“Araba devrilince yol gösteren çok olur” diye bir atasözümüz var. Ben siyaseten elimi taşın altına koyanlardan biri olmadığım için haddimi bileceğim ve seçim sonuçları üzerine ayrıntılı siyasi değerlendirmelerde bulunmayacağım. Bu nedenle, neredeyse yarım asırlık bir gazeteci olarak konunun medya boyutuna değinmek istiyorum sadece.
14 Mayıs’taki seçimlerde Meclis için sandıklara attığımız bir metrelik oy pusulasında 26 parti olsa da, üç güç meydanlarda yarıştı ya da yarışmaya çalıştı: Cumhur İttifakı, Millet İttifakı ile Emek ve Özgürlük İttifakı. Böyle bir değerlendirmeyi hemen çöpe atın lütfen.
Çünkü öncelikle seçim, devlet partisi haline gelmiş olan AKP ile diğerleri arasında geçti. (Bugün AKP, kendi parti teşkilatından çok, vali ile kaymakamlara ve onlara bağlı kolluk güçlerine dayanıyor) AKP, MHP de dahil olmak üzere, kendince uygun olanları kendi bünyesine ya da ittifakına katarken; yeneceğini hesapladığı kimi partileri kendine muhalif görünsün diye öteye itti.
Dahası AKP, ülkeyi bugüne kadar iki şeyi başararak yönetti. Birincisi her nasıl olursa olsun, kendi yerine geçebilecek bir merkez sağ partisini daha en başından boğdu. İkincisi algı yönetimini başardı. Algı yönetiminin ne kadar önemli olduğunun bilinciyle iktidara geldiği ilk günden itibaren medyanın tümünü ele geçirmeye girişti ve bunda başarılı oldu.
Algı yönetimi ya da medya hakimiyeti bakımından Millet İttifakı’nın durumu nedir? Örneğin CHP’nin yüz binlik tirajı olan bir günlük gazetesi var mı? Tirajı çok yüksek olmasa da, kamuoyunca gerçekten ciddiye alınan ve bu yüzden kamuoyunu etkileyen bir gazetesi var mı? Yok.
Cumhuriyet mi? Güldürmeyin insanı! 100 bin tirajdan 20 binlere düşen Cumhuriyet gazetesinde özel olarak CHP düşmanlığı yapılamasa da, CHP yandaşı olduğu söylenemez. Düşünün gazete Halk TV yayın akışını yayınlamayı bile zül sayıyor kendine. Aynı şekilde Sözcü gazetesinin en ‘iyi’ yazarları, en iyi yazılarını CHP’ye ders vermek için yazıyor.
Peki, CHP’nin seçim listelerinde bünyesine alarak önemli isimlerini Meclis’e taşıdığı Deva, Gelecek, Saadet ve Demokrat partinin günlük gazetesi var mı? Var: Karar. Peki aslında epey iyi gazetecilik yaptığını düşündüğüm Karar’ın 50 bin civarındaki tirajı niye yükselmiyor? Sadece dağıtım engellemesiyle açıklanabilecek bir durum olmasa gerek.
AKP dönemindeki neredeyse tüm seçimlere iktidar olmak için değil, ana muhalefetteki yerini korumak için girmekte olan CHP, ilk kez iktidar olmayı bu kez hedefledi ve iktidar olmayı bu kadar gerçekten istedi. CHP kadrolarına bu konuda gelen kendine güvendeki en önemli saik, Halk TV, KRT ve Tele 1 gibi televizyon kanallarındaki söz hakkı olmalı.
Nitekim bunun farkına varan iktidarın söz konusu kanallara RTÜK eliyle yağdırdığı cezaların sebebi budur. Peki, Emek ve Özgürlük İttifakı medyasından tam 34 gazetecinin seçim öncesi hapse atılması nedir? En tecrübelilerinden 34 gazetecimiz eksik olarak geçirdik bu seçim kampanyasını. Onların yerini doldurmaya çalışan genç arkadaşlarımızın kahramanca gazetecilik yapması karşısında şapkamı çıkarıyorum ama iktidarın bu saldırısı sebepsiz miydi acaba?
CHP ve Millet İttifakı’nda yer alan partilerin örgütlenmelerini geliştirmelerinde neredeyse en önemli unsurun medya olduğunu görüp, bu alana büyük yatırım yapmalarında yarar var. Yeşil ve Sol Parti yönetiminin ise bu konuda ‘öğüde’ ihtiyacı olmadığını düşünüyorum. Medyamıza sahip çıkmak, emek ve özgürlük mücadelemizin kopmaz bir parçasıdır zaten…