4+4+4 Eğitim Sistemi, imam hatip okullarının artması, seçmeli ama zorunlu hale gelen din dersleri, taşımalı eğitim ile birlikte tarikat yurtlarında kalan çocukların artması, Diyanet işlerinin eğitimin önemli bir aracı haline getirilmesi derken eğitimin dinselleştirilmesinin yeni bir adımı da ÇEDES Projesi. ÇEDES yani “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi”.
Millî Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı arasında imzalanan protokol ile yürütülen proje kapsamında okullarda imam, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve Kur’an kursu hocaları manevi danışman olarak çocuklarla bir araya gelebiliyor, onlara değerler eğitimi verebiliyor. Protokole göre projenin amacı öğrencileri “bilime sevdalı, kültüre meraklı ve duyarlı; millî, ahlaki, insanî, manevi ve kültürel değerlere göre” yetiştirmek. Ama biz biliyoruz ki eğitimin dinselleştirilmesinin bedeli çocuklara şiddet ve ayrımcılık oluyor.
Aslında proje 2021 yılında imzalanmış, protokol kapsamında sadece ortaokullar ve imam hatip okulları yer almış. Ancak 2023 yılında imzalanan ek protokol ile proje erken yaştaki ilkokul öğrencileri dahil tüm öğrencileri kapsayacak şekilde genişletilmiş.
“Manevi danışman” şeklinde çocuk, çocukluk, çocuk gelişimi, eğitim bilim vb konularda uzmanlığı olmayan, yaşama sadece din hatta sadece tek bir din ve mezhep üzerinden bakan yetişkinlerin çocuklarla bir araya gelmesi elbette çok sorunlu. Erken çocukluk döneminde din eğitiminin etkileri ihlale kadar varabiliyor. Henüz somut düşünme döneminde olan çocuklar için bu süreçte karşılaşacağı kavramlar karmaşa, korku, kaygı bozukluğu yaratabiliyor. Erken çocukluktaki din eğitimi çocukların kendilerini baskı altında hissetmesine neden olabiliyor. Zaten bu tür projeler “değerler!” üzerine konuşmakla, masum sohbetlerle sınırlı kalmıyor. Bu süreç çocuklara yönelik dini içerikli söylemlerle, neyin “günah” olduğunun belirtildiği ahlaki dayatmalar ile genişliyor.
Neyse ki Türkiye’nin pek çok kentinde ebeveynler, sendikalar, demokratik örgütler, çocuk ve kadın hareketinin bileşenleri ÇEDES Projesi’ne karşı durulması konusunda çok net. Laiklik ilkesine, insan hak ve özgürlüklerine, eğitimin amacına, Türkiye’nin de taraf olduğu BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olan bu uygulamaya karşı davalar da açılmış durumda. Ama bu karşı duruşun büyümesi, genişlemesi çok önemli… Dedim ya, eğitimin dinselleşmesinin bedeli çocuklar için çok ağır oluyor. Ölümle, haklara ve özgürlüklere erişiminin engellenmesiyle sonuçlanabiliyor.
Bugüne kadar pek çok proje de uygulama da -evet- durdurulamadı. Ama kız ve oğlan çocuklarının karma eğitimine dinsel ve cinsiyetçi gerekçelerle karşı çıkılabildiği, LGBTİ+’lara yönelik düşmanlaştırmaların olağan hale geldiği bugünlerde ÇEDES Projesi’ne karşı güçlü duruşun anlamı çok daha geniş. Bu karşı duruşa başlamış olan veli dernekleriyle, sendikalarla dayanışmanın vakti…