14 Mayıs 2023 seçimlerinden sonra sanal medya üzerinden Halkların Demokratik Partisi Eş Genel Başkanları başta olmak üzere birçok isme dönük eleştiri adı altında bir linç kampanyası başladı. Tabiri caizse “kelle isteriz” diyen bir güruh kendilerini sözde Kürtlerin çıkarlarını savunuyormuş gibi göstererek zaman kaybetmeden harekete geçti.
Ne yazık ki hayatımızın bir parçası olan sanal medya halkımızı manipüle etme ve linç girişiminde bulunduracak bir alana dönüştü. Sistemiçi yaşamdan etkilenen ve onu temsil eden kişilikler sanal medyada irade kırıcı bir rol oynamaktadır.
Asıl gündemi göremeyen, resmin tamamını bir çerçevede ele almayan, kendi konfor alanlarını bozmadan sanal medyada “devrimcilik” yapan ve tek gündemleri anti propaganda ve negatif söylem olan bireyler gerçek anlamda kime hizmet etmekte?
Sanal medya üzerinden kendini var etme çabası içinde olanların sahte cesaretlerini her gün görebiliyoruz. Bu kişiler normal hayatta karşılaşmadıklarına karşı sanal ortamda her şeyi söyleme, en üst perdeden tepki verme hakkını kendilerinde buluyor. Kimileri hadlerini o denli aşıyor ki, eşini anmak için kısa bir mesaj yazan HDP eş genel başkanı Pervin Buldan’ın mesajının altına “İstifa” diye yazıyor. Yer ve zamanın bu denli ahlak yoksunluğuna uğradığı az olmuştur.
Kürt halkının yürüttüğü haklı ve meşru mücadeleye bakıldığında yaşadığı sorunları daima doğru zeminlerde çözdüğü rahatlıkla görülecektir. Buna rağmen yanlış mekân ve zamanlarda pesimist bir yaklaşımı hâkim kılmaya çalışanlar tarafından yapılan saldırılar iyi niyetten uzaktır. Negatif dil ve yöntemlerle açığa çıkan amaç elbette ki yapıcı değil, yıkıcıdır.
Açıkça görülüyor ki “kelle” isteyen kişiler esasında dolaylı yollardan HDP’yi itibarsızlaştırmayı hedefliyor. Birkaç isim söylüyorlar ama HDP demiyorlar. Neden mi? HDP dediklerinde esas amaçlarının ortaya çıkacağının farkındalar.
Bu taktikle birden fazla kuş vurmayı hedefliyor bu güruh. Diğer hedef ise yeni seçilen vekillerin değersizleştirilmesi. Mütemadiyen yeni vekillerin “niteliksiz” oldukları vurgulaması bundan. Böylelikle halkın onlara karşı inancı daha ilk günlerden itibaren kaybolacak. Anlayacağınız organize işler bunlar. Elbette bunun arkasında son derece bilinçli bir özel savaş aklı ve bu aklın aparatına dönüşen niyetten bağımsız apolitik bir kesim var.
Kürt halkı bugüne kadar gönül verdikleri partilerine dair sorunlarını ve kızgınlıklarını sosyal medya ortamına taşıyarak hesaplaşmaya çalışmadı hiç. Onlar için bu bir kültüre dönüştü. Ne kadar kızsa da başkasının bundan faydalanmaması için bunu herkesin görebileceği yapay alanlara taşımadı. Gördüğü eksiklikleri bizzat yüz yüze muhataplarına aktardı. Bu yüzden parti temsilcileriyle buluşacağı halk toplantılarını sabırla bekledi. Ancak şimdi belli bir güruh uzaktan uzağa sözde eleştiri adı altında sorun çözmeyi, kavga etmeyi, çatışmayı ve HDP’yi değersizleştirmeyi tercih ediyor. Yani sanal alemde tam bir algı operasyonu çekiyor. Konu hakkında bilgileri yok ama fikir belirtiyorlar. Paylaşılan bilginin doğruluğuna bakmadan yorum yapıyorlar. Böyle yapınca da kitleler manipüle ediliyor.
Öte yandan sanal medyada birbirini takip eden gruplar birbirlerini benzer fikir ve inançları paylaşmaya teşvik ediyor. Biri kahrolsun falanca kişi dediğinde herkes birbiri ardına benzer ifadeleri sergilemeye başlıyor. Biri yaşasın filanca kişi dediğinde aynı değerlendirmeler devam ediyor. Bir nevi sürü psikolojisi halinde tepki belirten yığınlara dönüşülüyor. Bir grubun paylaştığı değerler ve inançlar diğer grubun inancı haline geliyor. Bu benzerlik gösteren davranışlar, tahmin edebileceğiniz kimi troller tarafından kullanılabiliyor. Amacı sizi değerlerinizle karşıtlaştırmak olan troller sizi yanlış yönlendirmekle kalmayıp düşüncelerinizi muğlaklaştırıp abartılı davranmanıza neden oluyor. Bazen bu davranışlar o kadar üst boyutlara ulaşıyor ki, eşini kaybetmiş bir siyasetçinin mesajının altına “istifa” yazabiliyorsunuz.
Ne yazık ki günümüzdeki iletişim, sanal ve eksik iletişimdir. Eksiktir çünkü bireyciliğin arttığı, başkalarını anlamanın azaldığı, sorumluluğun yok olduğu empati yoksunu bir iletişimdir. Hal böyle olunca da buna sosyal medya değil sanal medya demek daha doğrudur. Zira sanal alemde yaşananlar gerçek değil yapaydır. Yapay olanın gerçekle bağı olmadığı için sosyal olamaz. Kişinin sosyal medyada ortaya koyduğu varoluş sanaldır. Sınırsız, sonsuz ve somut bir durum değildir. Gerçeklikte karşılığı yoktur. Sosyal medyanın kaderine bağımlıdır.
İfade etmeye çalıştığım sanallık somut toplumdan soyut topluma geçişi ifade ediyor. İnsan burada özne konumundan nesne konumuna dönüşüyor. Sanal kimlikler giderek gerçek kimliklerin önüne geçiyor ve manipülasyonlar giderek haklı ve meşru mücadelenin içini boşaltıyor.
Sonuç olarak; HDP içinde bulunduğu güç ve zor durumu lehine çevirebilecek bir mirasa sahiptir. Şimdiye kadar elde ettiği tecrübe bunu fazlasıyla sağlamaya yeterdir. Unutmamak gerekir ki Kürt halkının mücadelesi hesap sorma üzerine kuruludur. Tecrübeyle sabittir ki sanal medya üzerinden ölçüleri muğlaklaştırmayı amaçlayan ve özel savaş kokan ayar verme girişimleri sonuçsuz kalmaya mahkumdur.