‘2’nci tur geleceğine sahip çıkma mücadelesidir’ diyen Yeşil Sol Parti İstanbul milletvekili ve HDK Eş Sözcüsü Cengiz Çiçek seçmenlere 28 Mayıs’ta sandığa gitme çağrısında bulundu
Kurdistan ve Türkiye’de milyonlarca seçmen Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekilli Seçimleri için 14 Mayıs’ta sandık başına gitti. Tartışmalı hale gelen Cumhurbaşkanlığı seçimleri ikinci tura kalırken, seçmenler 28 Mayıs’ta bir kez daha sandık başına gidecek. Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’nden (Yeşil Sol Parti) milletvekilli seçilen Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Cengiz Çiçek, seçimlerde ortaya çıkan tabloyu, ittifakların durumunu ve seçim sürecinde yaşananlara dair Mezopotamya Ajansı’ndan Ergin Çağlar’a konuştu.
‘İktidar zafer elde edemedi’
21 yıllık iktidarı süresince devletin tüm olanaklarını çıkarları için kullanan AKP-MHP iktidarının tüm bunlara rağmen 14 Mayıs’ta bir zafer elde edemediğini belirten Çiçek, seçimlerin demokratik bir ortamda yürütülmediğinin altını çizdi. İktidarın, seçim öncesi ve sonrası başta Yeşil Sol Parti olmak üzere tüm muhalefet partilerine dönük yürüttüğü baskı ve saldırıları hatırlatan Çiçek, sandıktan çıkan sonuçları işaret ederek, “Muhalefet açısından seçimin tamamen başarısız bir sonuç olarak addedilmesini doğru bulmuyorum” dedi. Çiçek, “Seçim sonuçları iktidarın bu politikasına karşı nasıl örgütlenmesi gerektiğine dair derslerle dolu” şeklinde değerlendirdi.
‘Darbe söylemi algı yaratmaydı’
AKP’nin, kaybedeceği korkusuyla seçimlere ilişkin “siyasi darbe” söylemiyle bir algı yaratmaya çalışarak, gazeteci, siyasetçi, hukukçu ve sanatçıları gözaltına alıp tutukladığını dile getiren Çiçek, “Asıl darbe buydu” diye belirtti.
Seçimlerdeki “geçersiz oylara” dikkat çeken Çiçek, “11 yıldır siyaset sahnesinde olan, halk tarafından tanınan, bilinen bir partiye yönelik kapatma davası varken, bu partinin yeni bir partiyle seçime girmek zorunda kalması bir siyasi darbeydi. Bir yargı ve hukuk darbesiydi. AKP’nin son 8 yıldır yaptığı darbelerin bizzat muhatabıyız. Bu darbe ortamında elde edilen sonuçları kimse başarısız olarak addetmesin. Elbette ki yetmezliklerimiz var, sorumluluklarımız var. Tüm bunların muhasebesi yapılacak ama şu unutulmasın, son derece eşitsiz koşullarda mücadele yürütüyoruz. Bu sadece seçim zamanında değil. Yaklaşık 10 yıldır sistematik; yargıdan, kolluktan, askeri, siyasi ve kültürel olmak üzere her yönlü bir darbe zemini içerisindeyiz ve darbenin doğrudan muhatabıyız” dedi.
‘Kürt Haması yaratmak istiyor’
Kurdistan’daki sandıklardan çıkan iradeye değinen Çiçek, “İktidar, Kurdistan’da bütün olanaklarına rağmen, bütün baskı ve faşizan politikalarına rağmen özellikle de Kürt halkına dönük hem Türkiye’de hem Kurdistan’da hem de Ortadoğu’da yürüttüğü savaş politikalarına rağmen bir kez daha direnişe çarptı. Kürt halkı, bir kez daha iradesini sandıklarla ortaya koydu. İktidar, bu seçimde bundan dolayı HÜDA PAR’a alan açtı. Bu Kürt halkının direnişi karşısındaki çaresizliğin itirafı aslında. Egemen, devletçi akıl bir Kürt haması yaratmak istiyor şimdi. AKP, Kurdistan’da tabela partisi olmuş, bitmiş HÜDA PAR gibi yapıların önünü açmaya çalıştı. Türk- İslam sentezci olan bu iktidar, Kurdistan’da din, Türkiye’de Türkçülük politikasına sarıldı” dedi.
‘6’lı Masa ödevine çalışmadı’
AKP ve MHP iktidarının oluşturduğu Cumhur İttifakı’na karşı bir araya gelen Millet İttifakı ile Emek ve Özgürlük İttifakı’nın aldığı oylar üzerinden seçim sonuçlarını değerlendiren Çiçek, “Eğer bugün itibariyle Erdoğan ve oluşturduğu ittifaktan milyonlar kopmamışsa 6’lı Masa’nın, toplumun bu ceberut iktidardan koparılmasına, uzaklaştırılmasına dönük ev ödevlerini yapmadığı anlamına geliyor. Yani sonuç olarak aynı siyasal damardan ve aynı ideolojik damardan beslenen, aynı seçmen kitlesine seslenen siyasi yapılar Cumhur İttifakı’nda da Millet İttifakı’nda da vardı. Demek ki siz Erdoğan’ın milliyetçi politikaları karşısında doğru bir toplumsal örgütlenme çalışması yapmamışsınız. İkincisi siz milliyetçi politikalar karşısında toplumu gerçek sorunlarıyla buluşturmamışsınız” ifadelerini kullandı.
‘Tek adama kaybettirme üzerinden iddiamızı kurduk’
Millet ve Cumhur ittifaklarının karşısında yer alıp “3’üncü Yol” diyerek Erdoğan’a kaybettirmeyi hedefleyen Emek ve Özgürlük İttifakı’nın listelerinden seçime girdiği Yeşil Sol Parti’nin durumuna da işaret eden Çiçek sözlerine şöyle devam etti:
“Faşizme, Erdoğan’a yani tek adam rejimine kaybettirme üzerinden iddiamızı kurduk. Fakat bunu yaparken 3’üncü yol sözünü, politikasını ve toplumsal örgütlenmesini daha radikal, daha inançlı ve daha örgütsel yapmamız gerekiyordu. Ortaya çıkan sonuç, hedefleri toplumsal ve örgütsel olarak yapamadıklarımızı gösteriyor. Toplumsal çalışma olan emek sürecinin yetersiz olduğunu ortaya çıkardı. Tabi böyle bir sonucun ortaya çıkmasının birçok nedeni var. Unutmamak gerekir ki siyasi soykırıma uğrayan bir siyasi yapıyız. Yoksa aldığımız kimi taktiksel kararlarla stratejik hedefler arasındaki açı farkını, uyum farkını tartışmamız gerekiyor. Yani stratejik hedefte bir sıkıntı yok. Bu faşist iktidarı yıkmaya çalışırken kendi sözünüzü, alternatifinizi topluma daha güçlü sunmanız, toplumla daha güçlü buluşturmanız gerekmektedir. Bu konuda yaşanan sıkıntılar var, bu sıkıntıların bizlerden kaynaklanan nedenleri var ama bizim dışımızda da baskı rejimiyle ve doğrudan siyasi soykırım nedenleri de var. Bunları göz ardı ederek kendimize haksızlık yapamayız.
‘Kürt halkı hedeflerinde örgütlü’
Bu seçim sonuçları aynı zamanda bize Kürt halkının 50 yıllık özgürlük mücadelesinin ne kadar örgütlü bir kıvama geldiğini de göstergesidir. Düşünebiliyor musunuz Kılıçdaroğlu’na Cumhurbaşkanlığı için en çok oyu Kürt illerinden çıktı. Bu durum Kürt halkının hedeflerinde ne kadar örgütlü olduğunu gösterdi. Artık şunun herkes tarafından kabul edilmesi gerekiyor, Kürtlerin yürüttüğü özgürlük mücadelesi hem Kürt sorunun demokratik çözümü için hem Kürt halkının statüsü için hem de Türkiye halklarının demokratik geleceği için politik merkezdir.
Emek ve Özgürlük İttifak mücadele ittifakına dönüşmediği sürece başarı elde edemez
Bu seçimler yine 3’üncü yolun daha fazla Türkiye’de, batıda örgütlenmesi, toplumsal ve radikal örgütlenmesinin gerekliliğini de gösterdi. Emek ve Özgürlük İttifakı bugünden itibaren Türkiye’nin batısında bir toplumsal örgütlenme programı önüne koyamadığı sürece toplum, iktidarın bu milliyetçi politikalarına teslim olacak. Seçim sonuçlarına baktığımızda Emek ve Özgürlük İttifakı hedeflerine ulaşamamış, sınıfta kalmıştır. İttifak, bu ittifakı mücadele ittifakı olarak önüne koymadığı sürece seçimlerde istediği başarıyı elde edemeyecektir.”
‘Şaibeli seçim’
Seçim sonuçlarını “şaibeli bir süreç olarak” okuduğunu ifade eden Çiçek, toplumun umutsuzluğa düşmemesi gerektiğinin altını çizdi. Çiçek, “Bu kadar hırsızlıklara, gaspa ve darbeci yaklaşımlara rağmen hala yüzde 50 artı 1’i alamamış bir cumhurbaşkanı var. Bu onların en zayıf karnıdır. Bu noktada 2’inci turda bu zayıflıklarına odaklanmak zorundayız. Bu sefer devirmek için odaklanmalıyız” dedi.
‘Meclis aritmetiği yüzyıllık korkunun sonucu’
Parlamentoda ortaya çıkan görüntü için “siyasi mühendislik yapıldı” diyen Çiçek, şöyle devam etti:
“Türkiye’deki siyaset tekrardan Türkçü, İslamcı, milliyetçi, gerici ve ırkçı bir dizayna tabi tutuldu. Meclis’te bu aritmetiğin ortaya çıkması için devlet aklı düğmeye bastı. Bu durum ikinci yüzyıla giderken devletin yüzyıllık korkusunun da doğal bir sonucudur. Siyasal mühendislik dediğim bu, çünkü son yıllarda AKP- MHP faşizmine karşı Kurdistan ve Türkiye’deki sosyalistlerin, devrimcilerin ne kadar kilit rolde olduğunu sadece biz değil devlette gördü. Son seçim, bu ülkede ortak kurtuluş ve geleceğin yegane teminatının sosyalistler, devrimciler ve Kürtler olduğunu bir kez daha gösterdi. Bu seçimler, bu kurtuluşa aynı zamanda bir müdahaledir. Bundan sonra hem 2’nci turda hem de sonrasında bu ülkenin devrimcilerinin, emekçilerin bir bütün olarak toplumsal özne olacağını ve gerçek kurtuluş olacağını, gerçek özgürlük olacağını göstermek zorundayız. Tam da bu müdahaleyi akılda tutarak bundan sonraki süreçte tarihsel stratejimizi daha fazla nasıl güçleneceğimizin hesabını yapmak zorundayız.
‘2’nci tur geleceğe sahip çıkma mücadelesidir’
2’nci turda Erdoğan’ı göndermek tüm Türkiye halklarının geleceği için çok önemli bir süreç olacaktır. Erdoğan karşıtlığımız, başka bir siyasal yapıya destek anlamı değil hayatlarımızla ilgilidir. Bu iktidara tarihsel bir tokat atılması gerekiyor. 2’nci tur geleceğe sahip çıkma mücadelesidir. Sonuç olarak 21 yıllık AKP iktidarının yaptıkları ortadadır. 2’nci tura sayılı günler kala bütün seçmenlerimiz adeta bir örgüt gibi, bir demokrasi ve özgürlük neferi gibi çalışmalı. Sandığa gitmeyen her seçmeni sandığa götürmeliyiz.”
İSTANBUL