Riha’nın Wêranşar ilçesinde 15 gündür elektrik verilmeyen ve bu nedenle arazilerini sulayamayan çiftçiler lastik yakıp yol kapattı. Bu durum bölgenin tamamında yaşanırken, bölge halkının arazilerini terk etmesi hedefleniyor
Yusuf Gürsucu / İstanbul
Riha’nın (Urfa) Wêranşar (Viranşehir) ilçesinde, Haziran ayı başından itibaren çiftçilerin elektrik borcu olduğu iddiasıyla Amed’den Riha’ya kadar tüm bölgede elektrikler kesik. Wêranşar’da 15 gündür tarımsal sulamada kullandıkları elektrikleri kesik olan çiftçiler eylem yaptı. Wêranşar’ın Mutlu, Yazgüneşi, Talihli, Küçükmutlu, Ceylan, Bağlarbaşı ve Basmaklı köylerinde elektriği kesik olan ve sulama yapamayan çiftçiler DEDAŞ Viranşehir İşletme Şefliği binası önünde toplandı. Yaklaşık 300 kişinin katıldığı protestoda çiftçiler lastik yakıp taşlarla yolu trafiğe kapattı. Riha’da bulunan Atatürk Barajı gibi devasa barajlardan su verilmeyen köylüler yeraltı suyuna mahkum edilerek DEDAŞ’ın soygunuyla yüz yüze bırakılmış durumda. DEDAŞ’ın yüksek faturalarını ödemekte zorlanan çiftçiler suya en çok ihtiyaç duydukları dönemlerde suları kesilerek adeta açlığa mahkum edilmekte.
DEDAŞ zulmü tüm bölgede
Ekili tarlaları sulama sezonunda elektriksiz kalan çiftçiler DEDAŞ’a yönelik yaptıkları eylemde her zaman olduğu gibi karşılarında çok sayıda jandarma ve polisi buldu. Tüm engellemelere karşın eylemlerini sürdüren çiftçilere jandarma tarafından TOMA’dan tazyikli su ile biber gazı sıkıldı. Saldırı sırasında eyleme katılan 20 çiftçi darp edilerek gözaltına alındı. Benzer bir eylem, Amed’in Çınar ilçesine bağlı Yaprakbaşı (Barê) ve Düzova (Qerhêta) köylerine Haziran ayı başından itibaren elektrik verilmeyem köylüler, Amed-Mêrdîn yolunu trafiğe kapatmıştı. İki köyde yaklaşık 3 bin kişi karanlıkta kalırken, 7 bin küçükbaş ve büyükbaş hayvan, binlerce dönüm pamuk ve mısır tarlası susuz bırakıldı.
‘DEDAŞ kan emici’
Riha’da, halk yeraltı sularını yerin 250 metre derinliğinden çekerek kullanmak zorunda bırakılan çiftçiler, Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş.’e (DEDAŞ) mahkum edilmiş durumda. Bölgede iktidarın Kürt düşmanlığında bir manivela işlevi yüklendiği görülen DEDAŞ baş kesen konumunda çiftçileri susuz bırakırken, çiftçi desteklerine ise el konuyor. Mart ayında depremzede olarak tespit edilen 435 bin çiftçilerin hesabına yatan mazot ve gübre desteklerini içeren deprem destek parasına çiftçilerin elektrik borcu iddiasıyla bloke koyulduğu Riha Barosu tarafından duyurulmuştu. Bölgenin tekeli konumunda olan DEDAŞ’ın bu uygulamasını TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Riha Şube Başkanı Abdullah Melik, “DEDAŞ kan emici” sözleriyle tepki göstererek, iktidarı DEDAŞ’ın tahsildarı olarak nitelemişti.
‘Kaçak elektrik kullanımı yok!
Görüşüne başvurduğumuz Yeşil Sol Parti Riha Milletvekili Dilan Kunt Ayan, bölgede sorununu yakından takip ettiğini belirterek, AKP’ye oy vermiş bir çiftçinin “Bekir Bozdağ seçim öncesi elektrik sorununu çözeceklerini söylerek bizi kandırdı, bize yalan söyledi” dediğini aktardı. Dilan Kunt, elektrik dağıtım ve satışının özelleştirilmesinin ardından DEDAŞ’ın bölgede bir tekel konumuna geldiğini belirterek, “Bölgede kaçak elektrik kullanımı yok, faturaların yüksek meblağlarda olması nedeniyle ödenememe sorunu var” dedi. İktidarın tarım desteklerinin ‘hukuk dışı’ yollarla DEDAŞ’a aktarılmasının sağlandığını belirten Dilan Kunt Ayan, “Bölgede 30 bin dekara yakın pamuk tarlası şu an susuz bırakıldı. Acil çözüm çiftçiye barajlardan suyun taşınması ve elektrik faturalarında subvansiyon uygulanmasıdır” dedi.
Çiftçi kendi elektriğini üretmeli
Yeşil Sol Parti ihaMilletvekilli Dilan Kunt Ayan, iktidarın tarım politikalarını eleştirerek, “Çiftçilere barajlardan su taşınmadığı gibi, DEDAŞ’ın yüksek elektrik faturalarına mahkum ediliyorlar. Bütün bunlar bölgeye özgü uygulamalar ve bu uygulamalarla çiftçiye topraklarınızı bırakın gidin diyorlar” dedi. Diğer yandan mevsimlik işçi olarak Türkiye’nin dört bir yanına gitmek zorunda bırakılan Kürt tarım işçisinin TİGEM Ceylanpınar’da bulunan devasa büyüklükteki tarım arazilerinde neden iş verilmediğini soran Dilan Kunt Ayan, “Yaşananların tek sorumlusu AKP iktidarıdır” dedi. Dilan Kunt, bölgede çiftçinin kendi elektriğini üretebileceği olanakların ve desteklerin sağlanması gerektiğini belirtti.
DEDAŞ AKP’nin manivelası
Kürt coğrafyasında iktidarın bir sopası işlevini gören DEDAŞ’ın zulmü çiftçiyi toprağından koparacak bir uygulama olarak sürüyor. Bölgede bir yandan kuraklığın giderek artması diğer yandan suya olan ihtiyacın kamusal yolla ve ücretsiz çözmek yerine yüksek su bedelleri ile çiftçinin yüz yüze kalması üretimleri yapılamaz hale getirdi. İnşa edilmiş devasa büyüklükteki barajlara rağmen bölgenin büyük bir bölümüne suların taşınmamış olması çiftçiyi yeraltı suyuna mahkum ederken, DEDAŞ’ın çok yüksek elektrik faturaları ödenemez boyutlara ulaşmış ve ödenmediği iddia edilen faturalar nedeniyle çiftçiler ve köyler susuz bırakılırken, çiftçi destekleri DEDAŞ’a aktarılıyor.
Türkiye’de DEDAŞ örneği tek
2022 yılı başından bu yana suya ve elektriğe gelen anormal zamlardan sonra bölgede özellikle küçük çiftçinin üretim yapması tamamen yasaklanıyor. İktidarın sınırsız desteğine sahip DEDAŞ, halkın zaten ödeyemediği elektrik fiyatını sürekli arttırıp bölgede baş kesen edasıyla faturaları halka yollarken, üretimin önünde büyük bir engel olarak duruyor. Su ve enerji sorunu sadece bölge halkının sorunu değil ancak DEDAŞ’ın uygulamalarına diğer bölgelerde karşılaşılmıyor olması manidar. Ziraat odaları sulama ücretlerinin dolayısıyla elektriğin sübvanse edilmemesi halinde üretimin yapılamayacağını ve bu nedenle gıdaya ulaşımda sıkıntıların yaşanarak enflasyonunun daha da artacağını söylüyorlar.
50’den fazla baraj var, su yok
Düne kadar su zengini olan Kürt coğrafyasında nerede akarsu, nehir, dere varsa önüne bentler kurup inşa edilen 50’yi aşkın barajın ardına hapsedilen suya halkın erişimi engellenirken, halk ise kuraklık ve susuzlukla yüz yüze bırakılmış durumda. Burnunun dibindeki barajlardan su alamayan halk suya ulaşmak için yeraltına sondaj yaparak enerji ile çalışan pompalar aracılığıyla hem susuzluğunu hem de tarımsal suyu elde etmeye çalışıyor. Ancak bu pahalı yol DEDAŞ eliyle çok daha pahalı hale getirilirken, su ve elektrik sorunu halkın öfkesini her geçen gün arttırıyor.
Halkın malına çökülüyor
Çiftçiler suya erişmek için yeraltına sondaj vurdurarak enerji elde ettikleri suyu kullanmaya mahkum edilmiş durumda. Sondaj kuyularından su çekmek için DEDAŞ’tan elektrik talebinde bulunduklarında ise DEDAŞ elektrik vermiyor. DEDAŞ, elektrik talep eden çiftçiye elektriği kendisinin inşa edeceği direkleri temin edip dikmesi gerektiğini ve kendi trafo tesisi ile enerji nakil hattını kendisinin yaptırmasını istiyor. DEDAŞ bu şekilde çiftçilerin enerjiyi kilometrelerce uzaktan getirmeleri halinde elektrik abonesi yapmayı taahhüt ediyor. Çok büyük masraflara katlanarak enerjiye ve suya ulaşan çiftçiler ise DEDAŞ’ın anormal faturalarıyla yüz yüze kalırken, elektrik parasını ödeyemeyen çiftçilerin kendi imkanlarıyla yaptıklar elektrik hattına ve trafolarına el koyulurken çiftçilere verilmesi gereken destekler ise hükümet eliyle DEDAŞ’a aktarılıyor.
Bu zulüm neden?
AKP’nin bölgeye yönelik uyguladığı tarım politikalarıyla halka üretimden el çektirip arazilerini terk etmelerini sağlamaya çalıştığı izlenirken, DEDAŞ zulmü bu amacın en önemli kaldıraçlarından biri olarak öne çıkıyor. Diğer taraftan ilk adımları 2017 yılında atılan bölgenin Körfez ülkelerine pazarlanma sürecinin yaşanan ekonomik krizle birlikte ilerlemesi bekleniyor. Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı (TYDTA) ile Karacadağ Kalkınma Ajansı’nın (KKA) ortak organizasyonuyla Suudi Arabistan, Katar, Kuveyt ve Bahreyn’den 50 iş insanı, tarım ve hayvancılık alanında yatırım yapmaları amacıyla 2017 yılında Riha’ya davet edilmişlerdi. Dönemin Ş.Urfa Valisi olan Güngör Azim Tuna, görüşmenin ardından açıklamada, “Burada geniş bir topluluğu besleyen potansiyel var, burada gelecekte hem tarımda hem hayvancılıkta, ticarette çok önemli fırsatlar var, iş gücü sıkıntısı yok. Burada yatırım yapmak isteyenlerle ilgili devletimizin sunduğu çok önemli destekler var. Biz de kentte koordineli çalışarak burada yatırım yapmak isteyen insanlara da yardımcı oluyoruz” sözleri iktidarın bölgeye dair politikalarının bir özetini işaret ediyor.