‘Eğer ulusal birliği sağlayamazsak Lozan tekrarlanabilir’ diyen NRLS üyesi Kurdyar Direhî ‘Ulusal birliğin önündeki en büyük engelin Türkiye- KDP işbirliği’ olduğunu söyledi
İsviçre’nin Lozan şehrinde 24 Temmuz 1923 tarihinde Fransa, İtalya, Yunanistan, Romanya Sırbistan, Hırvatistan, Slovenya ve Türkiye arasında imzalanan antlaşmayla Ortadoğu’nun sınırları yeniden çizildi; Kurdistan, Türkiye, Irak, İran ve Suriye arasında pay edildi. Yüzyılı geride bırakan Lozan Antlaşması ile ulus devletler arasında örülen sınırlara rağmen Kürtler, soykırım ve asimilasyon politikalarının kıskacında direnerek, varlıklarını korumaya çalıştı. Lozan’ın yüzüncü yılı yaklaşırken, Kürtler Kurdistan ve dünyanın birçok yerinde çalıştay ve konferanslar düzenleyerek, kendilerine çizilen kaderi değiştirmek için tartışmalar yürütüyorlar.
Rojava Stratejik Araştırmalar Merkezi (NRLS) de Kuzey ve Doğu Suriye’nin Hesekê kentinde “Lozan: Bölgesel istikrar ve güvenlik sorunlarının düzeltilmesi ve çözülmesi” konulu çalıştay düzenledi. 6 ve 7 Temmuz tarihlerinde gerçekleşen çalıştayda, Kürtlerin mevcut durumu, kazanımları, sorunları ve bunlara karşı çözüm önerileri tartışıldı. 2 gün süren çalıştayın 9 maddelik sonuç bildirgesi de açıklandı. Çalıştayın temel gündemi ve sonuç bildirgesinin öne çıkan başlığı, Lozan’ın yüzüncü yılında Kürt ulusal birliğinin sağlanması oldu.
Çalıştaya katılan NRLS üyesi Kurdyar Direhî, tartışılan konular ve Lozan’ın yüzüncü yılında Kürt ulusal birliği önemine dair Mezopotamya Ajansı’ndan Mahmut Altıntaş’a değerlendirmelerde bulundu.
Öcalan’ın ‘Demokratik Ulus’ projesi
Kurdyar Direhî, Kürtlerin Lozan Antlaşması’nın üzerinden geçen yüz yılda birçok katliam, soykırım ve asimilasyon politikalarına maruz bırakıldığını ifade etti. Geçen yüzyıllık sürede birçok Kürt isyanının da gerçekleştiğini ancak bu isyanların başarılı olamadığını dile getiren Direhî, “Kurdistan’ın dört bir yanından çalıştaya katılanların üzerinde mutabık olduğu, Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın fikirlerinin Kurdistan ve Ortadoğu’daki sorunları çözeceği ve bölgeye huzur getireceği yönündeydi. Sayın Abdullah Öcalan’ın Demokratik Ulus projesi, Kurdistan ve Ortadoğu için demokratik bir çözümdür” dedi.
‘Temel gündem maddesi ulusal birlik’
Çalıştayda Kürt partileri arasında ulusal birliğin sağlanmasının temel gündem maddesi olduğunu aktaran Direhî, Kürt partilerinin tüm farklılıklarına rağmen ülke dışında stratejik bir birlik oluşturmaları gerektiğini vurguladı. Direhî, sözlerini şöyle sürdürdü: “Amacımız, ülke içerisinde farklı düşüncelerimiz olsa da ülke dışında Kürtlerin çıkarları doğrultusunda stratejik bir birlik oluşturmak. Kürtlerin bir statü elde edebilmesi için ulusal birlik şart. Halkımızın da isteği ulusal birliğin sağlanması. Bu noktada ulusal birlik hayatidir. Kürt kamuoyu, sivil toplum örgütleri, ulusal birliğin sağlanması için Kürt partilerine baskı yaparak, ulusal bir kongrenin düzenlenmesini sağlamaları gerekiyor.”
İkinci Lozanı engellemek
Kürtler için yüzyıl önce yaşananların tekrarlanması tehlikesinin olduğunu, buna karşı herkesin sorumluluk alması gerektiğinin altını çizen Direhî, “Ulusal birlik için bize ne düşüyorsa yapmaya hazırız. Yüzyıl önce de Kürtler arasında çatışma vardı. Kürtlerin bir kısmı Türk devletinin yanında yer alıyordu, bir kısmı da ulusal kurtuluş mücadelesi veriyordu. Ancak Kürtler arasında bir birlik olmadığı için verilen mücadeleler başarılı olamadı. Bugün de Türk devleti Misak-ı Milli amaçlarını gerçekleştirmek isterken, bazı Kürt güçleri de onlarla işbirliği yapıyor. Bize düşen bu gerçekleri halkımıza anlatarak, Lozan’ın ikinci defa tekrarlanmasını engellemek” şeklinde konuştu.
‘Öcalan’ın önerisini KDP kabul etmedi’
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın her fırsatta ulusal birliğinin önemine vurgu yaptığını, 27 Nisan 2020’de ailesiyle yaptığı telefon görüşmesinde de bu kapsamda çağrıda bulunduğunu hatırlatan Direhî, “Ancak tüm çabalara rağmen ulusal birlik sağlanamadı. Çünkü Türkiye stratejik anlamda Kürtlerin birlik olmasını istemiyor. Diğer yandan Kurdistan’daki tüm Kürt partileri ulusal birlikten bahsediyor, ancak adım atmaya gelince kişisel çıkarları her şeyin önüne geçiyor. KDP neden Sayın Abdullah Öcalan’ın önerisini kabul etmedi. Bize göre, Türk devleti buna izin vermedi. Eğer Kürt partileri irade sahibi olurlarsa, ulusal birlik için ciddi adımlar atılabilir. Ancak parti ve ailevi çıkarlarla hareket ederlerse, ulusal birliği sağlayamayız” ifadelerini kullandı.
‘Ulusal birliğin önündeki engel Türkiye- KDP işbirliği’
Türkiye ile işbirliğinin ulusal birliğin sağlanması önünde engel olduğunu, KDP ve ENKS’nin de bu nedenle çalıştaya katılmadıklarını dile getiren Direhî, “PDK ve ENKS Türkiye ile olan işbirliğinden ötürü ulusal birliğe sıcak bakmıyor. Güney Kurdistan, Türkiye tarafından işgal edilmiş durumda, fırsat buldukları takdirde Kerkük’ü de kendi topraklarına katmanın hesaplarını yapıyorlar. ENKS, Türkiye’ye bağlı İhvan İtilafının içerisinde yer alıyor. İhvan İtilafı, Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Spî’de Kürtleri göç ettirdi. PDK ve ENKS Türkiye ile olan işbirliğinden ötürü ulusal tavır alamıyorlar” diye belirtti.
‘Türkiye KDP’yi kullanıyor’
Kuzey ve Doğu Suriye’de birlik için hazır olduklarını ifade eden Direhî, ancak KDP ve ENKS’nin Türkiye ile işbirliği devam ettikçe ulusal birliğin sağlanamayacağını sözlerine ekledi. Türkiye’nin Lozan’ın yüzüncü yılında Misak-ı Milli amaçlarına ulaşmak istediğini vurgulayan Direhî, Kürtler arasında ulusal birlik sağlanmadığı takdirde Kürt kazanımlarının tehlikeye gireceğinin altını çizdi. Direhî, “Kürtlerin saldırılar ve tehlikelere karşı birlik olmalarından başka çareleri yok. Türk devletinin Misak-ı Milli hedeflerinin önündeki en büyük engel, Özerk Yönetim ve Kürt Özgürlük Hareketi, bu nedenle KDP’yi kullanıyor. Kürt Özgürlük Hareketi ve Özerk Yönetimin tasfiye edilmesi durumunda Güney Kurdistan’daki kazanımlarda yok olur. Çünkü Türk devleti hiçbir şekilde Kürtlerin statü sahibi olmasını istemiyor. Eğer ulusal birliği sağlayamazsak, Lozan tekrarlanabilir” dedi.
RIHA