2017 de Katledilen abisi Ozan Utku Taşkın için 28 Mayıs günü oy kullanarak AKP-MHP iktidarını göndermek isteyen Çağla Taşkın, ‘Kadınların sandığa gitmesini ve hükümetin değişmesini istiyorum’ dedi
28 Mayıs’ta yapılacak İkinci tur seçimleri için her kesimden halklar bir kez daha sandıklarda iradelerini ortaya koymaya hazırlanıyor. Adalet, yoksulluk, kadın katliamları, tecrit gibi AKP iktidarının 22 yıllık iktidarlığında büyük bir kriz ve çöküşe yol açan politikalar karşısında halklar da AKP-MHP iktidarını göndermekteki kararlılığını büyük bir umut ve inançla sürdürüyor.
İlk kez oy kullanan ve katledilen abisi Ozan Utku Taşkın’ın adaletinin sağlanması için sandığa giden üniversite öğrencisi Çağla Taşkın da “artık yeter” diyor. Şebnem Vergili, 25 Nisan 2017 tarihinde Samsun’da kullandığı otomobil ile önünde motosikletle hareket halinde olan özel harekat polisi Emre Bağcı’ya arkadan çarpmış ve daha sonra önce yol kenarındaki çöp konteynerine, ardından da kaldırıma çıkarak o sırada kaldırımda yürüyen Çağla’nın abisi üniversite öğrencisi Ozan Utku Taşkın’a çarparak katledip, 3 kişiyi yaraladı. Kaza sonrası “kontrol” için özel bir hastaneye götürülen Vergili’nin ifadesi orada alındı ve savcının kararı sonrasında karakola dahi gitmeden haftada bir imza vermesi şartıyla serbest bırakıldı. 11 Ağustos’ta ise Samsun 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi, Vergili hakkında tutuklama kararı çıkarttı. Ancak Vergili, bu kararının ardından da bir daha karakola gidip imza vermedi.
Çağla Taşkın abisinin katledilmesi sonrası sürdürdükleri mücadele ve bu mücadeleyi sandığa taşımasına dair JİNNEWS’ten Marta Sömek’e konuştu.
‘Abimi öldüren kadın hala dışarda’
2017 yılında Sinop Ayancık’ta okuyan ve lise eğitimi için Samsun’a gitmek istediğini söyleyen Taşkın, abisi Ozan Utku Taşkın’ın da o dönem Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Harita Mühendisliği son sınıf öğrencisi olduğunun bilgisini verdi. Abisinin 25 Nisan 2017’de katledildiğini ifade eden Taşkın, “Bir kişinin ceza alması gerekiyorsa benim bildiğim o gün hemen gider ve sonra hapse atılır. Bu ülkede üniversite öğrencilerinin evlerinin basıldığını biliyoruz. Ben iki kişiyi öldürsem, birkaç kişiyi yaralasam direkt gelir alırlar beni. Çünkü beni koruyan, arkamda biri yok. Ama öyle olmadı. Abimi öldüren kadın hala dışarıdaydı” sözleriyle yaşadıklarını anlattı.
‘Dava sürecinde çok yıprandık’
Samsun’da abisinin katledilmesinden bir ay sonra 25 Mayıs’ta olayın yaşandığı yerde davanın ağır işlemesine dair bir basın açıklaması yaptıklarını paylaşan Taşkın , “Basın açıklamasına sadece bir yer geldi. Ortada bir korku var, insanlar artık neyden çekiniyorsa gelemediler ve biz orada kendi imkanlarımızla basın açıklaması yaptık. Yine bir şey değişmedi çünkü o yine dışarıdaydı” dedi.
‘Güçlü olanlar ezsin…’
Fail Vergili’nin arabada yanında iki çocuğunun da olduğunu aktaran Taşkın , “Hatta kazadan sonra artık nasıl olduysa özel bir araba almış ve onları özel bir hastaneye götürmüş. Hastane odasının kapısında da koruma bulunuyormuş. Ben böyle bir şey yapsam beni kimse almaz, koruma da gelmez. Benim öyle bir gücüm yok. Ama o zaman gücü olanlar ezsin, yargı da olmasın, mahkeme de olmasın, avukatlık diye bir meslek de olmasın. Ülkenin buraya doğru gittiğini düşünüyorum, formaliteden bir şeyler. Kadının tipini bilmiyoruz, kimseyi tanımıyoruz. Çünkü internette araştırdığımızda nasıl olduysa hiçbir bilgi yok. Bunlar nasıl temizlendi, kim temizledi? Hala hiçbir görsel, bir şey çıkmıyor. Mahkemenin ilk günü de çevik kuvvet gördük. Anladık zaten kim için geldiklerini. Her tarafta yine sivil polisler vardı. Sonra mahkeme başladı. İlkinde güya üç dört hafta bir hapis yattı, sonra çıkarıldı. Her ay bizim mahkemeye gittiğimiz oluyordu, her ay biz bunu yaşıyorduk. Ve ben abimin, annemle babam oğlunun katilini görüyordu. Bu psikolojik olarak da biyolojik olarak da çok zor bir şey” ifadelerini kullandı.
‘Yargının bağımsız olmadığını anladık’
Mahkemelerde üzerlerinde çok fazla psikolojik baskı uygulandığını ve taciz edildiklerini belirten Taşkın, “Suçlu bizmişiz gibi, sanki biz onlardan birini öldürdük gibi kötü kötü bakıyorlardı. Avukatımız kadının sicil kaydına baktı. İkametgah adresinde MİT lojmanında oturduğunu öğrendik. Demek ki bu insanların MİT’le bir bağlantısı var. Kesinlikle yargının bağımsız olmadığını anladık. Özellikle son birkaç yılda herkes çok adaletsizliğe uğruyor. Abimi öldüren kadın frenler tutmadı, arabada hata var, ben katil değilim’ demişti. Ama sonra karşı tarafın avukatı bir daha bilirkişi raporu istedi ve iki – üç kere başka bilirkişilere gitti. Onlar da, kazanın üstünden süre geçtiği için böyle bir şeye bakamayız, frenlerde aksama olup olmadığını anlayamayız’ gibi şeyler söyledi raporda” dedi.
Adalet talebi ile sandığa gitti
Yıllarca anlatamadığı yaşadıklarını şimdi anlatmasına teşvik eden nedenin 14 Mayıs’ta gerçekleşen seçim sonucu olduğunu vurgulayan Taşkın, “Oy kullanmaya giderken motivasyonum gerçekten bir hak arayışıydı. Özellikle kadınların, abimin ve çocukların hakları. Herkesin hakkı için oy kullanmaya gittim ama sonuç pek hoşuma gitmedi. Bir şekilde bunun değişmesine vesile olacak kişiler bizi yönetmeli ve ben bu kişilerin şu anki hükümet olduğunu düşünmüyorum. Bu yüzden 14 Mayıs’tan sonra içim içimi yedi ne olacak diye. Bizim mahkeme bitti artık, haklarımız bitti. Ben de bir kadınım ve sahiplendirilmek istemiyorum. Ya da çocuklara tecavüz edilmesi, birilerinin serbest kalması beni gerçekten çok rahatsız ediyor. Bu bile hükümetin değişmesi için yeterli diye düşünüyorum” dedi.
‘Yaşam hakkımız için oy kullanmalıyız’
Havuz medya ile halkın iktidarın gerçek yüzünü görmediğine dikkat çeken Taşkın, “A Haber izleyerek mevcut hükümetin yanlışlarını görmüyorlar. Bu seçimin kadınların seçimi olduğunun farkında olmaması normal. Bizim o insanlara ulaşmamız lazım. Biz özgürlük istiyoruz. Mevcut hükümetin değişmesini istiyorum. İnsanlar bu yüzden her şeyden önce yaşam hakları için oy kullanmaya gitmeli. Kadınların sandığa gitmesini istiyorum. Ben bu sistemin değişmesini istiyorum, bu da benim hakkım. Ben artık susamam, bir şekilde bu mücadeleyi devraldım” diye konuştu.
İSTANBUL