Semsûr’da depremden bu yana çalışmalarını sürdüren Çocuk Hakları Odaklı Kriz Yönetim Ağı, çocuklar için çeşitli ekinliklerin yapılacağı ‘Umut Bahçesi’ oluşturdu. Bahçede çocukların yaşadıkları sorunlara çözüm üretilmeye çalışılıyor
Mereş (Maraş) merkezli 6 Şubat’ta peş peşe yaşanan depremde 11 kente etkilenirken, deprem kentlerinde halkın dayanışması depremin ilk gününden beri sürüyor. Bir yandan kentleri yeniden inşası bir yandan ise yurttaşların yaraları sarılmaya çalışılıyor. Bu amaçla Amed Kent Koruma ve Dayanışma Platformu bünyesinde kurulan Çocuk Hakları Odaklı Kriz Yönetim Ağı (Tora Rêvebarîya Krîzê ya Mafparêz a Zarokan a Amedê), Semsûrlu (Adıyamanlı) çocuklar için 5 aydır çalışmalarını sürdürüyor.
Birçok kurum destek veriyor
Amed Barosu Çocuk Hakları Merkezi, Rengarenk Umutlar Derneği, Çocukça, Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği, İnsan Hakları Derneği (İHD) Çocuk Hakları Komisyonu, Çocuk İçin Adalet, Eğitim Sen Amed Şubesi, Lotus Genç Alan Derneği’nin yer aldığı ağ, Semsûr’da halk tarafından kurulan çadır kentlerde çocuklar için oyun alanları kurarak çocuklarla birlikte çeşitli etkinlikler düzenliyor. Çocuklar için atölye ve çeşitli oyunlar düzenleyen Ağ, çocuklara psikolojik destek sunuyor.
Umut bahçesi kuruldu
Ağın çalışma yürüttüğü yerlerden biri de Semsûr merkez Cumhuriyet Mahallesi’nde emek örgütleri tarafından kurulan Narlı Kuyu çadır kenti. Onlarca ailenin yaşadığı çadır kentte ağ gönüllüleri her gün çocuklar için resim, müzik, dans ve drama atölyeleri düzenliyor. Çocuklar için oyun çadırı kurarak yaşam alanı oluşturan ağ gönüllüleri, çocuklar ile birlikte çeşitli sebzelerin ekimini gerçekleştirerek “Umut Bahçesi” oluşturdu.
Sürdürdükleri çalışmalara dair Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Emrullah Acar’a bilgi veren Ağ gönüllüsü Sosyolog Ferhat Pekdoğan birçok alanda çocuklara eğitim verdiklerini ve depremin etkilerini silmeye çalıştıklarını belirtti.
Depremi şiddetle atmaya çalışıyorlardı
Ağın depremin ilk günlerinde kurulduğunu belirten Pekdoğan, 18 Şubat’tan bu yana Semsûr’da çalışma yürüttüklerini ifade ederek, çocukların bu süreçte yaşadıklarına dair, “Deprem sonrası Akut dönemindeki çocukların davranış bozukluklarının başında şiddet geliyordu. Çocuklar depremin neden olduğu etkiyi şiddet ile üstünden atmaya çalışıyordu. Çocuklar ailelerine, biz eğitmenlere şiddet uygulamaya çalıştılar. Bunun dışında altına kaçırma, uykudan irkilerek uyanma gibi davranış değişiklikleri baş gösterdi” dedi.
Çocuklara ailelerin gözetiminde psikolojik destek sunduklarını belirten Pekdoğan, “Yaptığımız çalışmaları raporlayıp sonuçları psikolog arkadaşlar ile paylaşıyoruz. Kendi içine kapanık olan çocuklar, şimdi bir birleri ile oyu oynuyor ve kimi olumsuz alışkanlıklarını terk etmiş durumdalar. Çocuklar için yaşam alanı oluşturulmayan yerlerde çocukların daha çok şiddete meyilli olduklarını gözlemliyoruz. Çocuklar ilk başta yaşadıkları bu alanlara ‘çadır’ derdi, ancak zaman ilerledikçe ev demeye başladılar. Çünkü bir süre sonra benimsemeye başladılar” ifadelerini kullandı.
En önemli sorun iletişim sorunu
Narlı Kuyu çadır kentinde kalan ailelerin çoğunluğunun mülteci ailelerden oluştuğunu dile getiren Pekdoğan, “Çok fazla göçmen grup var ve bizim en zorlandığımız konuların başında dil sorunu geliyordu. Biraz olsun Türkçe bilen kişiler bize tercümanlık taptı, bu şekilde çocuklara dokunabildik. Biz dil bilmiyoruz diyerek o çocuklara sırt çeviremezdik. Onlar bugünün çocukları, yarının geleceği” dedi.
Çocuk istismarını anlatıyoruz
Çocukların maruz kaldığı hak ihlallerinin başında istismarın geldiğinin altını çizen Pekdoğan, “Çocuklara istismar konusunda bilgi veriyoruz. Çocuklara bedenlerine kimsenin dokunamayacağını, onlardan izin almadan onlara kimsenin yaklaşamayacağını atölyeler ile anlattık. Biz eğitmenler olarak sadece 5 saniye sarılıyoruz, 5 saniyeden sonra sarılmayı bırakıyoruz. İlk günlerde biz sarılmıyorduk. Biz eğitimciyiz, bizimle bağ kuruyorlar. Yarın bir gün başka biri ile bağ kurup sarılmak isteyebilir ve istismara maruz kalabilir” şeklinde konuştu.
SEMSÛR