Amerikalı rahip Andrew Craig Brunson, nihayet tahliye edildi. Gerek iktidar gerek muhalefet, gerekse tarafsız çevreler, bu kararı çok konuşup yazdılar. Konunun can alıcı noktası tabii ki yargı bağımsızlığıydı. Brunson, 9 Aralık 2016 da PKK-FETÖ örgütlerine yardım ve casusluk suçlamasıyla gözaltına alındı ve hakkında 35 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. İddianamenin yazılıp davanın açılması için geçen uzun bir süreden sonra başlayan duruşmalar süreci ABD ile Türkiye arasında sıkı pazarlıklara neden oldu. Recep Tayyip Erdoğan, “ben bu görevdeyken kimse onu alamaz” mealinde konuşmalar yapınca kabinesindeki bakanları, partisinin yetkilileri ve yandaşı medya aynı yönde konuşmaya başlamışlardı.
Karşılıklı inatlaşma sonunda ABD’nin iki Türk Bakan hakkında Amerikaya giriş yasağı ve varsa malvarlıklarının dondurulması kararını doların yedi lirayı aşması izledi. Bu durum, Türkiyede bir ekonomik krizin doğmasına yol açtı. Tabii kriz, yalnızca burdan doğmadı, on altı yıllık iktidarın içte ve dışta sürdürdüğü politikalar asıl etkendi. Ama birden rüzgâr tersine döndü, her ne olduysa başta Başkan Trump olmak üzere Amerikan yetkilileri ve basını 12 Ekim’deki duruşmada Brunson’ın tahliye edileceğini ısrarla vurguladılar. Aynı günlerde sayın Erdoğan, daha önceki beyanlarının tersine yargının bağımsız olduğunu ve kararına elbette uyacağını açıkladı.
Birçok kişi gibi ben de bir tweetle Brunson’ın yarın tahliye edilip aynı gün gidebileceğini yazmıştım. Öyle de oldu. Bir gün önce tweeterda gizli tanıkların ifadelerini değiştireceği söylenmiş, gerçekleşen bu ifade değişikliği üzerine Brunson 3 yıl 1 ay 15 gün cezaya mahkum edilip hakkındaki yurt dışı yasağı kaldırılarak serbest bırakıldı ve karardan onbir saat sonra Almanya’da ABD Büyükelçisi’nce karşılandı, ertesi gün Trump’ın oval ofisinde onunlu görüşüp dua etti. Tabii bu tanıklar hakkında herhangi bir işlem yapılmış değil şu ana kadar. İşte Türkiye’de gürültü bundan sonra koptu. İktidar kanadı, bu kararın yargı bağımsızlığının göstergesi olduğunu Cumhurbaşkanı, Dışişleri Bakanı, hükümet ve parti sözcüleri ve yandaş basını aracılığıyla üst perdeden dile getirdi. Muhalefetse tersine dış basını da tanık göstererek karardan yargı adına büyük utanç duyulması gerektiğini haykırdı.
Peki, yargı bağımsızlığı açısından bu karar nasıl okunmalı? Bir kere Anayasanın 138. maddesi aynen şöyle der: “Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar. Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler” dedikten sonra izleyen fıkralarda hiçbir organ, makam, merci ve kişinin yargı yetkisi kullanmada mahkeme ve hakimlere emir veremeyeceğini, tavsiye ve telkinde bulunamayacağını, görülmekte olan bir dava ile ilgili olarak Yasama Meclisi’nde soru sorulamayacağını, görüşme yapılamayacağını… ve yasama, yürütme ve idari mercilerin mahkeme kararlarına uymak zorunda olduğunu, bunları yerine getirmekte gecikmeyeceklerini belirtir. Anayasanın bu hükmü karşısında yargının gerçekten bağımsız davrandığını söyleyebilir miyiz? Erdoğan ve iktidar kanadının tutumu yargıyı etkilemiş midir?
Birkaç cümle ile durumu kısaca değerlendirirsek: ABD ile yapılan görüşmelerden sonra herkesin adeta söz birliği etmişcesine 12 Ekim’deki duruşmada Brunson’ın serbest bırakılacağını söylemesi bir kehanet midir? Durup dururken çok önceleri Sarayın hakkındaki idari yargı kararına uymayacağını, binayı yapıp içine giriceğini, keza Anayasa Mahkemesi kararına saygı duymayacağını ve uymayacağını belirten Sayın Erdoğan’ın “bağımsız yargının kararına saygı duyacağım ve uyacağım” tarzındaki sözleri bir işaret olarak değerlendirilebilir mi? Ki uyulmayan ve saygı duyulmayan bir ton karar var. Karardan sonra Trump’ın, mahkemenin adını anmadan defalarca Tayyip Erdoğan’a teşekkür etmesinin muhalif çevreler ve birçok hukuk ve düşün adamınca Türkiye’ye karşı bir saygısızlık olarak nitelemesi boşuna mı? Brunson’ın anne ve babasının adaletten söz etmeden Erdoğan’a teşekkür ve onun için dua etmeleri yerinde mi? Hakkında casusluktan ceza açılan ve 35 yıl hapsi istenen bir kişi, dava daha kesinleşmeden yurt dışına çıkarılıyor. Bu durum olağan mıdır? Hele bugünün Türkiyesinde… Evet, bütün bunlardan sonra yargı bağımsızlığı var mı yok mu, siz karar verin. Tarih ilerde hükmünü verecek elbet.