Yeşil Sol Parti’nin İstanbul’dan Alevi adayı Celal Fırat, seçim sürecini gazetemize anlattı: Kürt meselesi ile Alevi meselesinin birbirine entegre olduğuna inanıyorum. Halk da bunu görmeye başladı. El ele verip bu meseleyi çözeceğiz. Seyit Rıza ile Şeyh Sait’in hayallerini gerçekleştireceğiz. Biz birleşeceğiz…
Hüseyin Kalkan
Celal Fırat, Alevi örgütlerinin ortak kararı ile milletvekili adayı olmuş. Fırat’ın başka bir özelliği ise seçim kampanyasının aday olduğu İstanbul 3. Bölge ile sınırlı olmaması. Tekirdağ’dan Malatya’ya, Malatya’dan Adıyaman’a Alevlerin olduğu her yerde kampanyaya katılıyor. Kendisini şöyle tanıtıyor: “Malatya Pütürge doğumluyum. Kürt Aleviyim. İmam Rıza Ocağı’nın bir ferdiyim. Ocağın mensup kendi taliplerimin dedeliğini yapıyorum. Aynı zamanda yıllardır esnaflık yapıyorum Eminönü bölgesinde. Esnaf derneği başkanlığını yaptım halende içindeyim. Alevi Dernekler Federasyonu ve diğer Alevi derneklerinde yoğun bir şekilde 25 senedir etkin bir şekilde hizmet ediyorum. Erikli Baba Dergahı’nda daha önce yöneticilik yapmıştım. Özellikle Garip Dede Dergahı’nda 2002 yazında yönetime girdim, 2012’de başkan seçildim. O görevim devam ediyor. Alevi Dernekler Federasyonu’nda yönetim kurulundayım. Evliyim, 2 kızım var. Bizim inancımız şunu söylüyor, bir yerde zulüm var ise zulmü engellemiyorsan zulmü yapana hizmet ediyorsun demektir.”
Eşit yurttaşlık çözer
Fırat, doğal olarak Alevlerin sorunları ile hemhal olmuş durumunda. Türkiye’nin en ücra köşesinde olan Alevilerle iletişim halinde. Sorunların hal edilmemesinin Alevileri artık yorduğunu belirten Fırat, Alevi sorununu şöyle özetliyor: “Cemevi meselesi artık Alevi toplumunu yormuş durumda. 2023 yılında hala cemevleri meselesi konuşuluyorsa, tartışılıyorsa, mesele bir elektrik-su meselesine, bir dedenin maaşının ödenmesi meselesine indirgenmiş ise bu ülkeyi yönetenlerin ayıbı olarak görmek gerekiyor. Alevi toplumu bundan ciddi bir şekilde rahatsız. Eşit yurttaşlık talepleri var, zorun din derslerinin kaldırılması meselesi bizim için hayati bir mesele, çocuklarımızın psikolojisi bozuluyor. Evde farklı bir gelenek-görenek, itikat inanç ama okulda Sünni Vahabı inancını dayatıyorlar. Biz bunu kabul etmiyoruz. Alevilerin birinci önceliği diyebiliriz. Türkiye’de demokratik bir cumhuriyetin oluşmasını herkes arzuluyor. Alevi çocuklar ötekileştiriliyor. Sözlü mülakatla eleniyorlar, herhangi bir işe giremiyorlar. İstanbul genelinde her hafta 7-8 çocuğumuz intihar ediyor. Bu ayrımcılıktan dolayı psikolojisi bozuluyor. Yerel yönetimlerin çoğu muhalefete geçti ama çocuklarımız yine işe alınmıyor. Yine siyasi konjonktür kadroları orada çok etkin. Türkiye’de bizim için çok bir şey değişmedi. Biz artık birlikte yaşayacağımız demokratik bir cumhuriyet, sivil bir anayasanın özlemini herkes çekiyor. Bunu birlikte yaratacağımıza inanıyorum.”
AKP’nin açılımı
Devletin bütün meselelerdeki çözüm formülü, herkesi kendine benzeterek çözmektir. Celal Fırat bunu hem Alevilik meselesinde hem Kürt meselesinde denendiğini söylüyor. Seçimler yaklaşırken kurulan ve Turizm ve Kültür Bakanlığı’na bağlanan Bektaşi-Alevi Daire Başkanlığı’nın da bu çabanını bir sonucu olduğunu belirtiyor. Ve şunları ekliyor: “Esasında yıllardır devleti yönetenler Alevileri kendilerine benzetmeye çalıştılar. Alevilere onların istemediği, onların olmayan bir gömlek giydirmeye çalıştılar. Tayyip Erdoğan ilk geldiğinde hep şunu söylüyordu ‘Alevlik Ali’yi sevmekse en büyük Alevi benim, buyrun camiye gelin’ diyordu. Bu toplum nezdinde kabul görmedi. Alev hareketinin de hakkını teslim etmek lazım, son birkaç sene içinde çok yoğun çalışmalarımız oldu. Elektrik meselesi, su meselesi toplum içinde çok tartışıldı. Ticarethane olarak bizden elektrik parasini tahsil ediyorlardı. Bu konuda ben bir çalışma yaptım. Alevi çatı örgütleri, bütün muhalefet partileri ve bakanlıklarla görüşmelerimiz oldu. Bakanlık, bize cemevlerini ibadethane olarak kabul edemeyiz, bu bütün İslam aleminde bir kırılma yaratır, biz elektrik-su parasını ödeyelim dediler. Bütün kurumlar ortak bir irade ile şiddetli bir şekilde reddettik. AKP ne yaptı? Hep yaptığını yaptı. Paravan Alevi dernekleri kurdurdu. Fethullah Gülen o süreçte devreye sokuldu. Bunlar kapandı ama tekrar açtılar. MHP Lideri Hacı Bektaş’ta büyük bir arsa alarak Alevlilere hediye ediyor gibi yaptı. Toplumda Alevi sorunu çözülüyor algısı yaratmaya çalıştılar. Biz buna karşı mücadele ettik. Köy köy dolaşarak gerçeği anlattık. 8 Kasım 2022’de Meclis’in önünde açıklama yapmak istedik, engelemeye çalıştılar. Özellikle 25 Aralık 2022’de Yenikapı’da büyük bir etkinlik yaptık, burda net bir şekilde Alevi toplumu şunu gördü. Devletin bize ne yapmak istediğini anladı. İran, Diyanet İşleri Başkanı’na ‘ya bunları sünninleştiremiyorsanız bırakın biz şialaştıralım’ demiş. Sonuçta Alevi toplumu devletin ne yapmak istediğini gördü. Seçim çalışmaları kapsamında Süleyman Soylu Alevi kurumlarına bir kahvaltı verdi. Ama Alev örgütlerinden kimse katılmadı. Cem Vakfı ile Şahkulu Vakfı katıldı. Bu aynı zamanda Alevilerin ne kadar örgütlü olduğunun bir göstergesi. Bu kurdukları Alevi-Bektaşı Daire Başkanlığı’nı lağvedilmesi gerekiyor. Biz hep söylüyoruz. Bizim için yok hükmündedir. Bir torba yasa içinde geçirdiler bunu. Bu önümüzdeki dönemde Meclis’te bize düşen bu yaşananların kaldırılmasını sağlamak, bunun mücadelesini vermek. Birinci önceliğimiz cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesi, ikinci mesele eşit yurttaşlık meselesidir ve hak ihlalleri meselelerini yoldaşlarımızla birlikte çözeceğimize inanıyorum.”
Kesişen kümeler
Celal Fırat, Alevi sorunu ile Kürt sorununun kesişen kümeler olduğunu, biri çözülmeden diğerinin çözülemeyeceğini söylüyor. Bu savını şöyle temellendiriyor: “İkisi de birbirine paralel ve yer yer kesişen sorunlar. Alevilerin hatırı sayılır bir bölümü Kürt’tür. Mesela ben hem Aleviyim, hem Kürdüm. Ben ilk okulda Türkçe öğrendim. Annem-babam hala Kürtçe konuşur. Yıllardır Kürtlere yapılan baskının seçim arifesinde artarak sürdüğünü görüyoruz. Geçenlerde bir partili gözaltına alınırken babası kalp krizinden öldü. Bu Kürtlerin büyük bir acı duymasına yol açıyor. Kürt meselesi ile Alevi meselesinin birbirine entegre olduğuna inanıyorum. Halk da bunu görmeye başladı. Her gittiğimiz yerde özellikle demokratik yollarla onurlu bir barış sürecine girileceğine herkes inanıyor. El ele verip bu meseleyi çözeceğiz. Seyit Rıza ile Şeyh Sait’in hayallerini gerçekleştireceğiz. Biz birleşeceğiz.”
Bir ülkeye demokrasi getirmek
Celal Fırat, kelimenin tam anlamıyla bir Alevi önderi. Neredeyse Türkiye’deki her Alevi ile ilişkisi var. Bu ilişki seçim kampanyası ile iç içe geçmiş gibi. Fırat, bu kampanya ile ilgili şunları anlatıyor: “Çalışma alanlarımı ben kendim belirledim. İlk dönem daha çok partinin ön gördüğü yerlere gidiyorduk. Sonra bunun çok verimli olmadığını fark ettik. Benim bağımsız çalışmam gerektiğine karar verdik. Ben Alevi toplumu içinde çalışıyorum. Zaten yıllardır onlarla iç içeyim. Her yıl en az 50 ilde Alevileri ziyaret ederim. Sorunlarına eğilirim. Şimdi ben kampanyayı Alevi toplumu içinde yürütüyorum. Aynı zamanda bir iş çevrem var, onların içinde çalışıyorum. AKP cenahında da çok arkadaşımız var. Onlarla yoğun bir şekilde görüşüyorum. Büyük bir ilgi var diyebilirim. Ayrıca başka illerdeki seçim çalışmalarına katılıyorum. Trakya’ya gittim, Malatya ve Adıyaman’a gittim. Taliplerimiz var. Talepleri şu. Bu ülkeye demokrasi getirin. Barışı getirin. Beraber oturup muhabbet edelim diyorlar. Artık bu kavgadan herkes yorulmuş vaziyette. AKP’nin bu kirli iktidarına son verin diyorlar. Bizim dinimiz sevgidir başka dine inanmayız, bu sözcüklerin her yere nakş edilmesini istiyorlar. Alevilerin yüzde 70’i İstanbul’da yaşıyor. Evet köylerimizde cemevlerimiz var, ocaklarımız var hizmet veriyorlar ama en etkin olduğumuz yer İstanbul. En az 5-6 milyon Alevi var.”
Ortak iradenin temsilcisi
Fırat’ın adaylık süreci Alevi örgütlerinin onayı ile gerçekleşmiş. Adaylık sürecinin gelişme seyrini şöyle açıklıyor: “Benim adaylık sürecim şöyle gelişti. Alevi Dernekler Federasyonu’nun bütün bileşenlerinin onayı ile oldu. 48 tane bizim birleşenimiz var. Etkin kurumlar bunlar. Bunu çok iyi okumak lazım. İlk kez Türkiye’de bir Alevi hareketi ortak irade belirledi ve ben ortak iradenin temsilcisiyim. Bizim bağımsız kurumların da desteklerini alarak Türkiye’de bir güzellik oluştu diyebilirim. Her cemevimizin binlerce üyesi var. Her gün neredeyse 10’un üzerinde yöre derneği ile görüşüyorum. Federasyon başkanları ile görüşüyoruz. Mesajlaşma sistemi ile de çalışıyoruz. 272 bin üzerinde datamız var. 400-500 bin insana ulaştık. Sosyal medya hesabımıza baktığımızda 7-8 milyon sosyal medya aracılığı ile ulaştığımız kitlemiz var. Bizim Alevi kesiminde bu kadar sahiplenileceğimizi açıkcası tahmin etmiyordum. Bu gerçekten beni şaşırttı. Bazı yerlerde belki tepki gelir diye bir beklentim vardı. Olabilirdi. Bunu gayette doğal karşılardım. Fakat büyük bir sevinçle bağırlarına bastıklarını gördüm. Ancak bir baskı var. İnsanlar karanlarını vermiş ama açıklamaya korkuyorlar. İkili görüşmelerde bunu söylüyorlar. Fabrikalara gidiyoruz. Emekçilerin yüreği yanmış durumda. Ben bu kadar tahmin etmezdim. Toplum çok bunlardan yorulmuş durumda. Gerekeni yapacaklarına inanıyorum. Bir tabir var ‘Abbas yolcu’ diye. Erdoğan’ın yolcu olduğuna inanıyorum. O da bunu fark ettiğinden dolayı. AKP’li dediklerim 99.9’ü Sünni arkadaşlarımız, dostlarımız. Onlar da bizi tanıyorlar. Bu dostlarımızdan da destek alacağımızı biliyoruz. Biz sadece 3. Bölge’de değil Türkiye çapında yoğun bir şekilde çalışma yürütüyoruz. Deprem sırasında ben 40 gün deprem bölgesinde kaldım. Gittiğimiz yerlerde Alevi-Sünni ayrımı yapmadık. Elimizdeki imkanlarla insanların ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştık.”
‘Gideceklerini anladılar’
Saldırılara ve gözaltılarla ilgili sorumuzu yanıtlayan Celal Fırat, AKP-MHP iktidarının gideceğini anladığı için saldırganlaştığını belirtiyor. Fırat bu konu ile ilgili şunları belirtiyor: “Gideceklerini anladıklarına inanıyorum. Özellikle Yeşil Sol Parti’nin Kemal Kılıçdaroğlu’na destek vermesi onları çok kızdırdı. Adeta kudurttu. Kürtlerin ve Alevilerin birlikte hareket etmesini hazmedemiyorlar. Bunun göstergesi bu saldırılar. Erdoğan ve Bahçeli toplumu galeyana getiren söylemler kullanıyor. Seçim konuşmalarını mezara gömmek, mermi ile vurmak gibi sözler kullanıyorlar. Bu söylemler üzerine Yeşil Sol Parti’nin bürolarına, sahada seçim çalışması yapan arkadaşlarımıza yönelik saldırılar arttı. Seçim sorumluları, avukatlar, gazeteciler, sanatçılar, milletvekili adalarımız gözaltına alınıyor, tutuklanıyor. Gideceklerini onlar da hissediyorlar, giderken çatışmalı bir ortama yaratarak gitmek istedikleri kanısındayım. Özellikle gerginliği çok artıracakları kanısındayım. Ama bu kaybetmelerini engelleyemeyecek. Örnek vermek gerekirse bizim Malatyalı dernekler ile yoğun katılımlı bir toplantımız oldu. Orda duyduklarım beni gerçekten çok mutlu etti. Çok şaşırttı. İlk kez çok net bir sekilde ben Tayyip Erdoğan’ın gideceğine inanıyorum, bu kavga dilinden, kirli siyaset kavgasından herkes bıkmış durumda. Çocuklarımız aynı okulda okuyor diyorlar, aynı işyerine çalışıyorlar, birbiri ile evleniyorlar. Bu gerginlik, kutuplaştırma herkesi bıktırmış durumda. Demokrasiyi herkes özledi.”
Dersim’le yüzleşmek
Dersim Katliamı büyük bir Kürt-Alevi katliamıydı. Kemalistler uzun yıllar bu katliamı gözlerden saklamayı başardılar. Kürt hareketinin mücadelesi sonucu, Dersim Katliamı bilince çıktı. Yeni oluşacak Meclis’in bir işi de, Dersim sorunu ile yüzleşmek. Celal Fırat, bu yüzleşme için adımlar atmak gerektiğini vurgulayıp, şunları ekliyor “Ben 48 yaşındayım, inanın ki 22-23 yaşına kadar Dersim Katliamı’ndan haberim yoktu. Birçok Alevinin de yoktu. 2012 yılında Garip Dede Cemevi’ne geldiğimizde bir etkinlik yapmak istedik Dersim Katliamı ile ilgili kıyamet koptu. Sonuç olarak yaptık ama toplum bilmiyordu, Özellikle Aydınlık gazetesi cenahından bize saldırıla oldu. Alevlerin haberi yoktu. Özellikle Sivas sürecinden sonra Alevilerin belleklerini tazelediğine tanık oldum. O sürecin içindeydim. Köy köy geziyorduk. Dersim Katliamı büyük bir zulümdür. Alevi toplumu bununla yüzleşmesi lazım. Cumhuriyetle yüzleşmesi lazım. Cumhuriyetin 1. yüz yılında kendi düşüncelerini Alevilere kabul ettirmeye çalıştılar. Bu çaba halen sürüyor. 2023 yılındayız. Tayyip Erdoğan bir ara sorumluluğu CHP’ye yükleyerek özür sözü etmişti. 21 yıldır bu ülkenin başında Dersim arşivlerini açmadı. Aynı kanaldan o da besleniyor. Zihniyetleri aynı. Eğer seçilirsek bizim bir görevimiz Dersim Katliam ile yüzleşmek için gerekeni yapmaktır.”