Gazeteci Gökçer Tahincioğlu, Amed merkezli soruşturmada tutuklanan 15 gazetecinin sürecinin siyaset eliyle yürütüldüğünü ifade ederek, ‘Meslektaşlarımız serbest bırakılmadı’ dedi
Amed merkezli yürütülen bir soruşturma kapsamında 8 Haziran 2022’de gözaltına alınan Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı Serdar Altan, Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Aziz Oruç, Xwebûn Gazeteci Yazı İşleri Müdürü Mehmet Ali Ertaş, gazeteciler Zeynel Abidin Bulut, Ömer Çelik, Mazlum Doğan Güler, İbrahim Koyuncu, Neşe Toprak, Elif Üngür, Abdurrahman Öncü, Suat Doğuhan, Remziye Temel, Ramazan Geciken, Lezgin Akdeniz ve Mehmet Şahin, 8 gün süren gözaltı sürecinin ardından çıkarıldıkları mahkemece mesleki faaliyetleri nedeniyle “örgüt üyeliği” iddiasıyla tutuklandı.
Amed merkezli operasyon sonucu gözaltın alınıp tutuklanan 15 gazeteci hakkın da açılan davanın ilk duruşması 13 ay sonra yarın görülecek. MA’dan Berivan Kutlu’ya konuşan Gazeteci Gökçer Tahincioğlu, gazetecilerin tutuklanma sürecinin siyaset eliyle yürütüldüğünü belirterek, serbest bırakılması gerektiğinin altını çizdi.
Gazetecilikle suçlanıyorlar
2022 yılında Kürt gazetecilere yönelik art arda operasyonların yapıldığını hatırlatan Tahincioğlu, “Bu operasyonların ortak özellikleri hem tutukluluk sürelerinin uzun olması hem de iddianamelerin çok geç hazırlanmasıydı. Gazetecilik örgütleri bu iddianamelerle ilgili önemli raporlar hazırladılar, oralara baktığımızda gazetecilik dışında başka bir şeyle suçlanmıyorlar. Bu durum bize iki şey söylüyor; birincisi gazetecilik yaptıkları için suçlanan arkadaşlarımız için bu kadar uzun cezaevinde tutulmalarına, uzun tutukluluk sürülerine, video kliplerle çekilen operasyonlara, yani doğrudan cezalandırmaya ve en başından itibaren bu insanları suçlu gösteren bu organizasyonlara gerek var mı? İkincisi haberler neden suç? İddianamelere konu edilen haberler ve haber ilişkileri neden suç?” diye konuştu.
AİHM kararları hatırlatması
İddianameyi hazırlayanların gazetecilerin işlerini yapmasını istemediğini söyleyen Tahincioğlu, “Burada tutuklanan insanlar bizim yıllardır alanlarda birlikte gazetecilik yaptığımız arkadaşlarımız. Habercilik dışında bir eylemde bulunduklarını da görmedik. Ki AYM, AİHM kararları var. Yani öyle örnekler görüyoruz ki tutuklanan bazı gazeteciler 2012’ten, 2013’ten bu yana sistematik olarak aynı iddialarla tutuklanmış, belli bir süre hapishanede tutulmuş, daha sonra beraat etmiş. Ya da hakkındaki suçlama ‘örgüt üyeliği’ gibi ağır bir suçlamadan basit bir basın davasına dönüşmüş ve dava o şekilde kapatılmış. Basit bir şekilde ifade vererek yürütülecek soruşturmaların bu yöntemlerle yürütülmemesi gerekiyor” diye belirtti.
Siyaset eliyle yürütülen süreç
Gazetecilerin tutuklanma anlarının video kliplerle iktidara yakın medyaya servis edilmesine de değinen Tahincioğlu, “Türkiye’de uzun zamandır, ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirecek olaylarda bir peşin cezalandırma yöntemi ve toplumun önüne atma politikası var. Bu siyaset eliyle dizayn ediliyor elbette. Bu nasıl yapılıyor; Gazetecileri bir organize suç örgütü lideriymiş gibi, sanki büyük şiddet eylemine karışmış gibi bir muamele ile gözaltına alıyorlar. O operasyonlarda da yüzlerce polis aracıyla, dronelerle yapılan çekimler, kırılan kapılar filan oluyor. Sonrasına bakıyorsunuz, ortalama bir gazeteci evi” şeklinde konuştu.
Tahliye edilmeleri gerekiyor
Gazetecilerin yargılandığı davada suçlama konusunun sadece haberler olduğunu belirten Tahincioğlu, “Suçlamaların haber kapsamında olduğunu görüyoruz. Daha önce yaptıkları haberler nedeniyle çok ağır suçlamalarla karşı karşıya kalan gazeteciler oldu. Günün sonunda maalesef özgürlüklerinden mahrum kaldılar, yapılanın haber olduğu, gerçek olduğu ortaya çıktı. Bütün bu yapılanın evrensel kriterlerini de tartışmamız gerekiyor, hukukun da bunu tartışması gerekiyor. Türkiye’deki gazetecilerin tutuklanması durumunun bir an önce son bulmasını istiyoruz. Özgürlüklerinden mahrum bırakılan meslektaşlarımız tahliye edilmeli, mesleklerini yapmalarına olanak sağlanmalı. Arkadaşlarımızın bir an önce serbest bırakılmasını istiyoruz” dedi.
Ne olmuştu?
Amed merkezli yürütülen bir soruşturma kapsamında 8 Haziran 2022’de gözaltına alınan Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı Serdar Altan, Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Aziz Oruç, Xwebûn Gazeteci Yazı İşleri Müdürü Mehmet Ali Ertaş, gazeteciler Zeynel Abidin Bulut, Ömer Çelik, Mazlum Doğan Güler, İbrahim Koyuncu, Neşe Toprak, Elif Üngür, Abdurrahman Öncü, Suat Doğuhan, Remziye Temel, Ramazan Geciken, Lezgin Akdeniz ve Mehmet Şahin, 8 gün süren gözaltı sürecinin ardından çıkarıldıkları mahkemece mesleki faaliyetleri nedeniyle “örgüt üyeliği” iddiasıyla tutuklandı.
ANKARA