Irak İçişleri ve Savunma Bakanlıklarından bir heyet; zırhlı araçlar, özel birlik ve polis eşliğinde 20 Mayıs sabahı Mexmûr Kampı’nı kuşatma altına aldı. Burada kamp yetkilileri ile görüşen heyet, dört şart sundu ve yanıt verilmesi için üç saat süre tanıdı. Basına yansıdığı kadarıyla öğ-renebildiğimiz şartlar şunlar:
Kampın etrafının tel örgülerle kapatılması ve dört bir yanına gözetleme kuleleri yapılması.
Kampın giriş ve çıkışının tek yol üzerinden sağlanması.
Yolların beton bariyerle kapatılması.
Dış güvenliğin ordu, iç güvenliğin polis tarafından sağlanması.
İşin aslı Türk devletinin isteği ve KDP’nin kışkırtmalarıyla Irak hükümeti orayı bir nevi açık bir hapishaneye çevirmek istiyor. Doğal olarak kamp sakinleri bu durumu kabul etmedi. Düşmanlarını iyi tanıyan ve örgütlü gücün ne denli önemli olduğunun farkında olan 7’den 70’e herkes direnişe geçti.
2021 yılının başlarında Hulusi Akar ve beraberindeki heyet hem Bağdat hem de Hewlêr’de görüşmeler yapmıştı. Bu görüşmelerin en önemli başlıklarından bir tanesi Mexmûr Kampı’nın boşaltılmasıydı. Anlaşılan o ki, bu görüşmelerde varılan anlaşmaların gereklilikleri yerine getiriliyor.
Hedef Mexmûr Kampı’nı yaşanamaz hale getirip boşaltmak. Bu hedef doğrultusunda 2017’den bu yana SİHA ve savaş uçakları tarafından belli aralıklarla bombalanıyor. Böylelikle kamp insansızlaştırılıp halkın Irak kentlerine dağıtılması amaçlanıyor. Bir de KDP’nin 2019’dan bu yana başlattığı bir ambargo var.
BM’nin mültecilik statüsünde olmasına rağmen KDP her türlü yönelimi Mexmûr sakinlerine uyguladı. Ambargo, açlıkla terbiye etme, kaçırma, katletme, hapsetme, ajanlaştırma ve daha nice uygulama. KDP’nin düşmanca politikaları bazen azalsa da hiç bitmedi.
Kurdistan’da köylerin yakıldığı, binlerce faili meçhul cinayetin işlendiği, gözaltında insanların kaybedildiği ve “Korucu ol” baskısının yoğun olduğu yıllarda göç yoluna düşen binlerce insan kamptan kampa sürüldükten sonra nihayetinde Musul’a bağlı çorak bir alan olan Mexmûr’a yerleşti.
Irak’ın tamamını dolaşsanız Mexmûr gibi sıcak, kurak ve verimsiz bir yer bulamazsınız. Ne bir dağ ne bir ot ne de bir pınar suyu vardı. Botan ve Zagros’un verimli topraklarından koparılıp buraya göçertilen halk çok kısa bir sürede bu cehennemi cennete çevirdi.
Kerpiçten evler, briketlerden okul yaptılar. Çocuklara defter bulmak lüks sayıldığından her bir öğrenciye bir yaprak verildi. Kalemi 4 parçaya, silgiyi 2 parçaya ayırıp eğittiler çocuklarını.
İmkansızlıklardan imkân yaratarak kendilerini yönetebilecekleri Özyönetim kurumlarını oluşturdular. Mevcut haliyle Irak’ın en güvenli yerleşim yeri Mexmûr’dur.
Sadece Kürt düşmanlarıyla değil; açlıkla, susuzluk ve kara akreplerle de mücadele ettiler. Göç yollarında çocuklarını kaybettiler. Hayvanları kaçırıldı, çobanları öldürüldü, kampın dışına çıkanların boğazları kesildi. Bu ve buna benzer sayısız zorluğa rağmen onursuz bir yaşamı kabul etmediler. Pes etmeyip direndiler.
Öz yurtlarından sürgün edildiler; bezdirme, yok etme, tutuklama ve işkence politikasına maruz bırakıldılar. Ölümün soğuk nefesini enselerinde daima hissettiler. Tüm yaşadıklarına rağmen ölümü yaşama çevirdi bu halk.
1992’den bu yana Mexmûr halkına yönelik uygulanan kirli politikalar nasıl boşa çıkmışsa bugün de Irak hükümeti eliyle yürütülen bu kirli politikalar kaybetmeye mahkûmdur. “Berxwedan jiyane” felsefesini kendine esas alan Mexmûr halkı bu politikalara karşı nasıl duracağını iyi bilir.
Mexmûr halkına yapılan bu tür uygulamalar tüm Kürt halkına yapılmıştır. Türk devleti, Irak hükümeti ve KDP bu tür uygulamalarla Mexmûr halkına kendince diz çöktürüp boyun eğdirmek istiyor ancak Mexmûr halkı bugüne kadar Kürt düşmanlarına boyun eğmedi. Bir haftadır sürdürdüğü direnişle bundan sonra da boyun eğmeyeceğini tüm dünyaya gösterdi.
Bunca bedel ödedikten sonra Mexmûrlular kendilerine onursuzluğu dayatanların, yaşam alanlarını tel örgüler ve hendeklerle kuşatanların yüzüne bir daha tükürür, tıpkı Kürt düşmanı cellatların yüzlerine daha önce tükürdükleri gibi.