Yeşil Sol Parti ve HDP Eş sözcüleri ve eşbaşkanları ile bir araya gelen HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, ‘Demokratik dönüşümün yolunu, adalete giden yolu, Demokratik Cumhuriyetin yolunu hep birlikte inşa edeceğiz. Hiçbir sakınma olmadan bütün eleştiri ve özeleştiri sürecini geliştireceğiz’ dedi
14 ve 28 Mayıs’ta yapılan seçimlerin ardından çıkan sonuçlar doğrultusunda yeniden yapılandırma çalışmaları başlatan Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) bu amaçla toplantılarına devam ediyor. Partilerin eş sözcüleri ve eşbaşkanları bu amaçla Ankara’da bir araya geldi.
Toplantıda açılış konuşmasını yapan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, zorlu bir süreci geride bıraktıklarını belirterek, yapacakları toplantılar sonrası gerekli adımları atacaklarını belirtti.
Baskı ortamında seçimlere gidildi
“Toplantı ve açıklamalarımızdan, seçimlerden beklediğimiz sonuçları alamadığımızı açık yüreklilik ile ortaya koyduk” diyen Sancar, “Öncelikle adaletsiz, eşitsiz baskıcı bir ortamda seçimlere girildiğini kimse aklından çıkarmasın. Sanki normal bir seçim süreci geçirilmiş gibi bir değerlendirme de bizleri doğru sonuçlara götüremez” dedi.
Yenilenme ihtiyacını görmek zorundayız
İktidar bütün imkanları kullandığını belirten Sancar, devamında ise “Seçim sonuçlarının bunlardan etkilendiğini hatırımızda tutmamızda fayda var. Ama hedeflerimize ulaşmamamız, sadece bunlara bağlanamaz, sadece dış faktörlere yaslanarak bu süreci açıklamaya çalışırken, önümüzdeki dönemin görevlerini yerine getirme konusunda eksikliklerimiz derinleşebilir. Kısacası bu süreçte sorgulama yaparken, eksik ve yanlışlarımızı samimi bir şekilde masaya yatırıyoruz. Çünkü bu adaletsiz ve baskıcı rejim bütün hızıyla, icraatlarıyla devam ediyor ve mücadele öncülerini bekliyor. Mücadele ve öncülük rolünü üstleneceksek elbette kendimizi yenileme gibi bir ihtiyacımız olduğunu görmek zorundayız” diye konuştu.
Çocukların katledilmesi cezasızlık politikasının sonucu
Colamêrg’te (Hakkari) Uzman Çavuş A.K.M’nin araçla çarpması sonucunda yaşamını yitiren 5 yaşındaki Erden Aşkın’ı anımsatan Sancar, “Kürt şehirlerinde çocukların zırhlı araçlarla ezilerek öldürülmesi, devam etmesi cezasızlık politikasının ve Kürt politikasında güvenlikçi anlayışın bütün boyutlarıyla devam edeceğini gözlerimizin önüne seriyor” diye konuştu.
Örgütlü mücadele etmek zorundayız
AİHM kararlarının uygulanması konusunda Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nden gelen uyarıların kulak ardı edildiğine işaret eden Sancar, “Bütün bunlar bize mücadeleyi büyütme mecburiyetinin ne kadar büyük ve acil olduğunu gösteriyor. Mücadele daha örgütlü ve kararlı devam etmek zorunda” dedi.
Kürt sorunu demokratik çözüm bekliyor
Sancar’ın konuşmasından satır başları şöyle:
“Seçim sonuçlarının ortaya koyduğu başka bir tablo da toplumun en az yarısı, bize göre daha fazlası demokratik dönüşüm taleplerinin canlı ve güçlü olduğunu göstermiştir. Bu demokratik dönüşüm ve adalet talebini omuzlama göreviyle karşı karşıyayız.
Kürt sorununda demokratik çözüm için toplum öncülüğümüzü bekliyor. Demokratik Cumhuriyetin inşasına giden yolu açmak için mücadeleyi daha örgütlü ve kararlı bir şekilde yürütme sorumluluğumuz bizleri bekliyor. Bütün bunları hakkıyla yapmak için en önemli şart bizlerin geçmiş dönemde yaşadığı eksikleri, yanlışları masa yatırmamız; samimi bir eleştiri ve özeleştiri sürecinden geçirmemizdir. Bunları yapmazsak önümüzdeki dönem görevlerinin altından kalkmamız zor olacak.
Halkı dinleyerek dönüşüm gücü yapacağız
Tartışma canlandırır, eleştiri-özeleştiri güçlendirir. Halkı dinleyerek, halkın gücünü dönüşüm kaynağı haline getirerek ancak bu görevlerin üstesinden gelebiliriz.
Topluma bir mağlubiyet, bir yılgınlık duygusu yerleştirilmek isteniyor. İktidar dönüşüm isteyen güçleri bozguna uğratmış gibi bir algı yayılıyor. Bu tehlikeli bir tuzak, bunun herkes farkına varmalı. Bu algının bertaraf edilmesi için en geniş demokratik mücadele ortaklığını kurma çabalarını büyütmek lazım.
Mücadele bitmez bir yoldur
Umut ve mücadele ikiz kardeşlerdir, umut olmadan mücadele olmaz. Umut, geleceği kurma inancıdır, mücadele geleceği kurma iradesidir. Bunlar olmazsa geriye kalan tek şey, teslimiyet olur. Teslimiyet, vazgeçmek ve kadercilik demektir. Şu anda topluma dayatılan budur. Bizler buna karşı en güçlü direnç odağı ve öncü güç olmak durumundayız. Mücadele bitmez bir yoldur, kesintisiz bir yolculuktur.
3’üncü yolu tüm Türkiye’ye göstereceğiz
Demokratik dönüşümün yolunu, adalete giden yolu, Demokratik Cumhuriyetin yolunu hep birlikte inşa edeceğiz. Hiçbir sakınma olmadan bütün eleştiri ve özeleştiri sürecini geliştireceğiz. Böylece Türkiye siyasetinde tarz olarak da nasıl bir üçüncü yolu temsil ettiğimiz bütün Türkiye’ye göstereceğiz.
3’üncü yol bizim siyasi hattımız ve çizgimizdir; aynı zamanda siyaset yapma tarzımızın adıdır. Sistem içi alışkanlıklarının bizleri yozlaştırmasına izin vermeyeceğiz. Hatta bunun da ötesinde şimdi yaptığımız gibi sistem içi yozlaştırma mekanizmalarının demokrasi güçlerine bulaşmasını engelleyecek bir örmek sergileyeceğiz. Bu görev hepimizindir.”
ANKARA