PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan mutlak tecride tepki gösteren kardeşi Mehmet Öcalan, ‘Tecrit Kürtlere uygulanıyor, tecrit sürüyorsa hepimiz suçluyuz’ dedi
Uluslararası komployla Türkiye’ye getirildiği 15 Şubat 1999 tarihinden bu yana İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde ağır tecrit koşullarında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile cezaevindeki diğer tutuklular Hamili Yıldırım, Veysi Aktaş ve Ömer Hayri Konar’dan haber alamama hali 810 gününü geride bıraktı. Dışarıyla iletişimi çeşitli iddialarla engellenen Abdullah Öcalan’ın ailesiyle temas kurduğu son tarih 25 Mart 2021 oldu. Abdullah Öcalan’ın bu tarihte kardeşi Mehmet Öcalan ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesi ise 4 buçuk dakikanın ardından kesildi. Görüşmeden bu yana Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na ve İmralı Cezaevi’ne yapılan yüzlerce avukat ve aile görüşme başvurusuna ya disiplin cezaları gerekçe gösterildi ya da cevap verilmedi. Son olarak PKK Liderine, 15 Mart’ta yeni bir 3 ay aile, 26 Nisan’da yeni bir 6 ay avukat görüş yasağı verildiği öğrenildi.
Mezopotamya Ajansı’ndan Emrullah Acar’a konuşan PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan, tecride tepki göstererek, dünyada emsalinin olmadığına vurgu yaptı.
‘Tecrit politikası değişmiyor’
Tecrit politikalarının kimi zaman ağırlaştırıldığını, kimi zaman ise kısmen yumuşadığını kaydeden Öcalan, “Dünyanın hiçbir yerinde 27 ay haber alınamayan bir tutuklu yok. Yaşıyor mu yaşamıyor mu kimsenin haberi yok. İmralı’da yaşananlar hukukun bir turnusol kağıdıdır. İmralı hukuku eşittir Türkiye’nin hukukudur. Hiçbir hukukta bunun adı yok, sadece Türkiye’nin hukukunda var. Türkiye’de birçok şey değişiyor, bakanlar değişiyor, ancak tecrit politikası değişmiyor” diye konuştu.
‘Yaşanan krizlerin nedendi tecrit’
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a 15 Şubat 1999 yılından bu yana tecrit uygulandığını belirten Öcalan, Türkiye’de yaşanan krizlerin nedeninin tecrit politikası olduğunun altını çizdi. Tecridin İmralı özelinde bütün Ortadoğu halklarına uygulandığını belirten Öcalan, “Başkan İmralı’da ama tecrit bütün halklaradır. Bugün bir ekmeğe yapılan zamda bile İmralı’da sürdürülen tecridin etkisi var. Ekonomik krizin nedeni savaş politikaları, tecrit savaşın nedeni. Bombalanmayan bir Kürt dağı kalmadı, tutuklanmayan bir insan yok. Herkesin evinde bir insan yaşamını yitirdi. Başkana tecrit uygulanarak Kürtler tecrit edilmek isteniyor. Herkes tecride bu gözle bakmalı. Bu tecrit devam ederse ekonomik kriz daha çok derinleşir, bir yerden sonra kimse kaldıramaz” ifadelerini kullandı.
‘Tecrit sürüyorsa hepimiz suçluyuz’
Tecridin sürdürülmesinde muhalefet partilerinin de rolü olduğunu söyleyen Öcalan, iktidarın politikalarına muhalefet partilerinin “zılgıt” çektiğini kaydetti. Kimsenin tecridi kabul etmemesi gerektiğini ifade eden Öcalan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gelecekte bir gerçek inşa edilecekse, tecride herkesin tepki göstermesi gerekir. Çözüm bu şekilde olmaz. İktidar zaten bizi öldürüyor, muhalefet zılgıt çekmekten vazgeçsin. Biz büyük bir gücüz. Ne iktidara ne de muhalefete muhtaç değiliz. Başkandan 27 aydır haber yok, herkes kulağını tıkamış, gözlerini kapatmış. Bu şekilde ne Kürt sorunu ne Ortadoğu’daki sorunlar çözülür. Tecrit sürüyorsa herkes ama herkes kendisini sorgulamalı. Demokratik kurumlar kendilerini sorgulamalı. Kimse başını yastığa rahat koymamalı. Tecrit sürüyorsa hepimiz suçluyuz.”
‘Bu tecrit Kürtlere uygulanıyor’
PKK Liderine, son olarak yeni verilen 3 ay aile ve 6 ay avukat görüş yasağına değinen Öcalan, uluslararası hukuk kuruluşlarının sessiz kalmasına tepki gösterdi. Avrupa İşkencenin ve İnsanlıkdışı veya Onurkırıcı Muamelenin veya Cezanın Önlenmesi Komitesi’nin (CPT) işlenen suçta Türkiye ile ortak olduğunu belirten Öcalan, “Kürtleri nasıl 1923’te 4 parçaya böldülerse, bugün de Avrupa ülkeleri Kürtleri kendi çıkarları için kullanmaya devam ediyor. Başkana 27 aydır tecrit uygulandığını bilmiyor mu? Bu tecrit Kürtlere uygulanıyor. Dünyada kendilerini bağımsız insan hakları kuruluşu olarak lanse eden sivil kuruluşlar neden sessiz, neden bir şey yapmıyorlar. Herkese çağrımızdır; herkes insani görevini yapmalı, biz kimseden sadaka istemiyoruz. Bu çağrı uluslararası kuruluşlara olduğu kadar bizim siyasetçilerimizedir de. Tecridin kırılması için uluslararası mücadele veren kişiler de var, onların emeklerine saygımız sonsuz. Ancak Kürtleri temsil ettiği halde ses çıkarmayanlardan da hesap sorarız, bu bizim demokratik hakkımız. Tecridi kırmaz isek her gün ölürüz” şeklinde konuştu.
RIHA