‘Güvenlik politikaları’ gerekçesiyle tüm yatırımları savaşa yapan AKP hükümeti döneminde, çiftçilik ve hayvancılık tükenme noktasına geldi
Emek ve üretim karşıtı bir yönetimle 21 yıldır iktidarda olan AKP hükümetinin, ithalata dayalı tarım politikalarının sosyoekonomik sonuçları tüm toplum tarafından hissediliyor.
“Kırsal kalkınma” adı altında hayata geçirdiği programlarla tarım ve hayvancılığı bitirme noktasına getiren AKP’nin yarattığı tahribat, 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerin ardından bir kez daha gözler önüne serildi.
AKP’nin yıllara yayılan politikalarında , 2012’de 16 bin köyün tüzel kişiliğini bir gecede ortadan kaldırdı. 2017’de ÇAYKUR Varlık Fonu’na devredildi. 2018’de de kamuya ait 10 şeker fabrikası özelleştirildi. 2019 yılında depo baskınları ve tanzim satışlarıyla gıda tedarik sürecinin iflası yaşandı. 2020 yılına gelindiğince Kovid-19 salgınıyla gıda zincirini kırıldı.
Çiftçilerin pazar erişimi sağlanamadı ve tüketiciler pahalı gıda tüketmeye mecbur bırakıldı. 2021’de gıda krizi katmerlenmesiyle ucuz ekmek ve et kuyrukları oluşmaya başladı. 2022 yılında gıda krizine çözüm olarak Tarım Kredi Kooperatif marketleri devreye alındı. Piyasadaki gıda fiyatları düşmedi, TKK marketleri indirimin ilk gününde 7 kat ciroya ulaştı.
2023 yılında ise Meclis’e sunulan Orman Kanunu düzenlemesiyle üreticilerin üretim öncesi Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan izin alması hükme bağlandı. Bununla birlikte sözleşmeli üretimin zorunlu olması sağlandı. Yürütülen yanlış politikalar, yüksek maliyetler yüzünden tarım ve hayvancılığın bitme noktasına geldi.
‘Çiftliği bırakıp metropollere göç ettiler’
Kentte Şahinkaya Mahallesi’nde çiftçilik yapan Turabi Engin, yüksek maliyetler nedeniyle çiftçiliği bırakma noktasına geldi. 1990’lı yıllarda Dersim’in Xozat (Hozat) ilçesinde yaşayan ve hayvancılık ile geçimini sağlayan ancak “güvenlik politikaları” nedeniyle Xerpet’e göçen Engin, burada hayvancılığı bırakarak, çiftçilik yapmaya başladı. Engin, şimdilerde çiftçilik de yapamadıklarını belirtti.
Engin, “Vatandaşlar metropollere, başka şehirlere göç etti, şuanda da o köylerin hepsi boş. Sadece Dersim değil, çevre illerde de geçim hayvancılık üzerinden oluyordu. Meralar azaldı, yaylalara çıkılamadığı için vatandaş her şeyi bıraktı ve göç etti. Köyler boşalınca hayvancılık bitme durumuna geldi. Haliyle tarım ve hayvancılıkla uğraşanların ülke ekonomisine de bir faydası olmadı” dedi.
‘Krediler mutfak ihtiyacını bile karşılamıyor’
Artık hayvancılığı bıraktığını ve sadece tarımla ilgilendiğini belirten Engin, “Orada hayvancıkla da uğraşıyorduk, buraya gelince sadece tarımla uğraşarak geçimimizi sağlamak zorunda kaldık. Arpa ve buğday ekiyorum. Yem pahalı olduğu için biz de hayvanlarımızı sattık.
Çiftçiliğin maliyetinin çok yüksek olduğunu ifade eden Engin, “Mazotu, gübresi, tohumu çok pahalı olabiliyor. Tohum ithal olduğu için uzun ömürlü de değil. Derken götürüsü getirisinden daha fazla, zor idare edebiliyoruz. Geçinebilmemiz için sadece çiftçilik yetmiyor. Devletin vereceği teşvik ve kredilerle de mutfağın ihtiyaçları bile karşılanmıyor” diye anlattı.
‘Yerli tohum kalmadı’
Yanlış tarım politikaları ve denetimsiz teşviklerle çiftçiliğin bitme noktasına geldiğini belirten Engin, “Bizde yerli tohumlar kalmadı, verilen ithal yabancı tohumlar uzun ömürlü değil. İki yıldan sonra verimi yüzde 50, hatta 70’lere kadar düşebiliyor. Yerli tohum kalmadığı için bu durum bizi adeta dışa bağımlı yaptı” diyerek, iktidarın politikalarını eleştirdi.
Artık çiftçilik yapanların kaygı taşıdıklarını sözlerine ekleyen Engin, “İnsanlar geleceğini görmüyor. Gençler hep yurt dışına gitti. Yerli ve milli bir politika adı altında toplum dağıldı. Yerli ve millilikle alakamız kalmadı. Örnek olarak bizim ata tohumlarımız vardı, onlara destek verilmedi. Şimdi ise yurt dışından gelen tohumları kullanıyoruz” diye belirtti.
‘Hayvancılık bitme noktasına geldi’
Artık geçinemediklerini ifade eden Mehmet Emin Ertuş, artan pahalılığa tepki gösterdi. Ertuş, “Boş geliyoruz, boş gidiyoruz. Hayvan alıyoruz, yem pahalı, meralarda ot yok. Hayvanları satmak isteyince zarar ediyoruz. Bunun nedeni ekonomidir, pahalılıktır. Daha önce bize hayvancılıkla ilgili çok vaatte bulundular ama hepsi yalan çıktı. İnsanlar artık hayvan alamıyor, satamıyor ve bakamıyor. AKP’li vekil Kayhan Türkmenoğlu bize çok sayıda vaatte bulundu, fakat hepsi yalan çıktı” diye konuştu.
‘İthal et nedeniyle hayvanlar elimizde kaldı’
Besici Necati Caniş, ithal et nedeniyle besiciliğin yapılamadığını dile getirerek, “İthal et ve hayvan alıyorlar, bizim hayvanlarımız elimizde kalıyor. Yem, saman ve ota da her gün zam geliyor. Artık kazanamıyoruz. Geçen yıl zarar ettik, bu yıl ise piyasa sürekli değişiyor. Çözüm hayvancıların kooperatifler kurması ve birlik olmasıdır. İhracattın önü açılırsa, kazanabiliriz. Fakat sahipsiz bırakılıyoruz” şeklinde konuştu.
‘Hepimiz artık geçim derdindeyiz’
90’lı yıllarda Şirnex’ten Wan’a göç eden Seyit Aslan ise tarım ve hayvancılığın bitme noktasına geldiğini söyledi. Aslan, “Kimse artık bir kilo domates bile alamıyor, insanlar perişan halde. Siyasiler koltuk ve rant kavgasına tutulmuş, fakat köyler boş, artık tarım yapılmıyor. Köyleri yeniden canlandıracaklarını söylüyorlar, bunların tamamı yalan. Hepimiz artık geçim derdindeyiz. Asgari ücreti arttırdıklarını söylüyorlar ama bu bize ilgilendirmiyor ki biz asgari ücret bile alamıyoruz. Bir torba yem 300-400 TL olmuş, sebze fiyatları artmış. Ben 40 yaşımdayım, bu kadar pahalılık görmedim. Hayvancılık artık bitti” diye konuştu.
Aslan, “Tüm sorunların temeli siyasettir, köylerdeki yasakların kaldırılması, köy hayatının yeniden canlanması siyasetle bağlantılı. Ülke bütçesi siyasilere ve yandaşlara akıyor. Seçimlerde büyük bir harcama yapıldı ve bunu kendi koltukları için harcadılar” şeklinde konuştu.
Kurban Bayramı’nın yaklaştığını belirten Aslan, “Zengin olan hayvan alabilecek, yoksul halk alamayacak. Tüm siyasetçiler ‘devlet hepimizin’ diyor ama öyle değil, devlet yüzde 30’luk bir kesimin, geri kalan yurttaşlar ise aç ve kimsesiz. Bu kadar insan aç ise, bu devlet bizim değildir” dedi.
‘Tüm sorunların temeli yönetimdir’
Çiftçilerden Faysal Mamik ise şunları söyledi: “Durumumuz kritik, kimse alamıyor, satamıyor, krizdeyiz. Her şey o kadar pahalı ki bir şey kazamıyoruz. Eskinin 10 bin TL’si şimdinin 200 TL’si olmuş durumda. Meydana boş gelip boş gidiyoruz. Tüm sorunların temeli yönetimdir, onlar giderse, her şey düzelir.”
Sandık çağrısı
İktidarın politikalarına karşı herkesi sandığa gitmeye çağıran Cengiz Ateş, “Artık halkımız elini vicdanı koymalı ve sandığa gitmeli. Ekonomi bozuk, bir şey alamıyoruz. Hayvanlarımız para etmiyor. Birlik olursak bunları yenebiliriz. Her yıl durumumuz gittikçe bozuluyor, yem, arpa pahalanmış, girdi fiyatları çok arttığı için artık hayvan alamıyoruz. Bunun için herkesin elini vicdanına bırakması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Kaynak : MA