Kürt dili üzerindeki engel ve yasaklara dikkat çeken MED-DER yöneticisi Halil İbrahim Taş, 15 Mayıs Kürt Dil Bayramını karşılarken asimilasyona karşı Yeşil Sol Parti’ye oy verme çağrısı yaptı
Celadet Ali Bedirhan ve arkadaşları tarafından hazırlanan Kürtçe Hawar Dergisi’nin yayın hayatına başladığı 15 Mayıs 1932, Kürt Dil Bayramı olarak kabul ediliyor. Bu gün, 2006’dan bu yana Kürt Dil Bayramı olarak çeşitli farkındalık yaratan etkinlikler ile kutlanıyor. Her yıl tüm etkinliklerde anadilde eğitim talebi dile getiriliyor, Kürt dili üzerindeki baskı ve asimilasyon politikalarına son verilmesi çağrısı yapılıyor. Bu yıl da Kürt Dil Bayramı Kürtler ve Kürtçeye yönelik saldırılarla karşılanıyor.
OHAL ile baskı ve yasaklar arttı
15 Temmuz 2016’da darbe girişiminin ardından ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile Kürtçeye dönük saldırılar en üst seviyede yaşandı. OHAL’in ardından Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) yönetimindeki belediyelere kayyum atandı. Böylelikle belediyelerin internet sitelerinden Kürtçe kaldırıldı. Belediyeler bünyesinde Kürtçe eğitim veren destek evleri kapatıldı, cadde ve sokaklara verilen Kürtçe isimlerin yerini Türkçe isimler aldı.
Kürtçe yayın ve oyunlar yasaklandı
KHK’yle günlük yayın yapan tek Kürtçe gazete olan Azadiya Welat gazetesi ve Kürtçe çocuk kanalı Zarok TV kapatıldı. Tepkiler üzerine Zarok TV yeniden yayına başladı. İstanbul Kürt Enstitüsü, Kürt Kültürünü Araştırma ve Geliştirme Derneği (KURDÎ-DER) de kapatılan kurumlar arasında yerini aldı.
İstanbul’da 13 Kasım 2020’de İBB Şehir Tiyatroları’nın Kasım programında yer alan “Bêrû” adlı Kürtçe oyununun sahnelenmesi valilik kararıyla yasaklandı. 10 Ekim 2020’de İBB Şehir Tiyatrosunda sahnelenmesi planlanan Kürtçe tiyatro oyunu, yine kaymakamlık tarafından gösterime kısa süre kala süresiz yasaklandı. 14 Kasım’da, HDP İstanbul Gençlik Meclisi’nin “Dawiya Dawiya” stand up gösterimi, Fatih Kaymakamlığı tarafından gerekçe gösterilmeden engellendi. 15 Kasım’da Ankara Keçiören Belediyesi, “Kürtçe şarkılar söyleneceği” gerekçesiyle Kürt sanatçı Mem Ararat’ın konserini iptal etti.
Kürt diline saldırılar yoğunlaştı
AKP’nin Kürtlere ve Kürtçeye yönelik tahammülsüzlüğü, birçok kişinin saldırıya uğramasına neden oldu. Aydın’da Kürtçe konuştuğu nedeniyle Pınar Çetinkaya adlı öğrenci yurttan atıldı; 10 Mayıs 2018’de Ağrı’da zorunlu askerlik yapan Fikret Aydemir, Kürtçe konuştuğu için bir grup ırkçı askerin saldırısına uğradı; 16 Aralık 2018’de Sakarya’da Kürtçe konuşan baba Kadir Sakçı ve oğlu Burhan Sakçı, silahlı saldırıya uğradı. Baba yaşamını yitirirken, oğlu saldırıdan ağır yaralı olarak kurtuldu. 2019’da 19 yaşındaki Şirin Tosun ve arkadaşı Mahsun Zeren, mevsimlik tarım işçisi olarak çalıştıkları Sakarya’nın Karasu ilçesinde “Kürtçe” selam verdikleri için 8 kişinin silahlı saldırısına uğradı. Tosun, 54 gün yoğun bakımda kaldığı hastanede yaşamını yitirdi; Çanakkale’de göz ameliyatı olan eşi Bedriye Yaşlı (71) ile Kürtçe konuşan Ekrem Yaşlı (74), başka bir hastanın refakatçisi tarafından darp edildi. Ankara’nın Etimesgut ilçesi Alsancak Mahallesi’nde arkadaşlarıyla parkta oturmak için evden çıkan 20 yaşındaki Barış Çakan, Kürtçe müzik dinlediği gerekçesiyle üç kişilik bir grubun saldırısı sonucu hayatını kaybetti.
Sokak sanatçısı Cihan Aymaz katledildi
10 Temmuz 2021’de, Demokratik İslam Kongresi (DİK) ve Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin (DİAY-DER) 9 üyesi, Kürtçe hutbe okudukları ve cemaat önünde namaz kıldıkları gerekçesiyle tutuklandı. 24 Ağustos 2021’de, program sunucusu Didem Arslan, yayına bağlanan ve Kürtçe konuşmak isteyen kişiyi yayından alarak, “Türkçe konuş, burası Türkiye Cumhuriyeti” dedi. 2 Mayıs 2023’te İstanbul Kadıköy’de sokak sanatçısı Cihan Aymaz, “Ölürüm Türkiyem” şarkısını çalmadığı için katledildi. 29 Ocak’ta İstanbul Taksim’de bulunan İstiklal Caddesi’nde Kürtçe müzik yapan müzisyenler polis tarafından engellendi.
Kürtçe harfler tabeladan kaldırıldı
Mêrdîn’de 2 Ocak 2021’de AKP’li Artuklu Belediyesi, köylerin isimlerinin yer aldığı tabelalarda Kürtçe harfler X, W ve Q harfleri kaldırılarak, Türkçe harflerle kullanıldı. Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), 2 Mart’ta hazırladığı raporda Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklulara Kürtçe mektuplar verilmediğini belirtti. 6 Mart’ta Türkiye’de 20 bin öğretmen atamasında 25 Rusça, 210 Almanca, 503 Arapça, 938 İngilizce için kontenjan verilirken, Kürt dili için 3 kontenjan ayrıldı.
KADES’te Kürtçeye yer verilmedi
İçişleri Bakanlığı 8 Mart’ta yaptığı açıklamada, şiddete uğrayan kadınların KADES uygulamasına başvurabileceğini belirterek, KADES’in Türkçe, Farsça, Arapça, İngilizce, Rusça ve Fransızca dillerinde başvuru yapılabildiğini duyurdu. Türkiye’de Türkçeden sonra en çok kullanılan Kürtçe ise KADES uygulamasında yer almadı.8 Nisan’da Amed’in Farqîn (Silvan) ilçe belediyesine atanan kayyum, Kürtçe, Türkçe ve İngilizce yazılı tabelayı indirerek, Türkçe yazılı tabelayı astı. 5 Mayıs’ta Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi kayyumu, Sipan Caddesi’nin ismini Abdulkadir Aksu Caddesi olarak değiştirdi.
Kürtçeye dönük baskı ve asimilasyon politikalarını, 15 Mayıs Kürt Dil Bayramı’nı, Mezopotamya Dil ve Kültür Araştırma Derneği (MED-DER) yöneticisi Halil İbrahim Taş Mezopotamya Ajansı’ndan Zerrin Sargut’a konuştu.
‘Kürt diline saldırılar devam etti’
Sadece bir gün değil, asimilasyon politikalarına karşı bir süreklilik için çalışma yürütülmesinin önemine değinen Taş, “Türkiye’de Kürtlerin dili ve kültürü hiçbir zaman yer bulmadı. Farklı kimliklerin asimilasyona uğraması, üzücü bir gerçekliktir” dedi. Geçmişten günümüze devletin Kürt dili ve kültürüne yönelik saldırılarının artarak devam ettiğini vurgulayan Taş, “Dil kültür ve ulus birbiriyle bağlantılıdır” diyerek, 14 Mayıs seçimlerinde Kürtlerin beklentilerine değindi.
‘Öcalan’ın söyledikleri hala geçerli’
Taş, “14 Mayıs’ta bu iktidar gidecek. Yeni bir siyaset için, Kürt dili ve kültürüne dönük politikalar olumlu yönde değişmeli. Bu da demokratik bir siyasetle olacak. Çözüm sürecinde Sayın Abdullah Öcalan, yol haritasını hazırlamıştı. O dönemde iktidar, Kürt halkı için ‘bireysel hak’ tanımlaması yapmıştı. ‘Herkes kendi evinde Kürtçe konuşabilir’ demişti. Abdullah Öcalan ise, ‘30 milyon Kürt’ün dili ne olacak’ demişti. Eğer Kürt dili eğitim dili olmazsa, nasıl gelişecek. O dönemde Sayın Öcalan’ın söyledikleri hala geçerlidir. Eğer Kürt sorununun çözülmesini istiyorsak, demokratik bir sistemin kurulması gerekir. Kürtler, kendilerini demokratik siyasetin içinde görmeli. Bu olmazsa çözüm olmaz” dedi.
‘Halkımız Yeşil Sol’a oy vermeli’
14 Mayıs seçimlerine sayılı günler kala partilerin seçim vaatlerini değerlendiren Taş, Kürtçenin her alanda kullanılması gerektiğini belirterek, bu konuda Yeşil Sol Parti’nin Seçim Beyannamesi’ne işaret etti. Taş, şunları söyledi: “Bütün partiler, Kürtçenin her alanda kullanılması için söz veriyor. Fakat sözlerini yerine getirmiyorlar. Yeşil Sol Parti’ye güveniyoruz. Kürt dili ve kültürü adına çalışmaları var, vaatlerini yerine getirecekler. Kürtlerin fikir ve düşüncelerini savunan parti Yeşil Sol Parti’dir. Bu yüzden halkımız, Yeşil Sol Parti’ye oy vermeli. Yarınlarımızı görmek adına dilimizi, kültürümüzü ve haklarımıza almak için asimilasyon politikalarına karşı, oylarımız Yeşil Sol Parti’ye.”
AMED