Wan’ın sosyo-ekonomik ve siyasal yapısı üzerine yapılmış çalışmalardan yararlanıyorum, yararlanacağım ayrıca kendim de irdelemeye çalışıyorum. Şimdilik burada her kentte olduğu gibi Wan’da da turizm gelişiminin önemli bir unsuru olan ve Wan’ın ekonomisi kadar hatta belki daha fazla halkın sağlığını da doğrudan etkileyen bir sorunu ele alacağız. Sorun; Wan havaalanına günlük inip-kalkan uçak sefer sayısı ve bu sefer sayısının kentin ve halkın ihtiyaçlarına cevap verip vermediğidir. Elbette değerlendirme eşliğinde ilgililere kimi çağrılar da yapacağız. Ve bununla da yetinmeyip konu hakkında ayrıntılı bir dosya hazırlayıp halka ve Meclis’e taşımamız gerekiyor. Ayrıca devletin Wan’a yönelik negatif ayrımcılık siyasetinin farklı yönlerinin üzerinde durmayı sürdüreceğim. İlgili herkesi de konu üzerinde durmaya çağırıyorum.
Wan’a uygulanan negatif ayrımcılığı burada sadece uçak seferleriyle sınırlı ve Trabzon ile kıyaslayarak ele alalım. Kentte yaptığımız bazı görüşmelerde edindiğimiz bilgiler, ulaştığımız veriler, devletin bu alanda da Wan’a negatif ayrımcılık uyguladığını çıplak gösterir.
Örneğin; 2022 yılı Wan nüfusu 1 milyon 150 bin, Trabzon nüfusu ise 818 bin. 2022 yılında Van Havaalanı’na günlük inip-kalkan uçak sayısı 9-12 arası. Pandemi öncesi günlük 20 civarında uçak inip kalkarken bu sayı 2022’de 9-12 arası bir rakama geriliyor. Wan nüfusu azalmayıp tersine arttığı halde tablo bu. Trabzon’a ise 2022 yılında günlük inip-kalkan uçak sayısı 25’i dış hatlar, 43-45 arası iç hatlar olmak üzere toplam 65 civarında.
Verilerin diliyle konuşursak, Wan’ın nüfusu Trabzon’dan 338 bin daha fazla ama uçak seferleri Trabzon’un ancak 1/6’sı kadar! Neden? Yetkilileri bu açık ayrımcılığın ekonomik, ticari, coğrafik gerekçelerini açıklamaya çağırıyoruz. Devletin merkezi ve yerel iktidarlarının Wan’a uyguladıkları açık negatif ayrımcı politikalarının sorunları ağırlaştırdığını hatırlatıp uyarıyoruz. Ve sadece bu durumun değil Wan’a uygulanan farklı alanlardaki negatif ayrımcılık politikalarının da takipçisi olacağımızı tekrar belirtelim. Geçerken not edelim biz Trabzon veya bir başka kentin hava ulaşımının güçlendirilmesine karşı değiliz tersine olumlu gelişme olarak görürüz.
Wan-Tahran seferleri
Wan ile Tahran arası ticaret ve turizmin geliştirilmesi amaçlı uçak seferlerini başlamayla bitirilmesi de bir oluyor. Onca emek ve mali gidere rağmen görünmez bazı eller buna müdahale edip işlemez hale getirtiyor. Görünmez el diyoruz çünkü İran ile uzun kara sınırı olan il, Trabzon değil Wan. Ayrıca Wan-Tahran arası tarihten gelen ekonomik-ticari-kültürel ilişkiler var. Tablo buyken Wan-Tahran arası yapılması planlanan ama engellenen uçak seferleri Trabzon’a alınıyor ve halen devam ediyor. Burada amaç açıktır, İran turistini ve turizm gelirini Trabzon’a çekmek. Gelincik Sınır Kapısı’nın kapatılması ve açık olanın sınırlandırılmasına da bu açıdan bakılmalı. Tıpkı benzer hesaplarla İran Başkonsolosluğu’nun Wan yerine İran ile sınırı olmayan Erzirom’a alınması gibi. Tıpkı bazı önemli Bölge Müdürlükleri’nin Wan yerine komşu illere alınması gibi.
Sivil hava ulaşımının bu sorunlu konumu, Wan’da ekonomik, ticari, sosyal ve sağlık alanında ciddi sorunlara neden olmaktadır. Wan’ın uluslararası sulara açık bağlantısının da olmadığı düşünüldüğünde havayolunun bu sorunlu yapısı devam ederse, Wan’ın ekonomik ve sosyal yaşamı üzerinde çok daha ağır sonuçlara yol açacağını belirtelim. Ve sadece ticari, ekonomik faaliyet değil sağlık da ciddi etkileniyor. Mesela bir hastanın acilen batı metropol kentlerinden birine ulaştırılması ya da oradan Wan’a getirilmesi gerektiği vb. durumlarda ciddi sorunların yaşandığı ve giderek ağırlaştığı belirtiliyor.
Wan’a uygulanan bu negatif ayrımcı politikalar devletin yüz yıldan beri Kürt/Kurdistan meselesinden algıladığı tehditten hareketle üretilen stratejinin bir gereğidir. Çünkü devlet Wan’ın “Doğu Anadolu”daki konumunu her açıdan önemli görüyor. İyi biliyor ki Kuzey Kurdistan’ın illeri arasında da Wan, Amed, Riha… gibi kentler birçok açıdan bulundukları bölgenin çekim merkezini oluşturlar. Olumlu veya olumsuz her gelişmeleri, merkezini oluşturdukları havzayı doğrudan etkiler. Bu durum Serhed bölgesinin çekim merkezi olan Wan için de geçerlidir. Wan’ın ekonomik, kültürel, siyasal olarak güçlenmesi ya da zayıflaması beraberinde Serhed havzasını etkiler hatta peşinden sürükler.
Devlet, bilinçli izlediği negatif ayrımcı politikalarla, Wan’ı ekonomik-ticari olarak çoraklaştırıp yoksullaştırıyor. Peki yoksullaşma-işsizlik neyi tetikliyor? Başta gençlik olmak üzere kentten göçü hızlandırıyor. Doğum oranına göre Wan nüfusu artıyor ancak artan göçle nüfus azalıyor. Potansiyel kaynaklarıyla Wan beş Wan’ı besleyecek güçte ama mevcut sınırlı nüfusu bile aç ve işsiz. Açıktır ki devlet izlediği politikalarla Wan’ı her açıdan güçten düşürerek Serhed bölgesinin çekim merkezi olmaktan çıkartmayı hedefliyor.
Toparlarsak Wan, dünyada eşine az rastlanan yaz ve kış turizmi potansiyelini barındırıyor. Ayrıca “101” civarında önemli tarihi, kültürel mirasa sahip. Fakat Wan’ın, turistlere cazibe merkezi olabilmesi için zengin turizm potansiyeline sahip olması yetmez başta kent altyapısı ve ulaşım lazım. Wan’da her ikisi de sorunlarla yüklü. Ulaşımın en önemli taşıyıcı unsuru olan havayollarının Wan gibi bir metropol kentte ne durumda olduğunu özetledik. Günlük uçak sefer sayısının sefaleti üzerinde kısaca durduk. Kent altyapısına gelince, 200-300 bin nüfusa göre yapılmış kent altyapısı, 700 bin civarındaki kent nüfusunu her açıdan taşıyamıyor. Bu nüfusa günlük çevre il ve ilçelerden hatta İran’dan gelen nüfus da eklendiğinde kentin günlük insan popülasyonunun bir milyonu geçtiği görülür.
Yazıyı üç çağrı ile bitirelim:
Bir; başta kent valisi olmak üzere yerel iktidar ve merkezi iktidarı, Wan’a kör parmağım gözüne misali açık negatif ayrımcı politikaları sonlandırmaya çağırıyoruz. Nasıl ki 1990’lı yıllarda devletin tank-topla köy ve mezraları yakıp yıkarak milyonları, Kurdistan ve Batı kentlerine sürmesi çözümsüzlüğü derinleştirdiyse, izlenen negatif ayrımcı ırkçı politikalar da çözümsüzlüğü derinleştiriyor, derinleştirecek. Wan’a negatif değil pozitif ayrımcı politikalar uygulayın ki on yılların hasarı kısmen giderilebilsin.
Kurdistan korkusu üzerinden algılanan tehditle iç ve dış siyasetin belirlenmesi politikası aşılmadan Kürt meselesi çözümlenmeyeceği gibi Türkiye’nin temel ekonomik ve siyasi sorunları da çözümlenemez. Bu nedenle devlete öncelikli çağrımız Kürt/Kurdistan korkusundan özgürleşin.
İki; uçak içi yolcu güvenliğiyle ilgili yapılan bilgilendirme anonslarında Türkçe’nin yanı sıra İngilizce diliyle yapılıyor olması açık ırkçılıktır. Wan uçak yolcularının %80 civarı Kürt iken neden Kürtçe anons da yapılmıyor? Kürt dili ile de anons yapılsa devlet bölünecek mi? Bu aleni ırkçı-milliyetçi ayrımcılık sonlandırılmalı.
Üç; halkımıza ve kurumlarına çağrımız, başta kooperatifçilik olmak üzere farklı araç ve yöntemlerle kendi ekonomik, ticari sorunlarımızı gidermeye odaklanalım. Wan’da bu yönde atılmış ve atılmakta olan adımları güçlendirelim.
*Yeşil Sol Parti Wan Milletvekili