Politik duruşu ile Türkiye halkları arasında köprü olan Karadenizli müzisyen Kazım Koyuncu’nun ölümünün üzerinden 18 yıl geçerken, Koyuncu’yu anlatan arkadaşları, Koyuncu’nun halklar arasında köprü olduğunu söyledi
Karadenizli sanatçı Kazım Koyuncu’nun ölümünün üzerinden 18 yıl geçerken, Karadeniz müziğini tüm Türkiye’ye tanıtan ve sevdiren Koyuncu, müziğin yanı sıra kişiliği ve hayat tarzıyla da sevilen biri oldu. 25 Haziran 2005 yılında 33 yaşında yakalandığı kanser hastalığından kaynaklı yaşamını yitiren Koyuncu, politik duruşu ile de tüm Türkiye halkları tarafından tanındı. “Hopa’yı Hopa’dan sevmek kolay, biz Hopa’yı Diyarbakır’dan sevdirdik” diyen Koyuncu, halklar arasına konulan düşmanlığa da “Birbirimizi anlamamız için, aynı dili konuşmamıza gerek yok, ezildikten sonra, hepimiz aynı şarabız” sözleri ile karşı çıktı.
1971 yılında Artvin’in Hopa ilçesi Pançol’da (Yeşilköy) doğan Koyuncu, müziğe ortaokuldayken babasının aldığı mandolinle başladı. Koyuncu’nun, üniversite okumak için gittiği İstanbul’da müziğe ilgisi daha da arttı. 1992’de “Dinmeyen” grubuyla özgün müzik yapmaya başlayan Koyuncu, daha sonra bu gruptan ayrılarak, Lazca rock müzik yapan Zuğaşi Berepe (Denizin Çocukları) grubunun kuruluşunda yer aldı. 1995’te “Va Mişkunan (Bilmiyoruz)”, 1998’de de “İgzas (Gidiyor)” albümlerini yapan grup, 1999 yılında dağıldı. Bundan sonraki müzik hayatına yalnız devam eden Koyuncu, 2001 yılında “Viya” ve 2004 yılında “Hayde” albümlerine imza attı. Ölümünden sonra ise 16 şarkının 4’ü konser kaydı, 4’ü demo kayıt, geri kalanı ise farklı albümlerde yer alan “Dünyada Bir Yerdeyim” albümü Halkevleri tarafından Ocak 2007’de yayınlandı.
Denizin çocuklarından dağların çocuklarına selam getirdim
Lazcanın yanı sıra Gürcüce, Hemşince ve Megrelce şarkılar da söyleyen Koyuncu, İlk konserini Amed’te vermişti. Koyuncu, Amed halkına “Denizin çocuklarından dağların çocuklarına selam getirdim” diye seslendi. Bu sesleniş Amed halkında da karşılık buldu ki ölümünün hemen ardından ilk anması Sur Belediyesi’nin düzenlediği konserle oldu.
Ekolojik mücadelenin içerisinde yer aldı
Müziğin yanı sıra toplumsal olaylara da duyarlı olan Koyuncu, Karadeniz doğasının talan edilmesine karşı da mücadele verdi. Koyuncu, Karadeniz Sahil Yolu projesinin yanı sıra Artvin ve Bergama’da siyanürle altın aranmasına ve Fırtına Vadisinde HES yapılmasına da karşı çıktı.
2005 yılında Karadeniz Teknik Üniversite’nde son konserine çıkan Koyuncu, 25 Haziran 2005 tarihinde İstanbul’da yaşamını yitirdi. Binlerce kişi Kâzım Koyuncu’yu taşıyan aracın arkasından Taksim’e kadar yürüdü. Koyuncu, 27 Haziran 2005 günü evinden binlerce seveni tarafından alınıp tulum sesleri arasında Hopa Meydanı’na getirildi. Koyuncu doğduğu Pançol’a gömülmeye doğru giderken arkasında binlerce kişi vardı.
Koyuncu ile birlikte müzik yapan Memedali Barış Beşli ve ondan etkilenerek müzik yapan Korhan Özyıldız, Koyuncu’yu anlattı.
Kazım halklar arasında bir köprü oldu
Kazım’sız bir dünyanın kendisi için daha az katlanılır bir dünya olduğunu söyleyen Zuğaşi Berepe grubundan arkadaşı Memedali Barış Beşli, dünyada kötülüğün hüküm sürdüğünü ve Koyuncu’nun da bunun karşısında duran figürlerden bir tanesi olduğunu vurguladı. Koyuncu’nun artık yaşamıyor oluşunun dünyadaki kötülüğün önünde engel olma ihtimali olan bir insanın da yaşamıyor olması olduğunu dile getiren Beşli, “Bunun ötesinde Kazım’ın kişiliği, politik duruşu, olaylara bakışı, zekası Türkiye halklarına mal oldu. Hiç alakasız yerlerde onun şarkılarını mırıldanan insanlara rastlıyordum. Kazım halklar arasında bir köprü oldu. Onun ölümüyle Türkiye’nin barışına, demokrasisine, ekolojisine katkı sağlayabilecek bir insanın da yokluğuyla karşı karşıyayız. Belki duyduğumuz acı 18 yılda şekil değiştirdi. Ama tartışmasız olan şey onun yokluğunun içimizde yarattığı büyük boşluk” dedi.
Türkiye Lazlarla tanıştı
Zuğaşi Berepe döneminde Laz kimliğini korumak ve geliştirmek için bu müzik yaptıklarına dikkati çeken Beşli, “Biz yok olan Lazcanın yok oluşunun önüne geçmek için bir şeyler yapmak istedik. Amacımız sadece müzik yapmak ve gelir elde etmek değildi. Biz dünyaya, Türkiye’ye müdahale etmek ve yapabildiğimiz ölçüde değiştirmek istedik. Bu sayede Türkiye halkları ve özelde de Kürtler Lazlarla tanıştı. Bir Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) etkinliğinde ‘Denizin çocuklarından dağların çocuklarına merhaba’ demiştik. Bu Kürtlerin, Lazların da farklı bir dil konuştuklarını farklı bir kültürü olduğunu anlamalarını sağladı. Bunun ötesinde Kazım solo döneminde verdiği Diyarbakır konseri onun kişisel tarihinde çok önemli oldu. Kazım ‘Ben buraya sizin kardeşiniz olarak geldim. Ama kardeşlik için aynı dilde şarkı söylemek zorunda değiliz. Ben Lazca söyleyeceğim ve kardeşliğimiz yaşayacak’ demesi çok önemli bir ayrımdı” diye belirtti.
Kişiliği ve duruşu gibi müziği de devrimci
Lazca müzik yapan Marsis grubunun solisti Korhan Özyıldız ise Kazım Koyuncu ile 2003 yılında Rize Ardeşen’de bir etkinlikte alt grubu olarak çıktığı dönem tanıştıklarını aktardı. Kazım Koyuncu’nun kişiliği ve duruşu gibi müziğinin de devrimci olduğunu belirten Özyıldız, Kazım Koyuncu’nun bu kadar sevilmesinde kişiliğini müziğe yansıtmasının etkili olduğunu dile getirdi. Sanatçının görevinin sadece sahneye çıkıp şarkı söylemek olmadığının altını çizen Özyıldız, “Bir sanatçının değiştirici ve dönüştürücü olması gerekir ve birçok sorumluluğu vardır. Kazım Koyuncu Karadeniz Sahil Yoluna karşı çok mücadele etti. Sonrasında bizde HES’lerle ya da yaşamı yok eden nükleer santrallere karşı mücadele ettik. Sanatçının Kazım abi gibi olması gerektiğini söyleyebilirim” ifadelerini kullandı.
Haber: Tolga Güney / MA