Derik Kaymakamı ve aynı zamanda ilçe belediyesi kayyumu Muhammed Fatih Safitürk’ün 10 Kasım 2016’da odasına konulan bombanın patlaması sonucu hayatını kaybettiği suikastla ilgili süren yargılamada yeni iddialar öne sürüldü. YPS tarafından üstlenen patlamayla ilgili tutuklu Kaymakamlık Yazı İşleri Şefi Şerif Mesutoğlu, suçlamaları reddederek, kendisini ateşe vermiş ve ağır yaralanmıştı. Olaya ilişkin 6’sı tutuklu 15 kişinin yargılandığı davanın bir sonraki duruşması 22 Ekim’de görülecek. Artı Gerçek’ten Nalin Öztekin’e konuşan Mesutoğlu’nun babası Mesut Çelik, hem olaya ilişkin soru işaretlerini anlattı hem de çarpıcı iddialarda bulundu. Çelik, patlamanın ardından olay yerinde inceleme yapılmadan polisler ve belediye çalışanları tarafından odanın temizlendiğini iddia etti. Patlama alanındaki eşyaların olay yeri incelemesi yapılmadan çöpe atıldığını belirten Çelik, daha sonra Mardin’den gelen polislerin talimatıyla bu eşyaların çöpten alınarak emniyete götürüldüğünü söyledi. Baba Çelik, bu durumun delil karartmaya yönelik olduğu görüşünde. Oğlunun suçsuz olduğunu söyleyen Çelik, olay günü ve sonrasına ilişkin şunları anlattı: “10 Kasım’da gerçekleşen patlamada kaymakam ile birlikte o da yaralandı. Haberi alınca hastaneye gittik, kolunda serum takılıydı. Sonra Kaymakam Bey’i merak ettim ve sağlığı nasıl diye onun olduğu yere gittim. Kapıda bir polis doktora ‘Hepiniz teröristsiniz, ben size güvenmiyorum, müdahale etmeyin’ diyordu.”
‘Eldiven ona ait değil’
Davada dikkat çeken detaylardan biri de Şerif Mesutoğlu’nun DNA’sının bulunduğu iddia edilen ve olayın ardından binadan dışarı atıldığı belirtilen bir eldiven. İddianameye göre kamera kayıtlarında yapılan incelemede patlamadan 10 saniye sonra binanın tuvalet penceresinden dışarıya bir eldiven atıldığı belirlendi. İddiaya göre kaymakamlığın tuvaletine bakan duvar üzerinde bulunduğu belirtilen eldivende adli tıp uzmanları tarafından yapılan DNA incelemesinde eldivende çıkan bir kıl parçası Mesutoğlu’na ait çıktı. Ancak baba Çelik bunun mümkün olmadığını söylüyor. Oğlunun da patlamada yaralandığını belirten Çelik, bu işi yapıp, yaralanan birinin hemen patlamadan sonra gidip eldiveni binanın dışına atmış olamayacağını savunuyor.
‘Emniyetin komplosu’
Hakkında müebbet hapis cezası istenen Mesutoğlu 16 Nisan’da SEGBİS üzerinden katıldığı duruşmada suçlamaları reddederek, kendisini ateşe vermişti. Mesutoğlu, kendini yakmadan önce hakime, “Türkiye’de adalet kalmamıştır, ben bu adaletsizliğe baş eğmiyorum” dedi. Mesutoğlu, çıktığı duruşmada şunları söylemişti: “Gözaltında tehdit ettiler. Olmadık teklifler sundular. Eşimin tutuklanmasının istenmesi bile emniyetin bir komplosu. Kaymakamın koruma polisleri aynı gün değişti. Kimse bunu sormuyor. Koruma polisler binayı ilk defa gören insanlardı. Mardin Valisi ilk önce ‘ciddi bir şeyi yok’ açıklaması yaptı. Ama ne oldu da bu insan sonra ölüme gönderildi. Bu olay sahte ifadelerle sulandırılıyor. Amaç burada bizim üzerimizden dosyayı kapatmak. Emniyet bir yalan uydurdu. Herkesi de bu yalana inandırdı. Bu dava tamamen kumpas bir davadır. Kaymakam olayında bir numaralı şüpheli kaymakamın güvenlik amiri olmalı ama ne hikmetse bunların ifadesine bile başvurulmuyor. Bu işin içinde emniyet amiri var. Ancak kimse ifadesine bile başvurmuyor.”
İSTANBUL