PKK Lideri Abdullah Öcalan ile birlikte İmralı Cezaevi’nde tutulan ve 27 aydır kendisinden haber alınamayan Veysi Aktaş’ın ailesi, adanın koşullarının özellikle sağlık açısından kötü olduğunu ve tecridin ağırlaşan koşullarını anlatarak son verilmesini istedi
Gazeteci Merdan Yanardağ’ın tecride tepkisi sonrası gözaltına alınmasıyla aylardır kendilerinden haber alınamayan İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş’ın durumu bir kez daha gündem oldu.
25 Mart 2021 tarihinden bu yana haber alınamazken, aile ve avukatların görüşme başvurusu Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından “görüş yasağı” gerekçesiyle her seferinde engelleniyor. Ailelerin ve avukatların, Kurban Bayram’ı için yaptıkları başvuruya da yanıt verilmedi.
8 yıldır ne haber ne mektup
2015’ten bu yana İmralı’da tutulan Veysi Aktaş’ın ailesi, yaşanan duruma tepkili. Oğlunu en son Kırıkkale Cezaevi’nde tutuklu bulunduğu 2015 yılında gördüğünü aktaran anne Faika Aktaş, “İmralı’ya gittiğinden beri oğlumu göremedim. Ne bir telefon ne de mektup hiçbir haber alamıyorum” dedi.
Sadece sesini duydum
Ağabeyi Veysi Aktaş’ı en son 2019 yılında İmralı’da ziyaret ettiğini belirten Sabiha Aslan da, görüşmenin yapıldığı güne değindi. Heyecanla İmralı’ya gittiğini aktaran Aslan, “Diğer arkadaşları ve Abdullah Öcalan’ı göreceğimi sandım. Sadece sesini duydum. O bile bana çok büyük bir heyecan vermişti” dedi.
Askeri görevli yoktu
İmralı’da şartların çok kötü olduğunu belirten Aslan, defalarca aramalardan geçtiklerini söyleyerek, “Orada normal bir askeri görevli yoktu, farklılardı. Daha önceki cezaevlerinde görmediğim kıyafetli görevliler vardı, korkunçtular” ifadelerini kullandı.
Cezaevinin koşulları onu çok etkiledi
Görüş günü ağabeyiyle Kürtçe konuşmak istediğini söyleyen Aslan, “Görevliler bana, ‘Bak ne güzel Türkçe konuşuyorsun. Türkçe konuş’ dediler. Ben de ‘Hayır olmaz. Ağabeyimle Kürtçe konuşacağım’ dedim. Daha sonra yetkililer bir ses kaydı bıraktı. O cihazın yanı sıra karşımızda iki görevli vardı. Ağabeyim çok değişmişti, sesi, fiziği değişmişti. Hasta olduğunu düşünerek üzüldüm ve ağladım. Ona, ‘Seni görmesem başkası konuşuyor zannederim’ dedim. Bana, ‘Buranın havasından ve şartlarından dolayıdır’ dedi. Ondan sonra 45 dakikalık bir görüşümüz oldu. Diyeceklerimin hiçbirini diyemedim, konuşamadım. Ben sadece onların yaşadıklarına, o cezaevinin zorluklarına odaklanmıştım” diye anlattı.
O kadar tecrit altında yaşamak mümkün değil
Ağır tecrit koşullarına vurgu yapan Aslan, şunları söyledi: “Kitaplarda kahramanlardan bahsederler ya, sanırım dünyanın var oluşundan bu yana en büyük kahramanlar orada kalanlardır, orada yatanlardır. Hiçbir irade orada o kadar yıl kalamaz. Bu kadar ağır tecrit altında mümkün değil duramaz. Nasıl anlatılabilir bilemiyorum; ben geldikten sonra dahi baya bir psikolojik travma yaşadım, onlar orada yıllardır yaşıyor. ”
7 bayramdır görmüyoruz
Ağabeyini 7 bayramdır göremediğini belirten Aslan, “Bayramlarda göremiyoruz, telefonla bir iletişim kuramıyoruz. Zaten 30 yıl hepsi müebbetlik, böyle bir zulüm yok. Bu kadar sınırsız işkenceye ne gerek var. Buna akıl sır erdiremiyoruz. 27 aydır hiç haber alamıyoruz. Kesilen telefon görüşmesine de Veysi çıkmamıştı. Sonrasında ise tecrit içinde tecrit uyguluyorlar” diyerek tecridin son bulması çağrısında bulundu.
Haber: Müjdat Can / MA