Rusya’daki Wagner kalkışmasını değerlendiren gazeteci Aykan Sever, Wagner olayında belirsizliğin halen sürdüğünü, Wagner ile ordu arasında bir çıkar çatışması olduğunu söyledi
Rusya’da hafta sonu, paralı asker grubu olan Wagner, ordu yönetimine ve Savunma Bakanı Sergey Şoygu’ya karşı isyan başlattı. Wagner’in lideri Yevgeny Prigojin’in hedefi Şoygu’ydu. Buna rağmen Putin, kalkışmayı vatan hainliği ilan ederek ağır şekilde cezalandırılacaklarını söyledi. Olaylar sadece iki gün içinde gerçekleşti ve Prigojin, varılan anlaşma sonunda birliklerini geri çekti.
Gazeteci Aykan Sever, hafta sonu Rusya’da yaşanan bu hareketli günlerin ne anlama geldiğini, Rusya için ileride ne anlam taşıyacağını ANF’ye anlattı.
Oligarkların alenen gaspa dayanan bir kapitalizmi var
Yaşanan durumu bir anlamda Üçüncü Dünya Savaşı’nın içerisinde düşünmemiz gerektiğine dikkat çeken Sever, Bu zemini kaybettiğiniz ve olayı tekil tartışmaya başladığınız zaman ister istemez bağlam olmuyor. Yoksa sadece Rusya’nın içinde yaşanan bir mesele gibi duruyor ama aslında öyle değil. Doğrudan Üçüncü Dünya Savaşında yaşanan gelişmelerin bir parçası” dedi.
Ukrayna Savaşı uzadığını ve Putin’in planladığı gibi gitmediğini söyleyen Sever, Putin’in üç günde alırız dediği şeyi yürütemediğini ve bunun genel olarak Rusya’ya olumsuz yansımaları olduğunu söyledi. Rusya’da güvensizlik yaratan bir havanın hâkim olduğunu söyleyen Sever, “Ayrıca Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrası oligarkların alenen gaspa dayanan bir kapitalizmi var Rusya’da ve aynı zamanda buna bağlı olarak da ciddi bir yozlaşma da hâkim. Öte yandan Ukrayna Savaşı özelinde gerek Genelkurmay Başkanı gerek Savunma Bakanı gerekse de Çeçen lider arasında çekişmeler söz konusu” diye konuştu.
Ortada başarısızlık var kimse üstelenmiyor
Ortada aslında bir başarısızlık olduğunu, bu başarısızlığı bir biçimde kimsenin üstlenmediğine dikkat çeken Sever, “Örneğin Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov savaştan 15 gün kadar önce, “Bizi yeni bir Afganistan’a çekmek istiyorlar” diyordu. Bunu da Sovyetler’in çöküşünü kastederek söylüyordu. Şimdi bunu telaffuz eden bir Dışişleri Bakanı’nın olduğu yerde çok yanlış hesaplar yapıyor olmanız gerekiyor bu savaşa girmek için. Yani yanlış hesaplamışsınız ve sonuçlarını da görüyoruz. Sovyetler Birliği döneminde beğensek de beğenmesek de belli bir duruş vardı. Ama Sovyetlerin çökmesinden sonra Rusya’da bir çıkarlar savaşı oldu. Herkesin kendi başına olduğu ve oligarklaştığı bir yer. Batı kapitalizmi gibi değildi. Zira Batı kapitalizmi en azından tırnak içinde de olsa “denetlenebilir.” Ama buradaki yozlaşma öyle olmadı. Doğal olarak sadece orduda değil, her tarafı çökmüş bir yozlaşmanın sonuçlarıyla karşı karşıyayız. Ve şimdi görünen o ki, özel bir savaş şirketinin sahibi aynı zamanda devletin kendisine de rakip. Güce ve paraya tapan bir topluluk yaratılmış durumda. Herkes tabii ki doğal olarak burada kendine göre payını almaya çalışıyor ve toplumu da diktatörlük yönetiyor “dedi.
Wagner ve ordu arasında bir çıkar çatışması var
“Rusya’nın savaşta zayıf yanı olarak gösteriliyordu Wagner ve hatta yalnız bırakıldığı bile söylendi” diyen Sever, Wagner ve ordu arasında bir çıkar çatışması olduğuna işaret etti. Aradaki bu gerilimin, son olarak Ukrayna’da ayyuka çıktığını söyleyen Sever, “Ukrayna Savaşı’nda en son Rus ordusu Bakhmout kentini alamadı ve Wanger’i devreye soktular. Wagner de kendine göre büyük fedakârlıklarda bulunarak burayı bir biçimde aldı. Dolayısıyla Rusya Genelkurmay ve Savunma Bakanı karşısında anlaşılan daha avantajlı pozisyon sağladı. Bu da iktidardan daha fazla talepte bulunma olanağı getirdi. Ama en son Rus ordusunun bunları bombaladığı gibi bir mesele geçti. Ne kadar doğru ya da değil orasını bilmiyoruz fakat aralarındaki bağ artık kopma noktasına geldi anlaşılan. Bazı yorumlar yapılıyor; bunlar Putin’in oyunu diye ama ben öyle düşünmüyorum. Kremlin’e drone saldırısı yapıldığı zaman da buna senaryo dendi. Ama Rusya sadece kendi topraklarından baret değil. Dünyanın genelinde başta Suriye olmak üzere Güney Kafkasya, Orta Asya ve Afrika’da var. Haliyle yaratılacak güvensizlik, yani sizin kendi adamlarınızla baş edemediğinizi gösteren bir pozisyon, doğal olarak bütün bunlarda bir karşılık bulacaktır. Putin, tabii ki olayı kendi lehine çevirmeye çalışmıştır ama taviz vererek geri adım attı. Hain ilan etti ama sonuçta dünyanın gözünün önünde bir geri adım atmış oldu” dedi.
Belirsizlik sürüyor
Wagner olayındaki belirsizin hale sürdüğünün altını çizen Sever, “Üçüncü Dünya Savaşı içerisinde özel ordular kullanışlı bir şey. Bu yüzden tercih edilmiştir. Diyelim ki Suriye’de doğrudan Amerika’yla ya da Afrika’nın herhangi bir ülkesiyle karşı karşıya gelmek istemiyor, o zaman bunları devreye sokuyor. Tabii karşılığında bu yapılar görece özerklik de kazanıyor. Örneğin; okuduğum son habere göre, Wagner’in Afrika’daki faaliyetler aynen devam ediyor, dediler. Öte yandan Rus kaynaklar, Putin’in eski koruması ve Tula bölgesinin şu anki valisi olan Aleksey Dyumin’in Savunma Bakanı Sergey Şoygu’nun yerine yeni Rus savunma bakanı olabileceğini söylüyor. Hatta Dyumin’in 2024’te Putin’in yerine aday olabileceği yorumları da yapılıyor. Prigojin ile çatışmayı gayri resmi olarak çözenin kendisi olduğu da söyleniyor. General Surovikin’in ise Genelkurmay Başkanı olması bekleniyor. Prigojin de Dyumin ve Surovikin’i destekliyor.Ayrıca Ukrayna savaşının uzaması da önemli bir faktör. Bir defa Rus yönetimine olumsuz yansıyor. Her ne kadar Çin’in desteğini alsa da Rusya’nın bu savaşı sürdürme hikâyesinden kazandığı bir şey yok” diye konuştu.
Erdoğan hem Putin’i hem Nato’yu aradı
Erdoğan’ının Wagner olayında Putin’i aramasına da değinen Sever, “Şimdi şöyle bir yanlış bir şey var kamuoyunda; ısrarla Putin düşerse diğer diktatörler de düşer diye. Böyle bir şey yok. Çünkü bir defa herkes politika yapıyor. Evet, Erdoğan Putin’i aradı ama sonra da NATO Genel Sekreteri’yle görüştü. Başka bir boyutta kendine göre siyaset kurmaya çalışıyor. Bu yaklaşım Erdoğan’ı çok hafif alan bir yaklaşım. Ve yaptıklarını da görmeyen bir yaklaşım. Örneğin, Rusya’nın zaaf içerisine düşmesi, Afrika dâhil olmak üzere bir defa Güney Kafkasya, Orta Asya, Suriye, Irak, Güney Kurdistan’da Türkiye’nin önünü açar. Batılıların da bunu engellemek gibi bir niyeti falan yok. Sonuçta herkes kendi çıkarına bağlıyor olanları. Bu seçimden önce de Amerikalı uzmanlar, açıkça Türkiye’den Rusya, İran ve Çin’e karşı, Çin sınırına kadar oluşacak bir bloğu organize etmesini bekliyorlardı. Türkiye’ye biçtikleri rol buydu. Bu sadece Erdoğan’dan da ibaret değil. Sonuçta Türk devletiyle ilgili bir şey. Bunları göz önünde bulundurmadan günlük değerlendirmeler doğru olmaz” dedi.
HABER MERKEZİ