Filmamed Belgesel Film Festivaline herkesin başvurularını beklediklerini belirten yönetmen Lisa Çalan, ‘Festivallerle korkuyu ortadan kaldıracağız’ dedi
Ortadoğu Sinema Akademisi Derneği tarafından 27 Eylül-1 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek olan 8. Filmamed Belgesel Film Festivali için başvurular 3 Temmuz’da başladı. Herhangi bir nedenle sansürlenen, gösterim olanağı bulamayan, etnik, dinsel, cinsel, kültürel kimliğe saldırı ve hakaret içermeyen bütün belgesel, filmler kabul edilecek. 2020 ve sonrası yapımların başvurabileceği festival için son kabul tarihi 31 Temmuz olacak.
Filmamed festivali
Daha önce “Diyarbakır Belgesel Günleri” adıyla ilk olarak 18-24 Nisan 2011 tarihleri arasında gerçekleştirilen festival, 1982 yapımı “Em Kurd’in” ile açıldı. Yetmişe yakın film arasından seçilen 40 film, bir hafta boyunca gösterime sunuldu. Festival, her yıl toplumsal bir konuya adandı ve tüm engellemelere rağmen sürdürüldü. Peyas Belediyesi tarafından Mayıs 2012’de düzenlenen 2. Filmamed Belgesel Film Festivali’nde gösterilen 34 film, 28 Aralık 2011’de Şirnex’in Qileban ilçesinin Roboskî köyünde savaş uçaklarının bombardımanında katledilen 34 kişiye adandı. Festivalin üçüncüsü ise “Kadın özgürlük mücadelesiyle özgür sinemaya doğru” sloganıyla Paris’te katledilen Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’e adandı. 24-29 Mayıs 2016 tarihleri arasında Amed’te “Her yer direniş, her yer sinema” şiarıyla gerçekleştirilen festivalin dördüncüsü de Cizre’de yaşamını yitiren İslam Balıkesir’e adandı.
Amed Peyas Belediyesi Eşbaşkanı Mehmet Ali Aydın’ın 6 Aralık 2016’da tutuklanması ve yerine kayyum atanması nedeniyle festival 2017’de düzenlenemedi. Bu nedenle festivalin 6’ncısı, 23-27 Mayıs 2018 tarihleri arasında “Filmini Al da Gel” şiarıyla gerçekleşti. 7’ncisi 8-12 Mayıs 2019 tarihleri arasında gerçekleşen festivalde ise kadın ve göç olmak üzere iki başlık ön plana çıktı.
Mezopotamya Ajansı’dan Eylem Akdağ’a konuşan Ortadoğu Sinema Akademisi Derneği üyesi yönetmen Lisa Çalan, festivalin sınır tanımadığını ve herkesin başvurusunu beklediklerini söyledi.
‘Toplumu hafızasız bırakmak istiyorlar’
Kayyumlarla birlikte kadın, kültür, dil başta olmak üzere tüm kurumlara bir saldırının gerçekleştiğini belirten Çalan, “Kayyum toplumsal bir sorun alanı yarattı, öncelikle kadın kurumlarına, kültür kurumlarımıza, müzik, sinema festivallerimize saldırdılar. Saldırgan devlet ve sistem, Kürt kültürünü yozlaştırmak istiyor. Bu yüzden de öncelikle sanata, kültüre saldırıyor. Sinema bellek, hafızası ve Kürtlerin anısı olduğu için her zaman bir saldırı söz konusu. Toplumu hafızasız bırakmak istiyorlar. Bu yüzden belge film çok önemli, biz bu filmlerde topluma bilgiyi ulaştırıyoruz” diye konuştu.
‘Bu festivallerle bu korkuyu ortadan kaldıracağız’
Hafızaya yönelik saldırının her geçen gün arttığına dikkat çeken Çalan, “Hafızanız yok olduğunda, toplum hepten gidiyor, ne dil kalıyor ne kültür ne de direniş. Bu nedenle bu festival bizim için çok önemli. Birinci önemi, dünyada gösterilmeyen, duyulmayan bir filmi, uzak bir hikâyeyi halka ulaştırıyoruz. Bir hafızayı kurumsallaştırıyoruz. Diğer bir önemi de toplumu evden çıkarıyoruz. Uzun bir süredir toplumun içine bir korku salınmış. Bu festivallerle bu korkuyu ortadan kaldıracağız” dedi.
‘Yok olmak istenilen hikâyeler üzerine yoğunlaşacağız’
Tüm dünya ülkelerinde alternatif sinemanın görmezden gelindiğini ve popülerleşen kültür karşısında yok edilmeye çalışıldığını ifade eden Çalan, “Bir diğer bir gerçeklik, bugün sadece Türkiye’de değil, dünyada da alternatif sinemaya karşı bir saldırı söz konusu ve alan açılmıyor, tanınmıyor. Sansürleniyor, gösterim için yer verilmiyor. Kadına, gençlere yer verilmiyor, kadınların yaşamı hikâyeleri duyulmuyor. Bu nedenle bu festivale kadınların daha çok filmlerini göndermeleri gerekiyor. Direniş, kadın, çocuk, toplum, yok olmaya yakın halkların hikâyeleri duyulmuyor ve görünmüyor. Bizde festivalimizde daha çok bu tarz filmlere yer vereceğiz. Çünkü dünyada bunlara yer verilmiyor, çok sayıda festival yapılıyor ama daha çok popüler filmler gösteriliyor. Mesela Afrika filmlerini çok az görüyoruz, oradaki yaşamı, bakışı göremiyoruz, tanımıyoruz. Bu yüzden Amed Film Festivali’nin amacı, her yerden film getirmek olacak. Herkesin hikâyesine ulaşacağız. En önemlisi de katledilmek ve yok olmak istenilen hikâyeler üzerine yoğunlaşacağız” diye belirtti.
‘Kültür sınırsız olmalı’
Başvuruların 31 Temmuz’a kadar devam ettiğini belirten Çalan, “Görülmeyen hikâyeleri, kadının bakışı, yaşamı, göçmenler, çocuk, toplum, savaş bu renkte filmler yer alacak. Biz sınırlara karşıyız. Dünyanın etrafı sınırlarla çevrili, kültüre de bir sınır koymaya çalışıyorlar ama bizim öncelikli sloganımız ‘kültür sınırsız olmalı’, sınırlar olmamalı. Bu yüzden sınırımız yok, herkes filmlerini bize yollayabilir. Kapımız herkese açık” dedi.
AMED