Seçim çalışmalarını gözlemleyen uluslararası heyette yer alan Ohne, ‘bu kadar tutkulu, istekli kitlesel bir seferberliği hiç görmedik, Kürt halkı devletten daha güçlü’ dedi
Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimlerinin adil ve eşit geçmesi için sivil toplum örgütü temsilcileri temsilcilerinden oluşan uluslararası gözlem heyeti, özellikle bölge kentlerinde usülsüzlüklerin öngörüldüğü kentlerde seçim günü gözlemlerde bulunacak. Seçim öncesi İngiltere’den yazar ve aktivst Anne Ohne ile Almanya’dan sendika yöneticisi Julia Petersen, Amed’te seçim çalışmalarını izledi. Ohne ve Petersen, izlenimlerini Mezopotamya Ajansı’ndan Sterk Sütcü’ye konuştu.
‘Seçim takibini önemli buluyoruz’
Seçimlerin Türkiye ve Kürt halkı için önemine değinen Ohne, “Kürt halkı için adil ve hakkaniyetli bir seçim olduğundan emin olmak ve umutla Kürt oylarına yönelik baskının azaltılmasına yardımcı olmak için seçim sürecini takip etmeyi çok önemli olduğunu düşünüyoruz ve o yüzden buradayız” dedi. Ohne, halkla temaslarında öne çıkan görüşün, “Erdoğan bu seçimi kazanırsa, yönetim tamamen diktatörlüğe dönüşecek ve Kürt halkı için çok yıkıcı olacak” olduğunu söyledi. Kürt halkının verdiği mücadelenin Avrupa’da da bilindiğini aktaran Ohne, seçim sürecinde verilen mücadeleyi daha geniş çapta paylaşmak için Kurdistan’a geldiklerini belirtti. Birleşik Krallık’ta halkın Kürt halkına ve mücadelesine karşıymış veya İngiltere Türkiye hükümetini destekliyormuş gibi gösterilmeye çalışılıyor. Ama öyle değil, Kürt halkının özgürlük hareketine büyük bir destek var” diye belirtti.
İstekli, tutkulu seferberlik
Yaklaşık bir haftadır Yeşil Sol Parti’nin seçim çalışmalarını takip ettiğini aktaran Ohne, desteğin çok fazla olduğunu söyledi. Ohne, seçim çalışmalarına dair gözlemlerini şöyle anlattı: “Bu kadar tutkulu ve istekli kitlesel bir seferberliği hiç görmemiştim. Bu kadar aktif çalışarak seçim sonuçlarını nasıl etkileyebileceklerinin bilinciyle hareket ediyorlar. Hayatlarını riske atarak çalışmalarını görünce şaşkına döndüm. Kürt toplumunun kampanyalarına katılmam ve harika insanlarla tanışmam, müthiş bir deneyimdi. Kampanya ve araç konvoylarıyla birçok köy ve kent seyahatlerinde bulunduk. Bunun bir parçası olmak gerçekten inanılmaz.”
‘Kürt halkı devletten daha güçlü’
Türkiye’de “diktatör” bir yönetim olduğunu kaydeden Ohne, Kürt halkının bu baskı altında yaşadığına dikkat çekti. Ohne, “Konuştuğumuz her insan ya cezaevinde kalmış ya da cezaevinde bir yakını var. Nereye gidersek gidelim, polis bizimle birlikte. Etrafımızı sarıyorlar. Devletin tüm baskıları, gözaltı ve tutuklamalara rağmen Kürt özgürlük hareketinin, Yeşil Sol Parti üyelerinin ve çalışmalara dahil olan kişilerin verdiği mücadele, ne kadar inandıklarını gösteriyor. Kürt hareketi Erdoğan’ı devirmeye ve yeni bir dönem oluşturmaya kararlı. Ya öne çıkarak riskleri göze alacaklar ya da diktatörlük altında yaşamak zorunda kalacaklar. Kürt hareketi tüm bu gözdağı, baskılar ve tehditlerin ortasında umut olmayı, neşe bulmayı, çayını paylaşmayı ve ayrıca polislerin önünde dans etmeyi, halay çekmeyi başaran bir halk. Kürt halkı devletten daha güçlü” şeklinde konuştu.
‘Kadınlar en büyük ilham kaynağı’
Kadınların verdiği mücadeleye değinen Ohne, “Kürt kadınları en büyük ilham kaynağı olarak görülüyor. Bunun nedeni, Kürt halkının yaşamın kadın özgürlüğünden geçmesiyle ilgili ne söylüyorlarsa, onun için mücadele etmeleridir. Kürt kadın mücadelesinin ruhu inanılmaz bir ideolojiye sahip. Yeşil Sol Parti’deki kadınlar da bunu temsil ediyor. Kürt özgürlük hareketi tüm Kürt halkını birleştirdi. 7’den 70’e her yaştan siyasetle o kadar meşguller ve gerçekten tüm ruhlarıyla seçim kampanyasına katılıyorlar. Seçim kampanyası boyunca tüm nesillerin ve cinsiyetlerin nasıl güçlerini birleştirdiğini gördük. Bu Kürt halkının özgürlüğü, kurtuluşu ve yükselişidir” ifadelerini kullandı.
‘Diktatörlüğün düşmesi için büyük bir şans’
Uluslararası alanda Kürtleri ilham alan çok sayıda insanın olduğunu ifade eden Petersen, “Seçim süreci boyunca kendimi de özgürlük mücadelesinin bir parçası olarak hissettim. Kürtlerin oylarının çalınmaması için yardımcı olmak isteriz. Bu seçim AKP rejiminin, yani bu diktatörlüğünün kesin olarak düşmesi için bir şans. Erdoğan tüm bölgede savaşı körüklüyor ve bu savaş siyasetinde İngiltere ile Alman hükümeti tarafından güçlü bir şekilde destek veriliyor. Almanya’da çok büyük bir Kürt diasporamız var. Bu arkadaşlar Türkiye’ye geri dönemezler. Diasporadaki arkadaşlarımız burada yaşananları yakından takip ediyor” dedi.
‘Erdoğan korkuyor’
Polisin Yeşil Sol Parti’nin seçim çalışmalarına yönelik saldırılarına tanıklığı üzerinden anlatımlarını sürdüren Petersen, “Siyasetçilerin, gazetecilerin, sanatçıların, avukatların ve daha birçok insanın gözaltına alınan o büyük toplu operasyona şahit olduk ve ilk günü şehirdeki adliyenin önünde geçirdik. Seçim öncesi bu operasyonlar Erdoğan’ın Yeşil Sol Parti ve Kürt hareketinin gücünden ne kadar çok korktuğunu gösteriyor” diye konuştu.
‘Bu mücadele ruhunu ülkeme götürmeyi düşünüyorum’
Yeşil Sol Parti’nin geniş bir siyasi hareketin parçası olduğunu vurgulayan Petersen, bu nedenle halktan çok büyük bir destek aldığını vurguladı. Petersen, en çok etkilendiği durumu ise şöyle anlattı: “Beni en çok etkileyen şey, buradaki siyasi mücadelenin nesiller arası ilerlemesi oldu. Tüm ailelerin ve toplumun her kesimini içeren bir çalışma gördüm. Her yaştan, herkes bir araya gelip birlikte yaşıyor ve kelimenin tam anlamıyla yaşıyor, çünkü Türkiye’de Kürtler ve diğer halklar için tam anlamıyla yaşamak mümkün değil. Bu mücadeleyi görmek çok ilham verici. Belki bu mücadeleyi Almanya’ya götüremem ama en azından bu mücadele ruhunu götürmeyi düşünüyorum.”
‘Kadınların kararlılıkları var’
Verilen mücadelenin en üst cephesinde kadınların yer aldığına şahit olduğunu sözlerine ekleyen Petersen, şunları söyledi: “Kurtuluşun ve devrimin kadın özgürlüğüne bu kadar doğrudan bağlanması boş bir laf değil. Hareketin de aslında böyle şekillenmesi ve bu şekilde hareket etmesini görebiliyoruz. Kadın adaylar inanılmaz derecede güçlü konuşmacılar. Çok güçlü karizmaları ve kararlılıkları var. Aynı zamanda da çok cana yakınlar.”
‘Herkes çok politik’
İnsanların mücadelenin dışında kalmak gibi bir şanslarının olmadığını ifade eden Petersen, “Ya kapitalist modernitenin rahat yaşamına ayak uydurup, kapitalist toplum yalanında yaşayarak zihinlerini boşaltıp tükenecekler ya da daha güzel bir yaşam için mücadeleye katılacaklar. Çalışmalar boyunca tanıştığımız herkes çok politik, bu durumun bilincinde ve hareketle güçlü bağı vardı” ifadelerini kullandı.
AMED