Cihad-ı Ehber İlanı 14 Aralık tarihinde Şeyhülislam Ürgüplü Hayri Efendi tarafından okundu. Resimde İslami kılıkta sadece Hayri Efendi var. Diğer hepsi modern kılıklı İttihat erkanı. Hayri Efendi’nin oğlu Suat Hayri Ürgüplü 27 Mayıs darbesinden sonra oluşturulan Cumhuriyet Senatosu’nun başkanı ve 1965 yılındaki siyasi kriz sırasında 10 ay Başbakan oldu. 12 Mart cuntası döneminde Hükümet kurmakla görevlendirildi, kurduğu hükümet onanmasa da…
14 Mayıs tarihi uluslararası Anneler Günü’ne denk geldi.
Cumartesi Anneleri’ne yapılan muamele utanç verici.
Başoligarktan vicdan muhasebesi beklemek nafile, “soylu”lardan da…
14 Mayıs 1950, siyasi tarihimizde tek parti rejiminin tarihin çöplüğüne atıldığı tarihti.
25 yıllık dikta rejiminin sonlanmasıydı.
14 Mayıs 2023’ün ise, 20 yıllık oligarşik rejiminin ayağının kırıldığı gün olarak tarihe geçmesi bekleniyordu.
2015 Haziran seçimlerinde olduğu gibi en azından parlamentoda mutlak çoğunluğun yitirilmesi.
Maalesef bu gerçekleşmedi.
Başkanlık seçimleri hakkında, “büyük ihtimalle ikinci tura kalacak” tahminim ise gerçekleşti.
Ayak oyunları ile “% 50 geçildi” denilmedi. RTE’den demokrasi övgüsü çıkmaz mı?
Umarım 2015 Haziranı’nda yapılan hata, inisiyatifin RTE’ye bırakılması tekrarlanmaz bu 28 Mayıs 2. Başkanlık seçiminde.
Kürtleri yok sayan anlayış iktidarı RTE’ye ucuz fiyata havale etmişti 2015 yılında.
8 yılını boşuna yitirdi ülke. Az acı yaşanmadı. Dilerim daha fazlası yaşanmasın.
*
Her şeye rağmen seçim ikinci tura kaldı.
Bu kırılmadan sonra Türkiye’de demokrasinin yeniden inşası mümkün.
Demokrasinin yeniden inşası, eğer ikinci turda kazanırsa Kılıçdaroğlu’nun hayırla anılmasına neden olabilir, ilerdeki tarihlerde…
Ve ilerdeki muhtemel gerçek demokraside Kılıçdaroğlu’ndan sonra neden Demirtaş cumhurbaşkanı olmasın.
Bu potansiyele sahip olduğunu RTE karşısındaki aday olarak, aldığı oylarla kanıtlamadı mı?
Tüm ayak oyunlarına karşın % 45 oy önemsenmesi gereken bir başarı.
*
Irak Krallığı/TC/İran Şahlığı hep birlikte Bağdat Paktı üyesiydi 50’li yılların ortasında. Bir darbeler sarmalı ardından Irak/Türkiye’de; İran’da ise İslam Devrimi… Pakt tozla duman!
Osmanlı muhabbeti canlanmıştı yeniden. Irak’ta 12 Temmuz Devrimi olmasaydı. Son Sultan Vahdettin’in kızı Prenses Fazıla ile Haşimi soyundan gelme Irak Kralı II. Faysal evlenecekti. Ankara’nın aracılığı sonucu Osmanlı hanedanı ile Haşimi hanedanı birleşecekti.
1951 yılında komünist avına çıkan DP Hükümeti 1952 yılında Hanedan kadınlarının ülkeye dönüşüne izin vermişti zaten. Ama erkeklerin dönüşü ise 1974 Ecevit affı ile mümkün olacaktı. Herhalde solcuların affına taş koyan MSP’nin aracılığı ile!
Osmanlı hanedanı ile Haşimi hanedanının birleşmesi sağlanamadı ama, Prenses Fazıla Şeyhülislam Hayri Efendi’nin torunu ile evlendi sonunda.
*
Eğer Saddam diktasından kurtulan Irak’ta bir Talabani uzun yıllar cumhurbaşkanı olduysa, neden bir Demirtaş da müstakbel cumhurbaşkanı olmasın.
Ey, hep bölünmeyi, parçalanmayı bir bahane olarak demokratik hakların karşısına koyanlar, asıl bölücü sizlersiniz!
Irak demokrasinin yanında, özerkliği de başardı.
Zaten Irak 3 Osmanlı vilayeti üzerinde kurulmamış mıydı?
Bu yapılanma ile Osmanlı birkaç yüzyıl idare edebildi Irak’ı.
Özerklikten korkunun nedeni ne?
Kürt halkının desteğini aldınız bıçağın kemiğe dayandığı zor yıllarda, o sayede ayakta kaldınız.
Yapılandırmasa bile, Özerkliğe yer veren 21 Anayasası sayesinde.
Sözde Halifeyi kurtarmak için yola çıktınız, sonra Hilafeti kaldırdınız, Özerklik dediniz, zulmü hükümdar kıldınız.
İtiraz gelince de isyan dediniz.
İşinize gelince İslam’ı kullanıp, gayrimüslim yurttaşlara yönelik Holokost politikasını 100 küsur yıl boyunca daim kıldınız.
Orduyu Peygamber Ocağı olarak nitelediniz.
Bütün bu yaptıklarınızın ürünü RTE değil de ne olacaktı!
Yanlış cumhuriyet filmini başa sarıp çöpe atmaktan başka çare yok!
Ol hikaye, 14 Kasım 1914 tarihinde İttihat Terakki erkanı tarafından Cihad Beyannamesi’nin okunması ile başladı.
*
Dilerim bu yeni kırılma noktasından sonra yüz yıllık kısır döngüden kurtulur ülke.