor. Türkiye de hem nakit para, hem bağımlılık ilişkileri yaratacak anlaşmalarla saflaşmalarda pozisyon alma peşindeydi.
Şöyle ki BAE, Suudi Arabistan, Mısır Akdeniz’de gaz bulan İsrail’le barıştı. Küresel güçlerden Çin, ekonomi yanında askeri gücü de öne çıkarır oldu. Çin, Pekin’de ilişkileri 7 yıldır kopuk olan Suudi Arabistan ile İran arasında bir protokol imzalattı (10 Mart 2023), elçiliklerin yeniden açılması kararlaştırıldı.
Rusya-Ukrayna savaşı, Kremlin’e bağlı Wagner’in Moskova’ya yürümesi küresel güçlerden Rusya’nın manevra kabiliyetini örseleyip zayıflattı. Küresel güçlerden ABD, Pasifik’e yoğunlaşacağını söylerken Ortadoğu’ya, Kuzey Afrika’ya odaklanmayı sürdürdü.
Yapay zeka teknolojisi ivmelendi, güneş enerjisi, elektriğe yönelim arttı. Petrol başat enerji kaynağı olmaktan çıkma yolundayken ülkeler yeni projeler üstündeydi.
Yemen’de Suudi-Sünni ittifak ile Husi-İran ittifakının birbirini kabulleneceği noktaya gidiliyordu.
Suriye’de süreçler Rojava dinamiğini kabullenecek evreye yaklaşıyordu.
Libya’da, Lübnan’da, İran’ın derinleşen çıkmazları federasyon ya da konfederasyonlaşmayı gösteriyordu. İhvanlaşma, Talibanlaşma, El Nusralaşma damarlarının oluştuğu Türkiye’de tablo bu yönde ilerlerse; Lozan Antlaşması ve Montrö statüsünün sürdürülebilirliği zorlaşabilirdi.
Yine makas değişikliğinin sebeplerinden biri Ege, Doğu Akdeniz enerji potansiyeli, Kıbrıs konusunda Rusya ile yol alamayacakları algısının oluşmasıydı. Türkiye Kıbrıs açıklarına ve Doğu Akdeniz’e gönderdiği sismik araştırma ve hidrokarbon sondaj gemilerini NATO ülkeleri baskısıyla geri çekmişti, Rusya sondajın sürmesi için rol oynayamamıştı. Eğer NATO’dan da kopuşa gidilirse Türkiye’nin Kıbrıs, Ege, ve Çanakkale Boğazı’ndan geriye itilmesine kadar bir yolun açılabileceği endişesi doğmuştu.
Arap Birliği’ne dönüş ve tarım
Suriye’de iç savaş çıkınca Arap Birliği Suriye üyeliğini askıya almıştı. Cidde’deki 32. Arap Birliği Liderler Zirvesi’ne Suriye Cumhurbaşkanı Esad da 19 Mayıs 2023’te katılıp konuşma yaptı. Covid-19, Ukrayna-Rusya savaşı dünya çapında gıda krizi yaratırken, Suriye’de tarım ve gıda bolluğu için hayati olan su alanlarının önemli kısmı Rojava kentlerinde. Türkiye, tarım ve su alanlarını da denetlemek istiyordu.
Çin, Suudi Arabistan’ın post-petrol dönemi için başlattığı yüz milyarlarca dolarlık yapay zeka metodolojisiyle beslenecek teknolojik NEOM’a dahil oldu. Jeopolitik ağırlığı artan Süveyş Kanalı’nın dibinde. Türkiye de çarkta yer alma arzusunda
NEOM, yapay zeka metodolojisi
Geçelim Çin ve NEOM’a… ABD ile süper güç rekabetinde olan Çin, Bir Kuşak Bir Yol (OBOR) kapsamında kara, deniz, hava yolları için ülkelere finansman sağlıyor, Ortadoğu ülkelerinden, Afrika ülkelerinden limanlar, üsler kiralıyordu. Atina yakınlarında Pire Limanı’nın (Yunanistan’ın en büyük limanı) çoğunluk hisselerini Çinliler almıştı 2016’da. Çin 2017’de Kızıldeniz’de Yemen’in karşısındaki Cibuti’de ilk deniz aşırı üssünü açmıştı. Çin Başkanı Şi Cinping 2016’da Riyad’ı ziyaret etti. 2019’da Veliaht Prens Muhammed Bin Selman’ı Pekin’de ağırladı. Şi 7 Aralık 2022’de bir kez daha Riyad’a geçti. Çin, Suudi Arabistan’ın post-petrol dönemi için başlattığı yüz milyarlarca dolarlık maliyetli olan ve yeni ticaret havzası oluşturacak NEOM’a (Neo-mostaqbal, Yeni Gelecek) dahil oldu.
Çin mallarının ticaretinde İsrail’in güney burnu Eilat ve Ürdün’ün tek deiz bağlantısı olan Akabe bakışımlı NEOM kentleri önemli yer tutacak, çünkü jeopolitik ağırlığı artan Süveyş Kanalı’nın dibinde.
Kızıldeniz kıyısında Tebük bölgesinde kurulacak yapay zeka metodolojisiyle beslenecek NEOM kentleri için dönen para ve askeri çark içinde Türkiye de yer alma arzusundaydı.
Orta Asya’dan Özbekistan, Türkmenistan, Tacikistan, Kırgızistan, Kazakistan liderleri de bigane kalmayıp Körfez ülkeleriyle Cidde’de 19 Temmuz 2023’te ilk ortak zirvelerini yaptı.
Japonya’nın anlaşmaları
Çin’den sonra Japonya da yeni Ortadoğu’da pozisyon alma gayretindeydi. Japonya Başbakanı Fumio Kişida ile Suudi Arabistan’ı ziyaret etti. (16 Temmuz 2023) Kişida ardından Cidde’de Veliaht Prens Muhammed bin Selman tarafından ağırlandı. Suudi Arabistan ile ziyaret sırasındaki görüşmelerde aralarında yenilenebilir enerji, teknoloji ve tarım olmak üzere 26 anlaşma ve protokol de imzalandı.
Kerkük-Banyas hattı
Yine 12 yıl sonra Suriye ile barışan Irak’ın, Kerkük’ten Lazkiye ile Tartus arasındaki Banyas Limanı’na uzanan Irak Petrol Hattı’nı (1952’de açılır) yeniden canlandırıp petrolü Akdeniz üstünden pazarlamak hedefi vardı. Eylül 2010’da Irak ve Suriye yeni iki yeni Kerkük-Baniyas Hattı inşa etmek için anlaşmış, ancak Suriye iç savaşı çıkınca pratikleşmemişti. Rusya da bir hattı Banyas’a çekmek, Türkiye’nin Bakü-Tiflis-Ceyhan Hattı’na, Kerkük-Yumurtalık Hattı’na alternatif yaratmak istiyordu. Irak’tan Banyas’a hat İran’ın da arzuladığı bir durumdu. Rusya, Banyas’ın güneyinde Lübnan’da Trablusşam bölgesindeki petrol tesislerini işletmeye de çalışıyordu.
Basra’da Faw Limanı, Ovaköy
Irak’ın Basra Körfezi’nde inşasını 2025’te bitirmeyi planladığı Faw Limanı da Çin, Japonya mallarının bölgeye taşınmasında önemli rol oynayacak. Fırat ve Dicle Nehirleri’nin körfezden denize dökülmeden birleştiği yer olan Şatt’ül-Arab’ın ağzındaki Faw Limanı’ndan Divaniye, Necef, Kerbela, Bağdat ve Musul’a demir yolu ve kara yolu hatları çekilecek. Türkiye Habur Kapısı-İbrahim Halil Kapısı’nı by-pass edip hatları Musul’dan Silopi’deki Kûrava’ya (Ovaköy Kapısı), oradan Mersin Limanı’na ve İstanbul’a bağlamayı hedefliyordu. Ankara’nın bu denkleme alınması için de Arap ülkeleriyle arasını iyi tutması gerekiyordu.
Kral Yolu, Hicaz Demiryolu
Türkiye; Hatay, İdlib, Antep, Efrin, Halep, Hama, Humus’tan başkent Şam’a uzanan M5 Otoyolu’nu İhvan yerleşimleri üstünden kontrol etmek istiyor. Bu nedenle tepkilere rağmen milyonlarca Suriyeli mülteciyi tutmayı, sürdürüyor. İç savaşın ilk döneminde bir cemaatin mültecileri belli tarikat anlayışıyla yoğurma pratiği 2016 sonrası farklı cemaatler eliyle yürütülür oldu.
Türkiye’nin demografi mühendisliğiyle Kürt nüfusunu boşaltıp yerine yerleştirmeye çalıştığı nüfus üzerinden kurmak istediği koridor-hat ile Şam’dan güneye inip Ürdün’de Kral Yolu (Via Nova Trajana) denen hat ile Ürdün’ün tek deniz bağlantısı Akabe Körfezi’ne (Eilat Körfezi) ulaşmayı amaçlıyor. Yani tekno-kent NEOM’a erişim sağlamaya çalışıyor. Türkiye’nin 20. yüzyıl başında inşa edilmiş Şam’ı, Amman’a ve Medine’ye bağlayan Hicaz Demiryolu Hattı’nı canlandırıp İstanbul’la bağlama arzusuyla Ürdün ile görüşmeler yaptığını da belirtelim.
Katar, Suudi Arabistan, Ürdün, Suriye, Türkiye’yi içerecek kara ve tren yolu bağlantıları, petrol-doğalgaz boru hatları, enerji hatları da hesaplanıyor.
Zengezur Koridoru’nda Türkiye’ye set çeken İran Türkiye’yi by-pass edecek, Basra Körfezi’nden Ermenistan, Karadeniz, Yunanistan’a uzanacak bir proje üstünde. Türkiye de Habur’a alternatif Faw Limanı’ndan Ovaköy’e uzanan hat peşinde
İran’ın Türkiye’yi by-pass planı
İran da Türkiye’yi ve Nahçıvan’ı by-pass edecek bir proje üstünde. İran, Basra Körfezi’nden Irak, İran, Ermenistan, Gürcistan, Karadeniz, Bulgaristan, Yunanistan hattı oluşturup petrol, doğalgaz, ürün taşımayı tasarlıyor.
İran, Türkiye ve Azerbaycan’ın SMO ve SİHA vb. askeri teknolojiye yaslanıp Dağlı Karabağ’da bazı kentleri 2020 savaşında ele geçirdikten sonra Aras Nehri’ne paralel olarak İran’ı da Ermenistan’dan koparacak Azerbaycan’ı Nahçıvan ve Türkiye’ye bağlayacak Zengezur Koridoru’nu açmasına İran set koymuştu. İran Zengezur hatta Sünik’teki Kapan’da İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Abdullahiyan ve Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan’ın katıldığı törenle konsolosluk açtı. (21 Ekim 2022) Abdullahiyan’ın Mirzoyan ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “Bölgede herhangi bir jeopolitik değişiklik bizim kırmızı çizgimizdir. Eğer bu konu gündemdeyse onu önlemek için gerekli her türlü önlemi alacağız” (Tasnim Haber Ajansı/21 Ekim, 2022) sözleri jeopolitik hamlelere karşı pozisyon alışlarının keskinliğini yansıtıyordu.
Rusya’nın İran’ın ayağına basması
Körfezden para akışı yeniden başladı. Ancak çok kutuplu, çelişkilerin sürdüğü, hibrit savaşların, bilişim-hacker savaşlarının keskinleştiği bir düzlemde küresel güçler de bölgesel güçler de her istediklerini yapamazlar. Oyun kurmaya çalışırken, anlaşmalar yaparken bir bakıyorsunuz diğer bir ülkenin ayağına veya sinir uçlarına basıyorsunuz.
Örneğin Rusya, Körfezle iş yapmaya çalışırken İran’ın ayağına bastı. Suudilerle anlaşan İran da Kuveyt’in ayağına bastı.
Rusya-Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi 6. Stratejik Diyalog Toplantısı Rusya’nın başkenti Moskova’da yapılmıştı. (10 Temmuz 2023) Bildiride İran ile Körfez ülkeleri arasında ihtilaf konusu olan Ebu Musa, Büyük Tunb ve Küçük Tunb adalarına yer verilmesine İran tepki gösterdi. Rusya’nın İran Büyükelçisi üç gün sonra Dışişleri Bakanlığı’na çağrıldı. İran Dışişleri Bakanı’nın Moskova toplantısına işaret ederken Ukrayna kartı çıkarıp “Ukrayna dahil tüm ülkelerin toprak bütünlüğünü vurguluyor, savaşın durdurulmasına ve tarafların siyasi çözüme odaklanmasını istiyoruz” demesi (18.7.2023/Mehr) dikkat çekiciydi.
Suudi Arabistan ve Kuveyt de 21 Mart 2022’de ortak petrol sahalarının yakınındaki Durra (Araş) Gaz Sahası’nı geliştirmek için anlaşma imzalamıştı. İran birkaç gün sonra bu anlaşmayı “yasa dışı” ilan etti, gaz sahasının bir kısmının kendi sınırlarında yer aldığını ve işletmeye hazır olduklarını duyurdu. Kriz 2023’e de sirayet etti.
Bağlarsak taşıma suyla değirmen döndürülemez. Sıcak para partililere çoklu ‘huzur’ maaşlarıyla, yandaşa dövizli ihalelerle bir süre Sadâbâd saraylı, lüx özentili Lale Devri yaşatır. Kürtlerle barışmak yerine askeri politikada ısrar dış politikayı, başka ülkelerin salıncağına dönüştürmüş durumda. Askeri harcamalar, ÖSO’ya giden bütçeler durmadan; üretmeden, teşvik, gübre, tohum, mazot sağlamadan, üretileni alıp dengeli şekilde illere dağıtmadan ithalatla, borç parayla krizler ve ufuklar aşılamaz. Ancak Ayasofya’da dilenip Süleymaniye’de sadaka dağıtmakla gelecek kurtarılamaz.