Kadın hak mücadelesinin şiddetle bastırılmaya çalışıldığını söyleyen Dinç, ‘Kadınların özgüven kazanmasının yolu birlikte mücadeleden geçer’ dedi
Nimet Ölmez/İzmir-MA
Kadın Yazarlar Derneği Dönem Sözcüsü Sevim Korkmaz Dinç, yazılı kadın tarihinin yeterince görünür olmayışının nedenlerini ve kendi edebiyat çalışmalarını anlattı. Kitaplarında daha çok 1978 kuşağından ve darbe döneminde kadınları işlediğini dile getiren Dinç, bu toplumsal süreçlerin içinde değişik çatışmaların yaşandığını, bunların başında da sınıflar arası, cinsler arası, uluslararası ve emek sermaye çelişkisi geldiğini söyledi. Devrimler ve darbelerin bu kırılma noktalarından ortaya çıktığını söyleyen Dinç, 12 Eylül 1980 darbesinin, uluslararası sermayenin çıkar ve isteklerinin zorla emekçi sınıflara kabul ettirmeye çalıştığı dönemlerden biri olduğunu söylüyor.
‘O dönemin tanığıyım’
Eserlerinde daha çok darbe sürecine yer vermesinden söz eden Dinç, “12 Eylül yazıları da kadının yaşadıklarını, erkekler üzerinden anlatarak kadınların deneyimlerini, yaşadıklarını, tarihini gizler. Var olan sadece erkeklerin mücadeleleridir. Benim 12 Eylül’ü kadınlar üzerinden yazmam, bu dayatılan, gerçekmiş gibi bize sunulan ideolojinin deşifre edilmesine yardım etmektir. ‘Kadına şiddet’ kampanyaları sadece ‘ev içi şiddet’i içermez. Erkek egemen sitemin kadınlar üzerindeki şiddeti de içerir. Nedense bu konu geçiştirilir. Uluslararası erkek egemen iktidarlar, kadın mücadelesini zayıflatmak ve kendi denetimleri altında tutmak için ‘ev içi şiddet’ üzerinden kampanyaları destekler. Benim o dönemi yazmamdan daha doğal bir şey düşünemiyorum. Çünkü o dönemin tanığıyım” diye belirtti. Sistemin edebiyat ve sanat yoluyla erkek egemen ideolojiyi insanlara dayattığını söyleyen Dinç, “Edebiyat ve sanat eserleriyle erkek egemen ideolojisi allayıp pullayarak, bize dayatır ve içselleştirmemize yardım eder. Gerçeklerin farkına varmamızı önlemeye çalışır” dedi.
Çalışmalar artmalı
Her alanda kadın mücadelesinin sürdüğünü dile getiren Dinç, “On bin yıllık erkek tarihi yazımında kıvılcım gibi parlayarak iz bırakan kadınların sesi baskılara, kıyımlara karşı hala çıkıyorsa bu kadın mücadelesinin başarısıdır. Bizim sandığımızın aksine her alanda kadın mücadelesi vardır. Ama bu her yerde bastırılmıştır. Kadınların eğitimleri, zenginlikleri ve güçleri arttıkça kadın tarihi de görünür olmuştur. Son yıllarda dünya kadın tarihindeki bilimsel ve kültürel üretimin, kadın tarihi çalışmalarının artması bu güçlenmeyle ilgilidir” dedi. Özgüven duygusu, bilgi, güç ve dünyayı değiştirebilme duygusu, bireyleşme ve farkına varma ile ilgili olduğunu kaydeden Dinç, “Kadınlar son yüzyılda hızla ‘evden’ dışarıya, kamusal alana çıktılar. Bu yabancısı oldukları bir alandır. Bu alanda ayakta kalabilmeleri, eğitimle, iş güvenliğiyle, örgütlü mücadelenin desteğiyle yakından alakalıdır” diye kaydetti. Kadın hak mücadelesinin şiddet ile bastırılmaya çalışıldığını ifade eden Dinç, kadınların özgüvenlerini kazanmaları, doğal haklarına kavuşmaları ve sistemin farkına varmalarının önemine vurgu yapıyor. Dinç şu öneride bulunuyor: “Biz kadınlara; bir araya gelmelerini, ortak yazma ve okuma grupları kurmalarını öneriyoruz. Yazsınlar. Korkmasınlar.”