Giderek faşizmin, tek adam rejiminin, kapitalizmin şekillendirdiği sitemi yok etmek için, de-mokratik bir cumhuriyetin yapılandırılması için önemli bir aşamadayız; seçim iki gün sonra. Cumhurbaşkanı olarak bugüne değin hiç oy vermediğim Kılıçdaroğlu, demokratik siyasetin yeniden kurumu için benim de adayım. Milletvekili seçiminde ise oyum, seçim pusulasında renkleri ve kimliği ile göz alan tek ağaca, Yeşil Sol Parti’ye. AKP-MHP ittifakının tüm siyasi oyunlarına rağmen Yeşil Sol Parti siyasetin ve yaşamın özgürlüğünün yeniden kurulumu için 3. Yol siyasetinin temsilcisi olarak tüm gücü ile alanlarda, evlerde, mahallelerde, kentlerde, tarlalarda, şantiyelerde, atölyelerde. Yeşil Sol Partili siyasetçiler, Yeşil Sol’un vekil adayları bugünden yarına yürütecekleri siyaseti toplumsallaştırmayı sürdürerek, her ilde, ilçede halk-larla kucaklaşıyor.
Yeşil Sol Parti, HDP’nin üzerinde oynanan siyasi oyunları boşa çıkararak seçime giriyor; başta ekoloji, emek ve kadın politikaları ile bugüne değin yaşadığımız sorunları devrime havale etmek yerine 14 Mayıs’a kadar ve sonrasını planlayarak yeni yaşamı örmeyi gerçekleştireceği halklarla buluşuyor. Eşit, özgür yaşamın ve barışın kurucuları her geçen gün dayanışarak bu-günden siyaseti özgürleştiriyor.
14 Mayıs bizler için yaşamın özgürleştirilmesinde önümüzdeki uğraklardan biri. Cumhurbaş-kanı ve parlamentoda halkları temsil edip sözünü ve kararını verecekleri seçeceğimiz seçime doğru gidişte demokrasiye geçişin ilk uğrağında tercihlerimizle, ittifaklarımızla sorumluluk alıp son güne kadar aynı yoğunlukta çalışacağız. Seçim sandıklarını korumaktan oyumuzu doğru kullanmaya kadar halkların özgürlüğe gidişteki bu kapıyı açmada payını biliyoruz, emi-nim hepimiz bu duyarlılık ve sorumlulukla pazar günü ilk müdahaleyi birlikte yapıp ülkemize özgürlük nefesini aldıracağız. Seçimin bir gün sonrasından itibaren ise eşit, özgür, barış için-de yaşamı birlikte öreceğiz.
Bizler yaşamı özgürleştirmek için erkek egemen sistemle mücadele eden kadınlar olarak buna hazırız. Erkek egemen sistemi nasıl alaşağı edeceğimizi feministler olarak, Kürt hare-ketinin yaşamı, cinsiyet özgürlüğünde kuran kadınlar olarak, 8 Martlarda, özgürlük mücade-lesinin her alanında erkek egemen sistemleri dünyanın her köşesinden alaşağı edenler olarak buna hazırız. Yaşam alanlarını, kültürel varlıkları, yaşamı, suyu, kurdu, kuşu, ormanı, dereyi, kültürünü, kentini, geçimlik yaşamını şiddete baskıya uğramayı göze alarak ödünsüz koruyan savunan kadınlar, LGBTİ+’lar olarak, bu sistemlerin baskı ve zulmüne karşı özgür yasam için örgütlenen halklar, işçiler, gençler olarak yeni yaşamı örmeye hazırız.
Tek adam iktidarı ise sona gelişlerine birkaç gün kala hâlâ yangından mal kaçırırcasına yan-daşları için sömürü projelerini yürürlüğe sokmayı sürdürüyor. Harcadıkları çaba boşuna ama yineleyelim HDP olarak 2018’de MUCEV’le (bakanlığa bağlı yetki ile çalışan Muğla çevre şir-ketinin kıyıları 3. Şahıslara, şirketlere kiralamasına karşı) kıyılar halkındır sermayeye suna-mazsınız davaları ile Kanal İstanbul ve Yenişehir yapılanması gibi Lagün havzasına, Marma-ra’nın Kuzey Ormanları’na yapmaya çalıştıkları mega talan projelerine karşı açtığımız dava-lar (17.01.2020) ile sınırlı kalmayacağız, bu sermaye ve siyasi iktidar talanını ortadan kaldı-racağız, buna kararlıyız.
Geçen hafta sizinle paylaştığım Bodrum-Didim sahillerinde Bargilya Sulak Alanı ve Kuş Cen-neti’ndeki lüks kent yapılaştırılması 26 Nisan’da itiraz olmazsa yürürlüğe girecek. Bütünleşik kıyı alanları stratejik plan onayı gerçekleşmeden hızla İDK (İnceleme Değerlendirme Komis-yonu) toplantısı yapılarak (24 Nisan’da) ÇED değerlendirme ve onay kapsamına alınmıştı, hatırlayacağınız gibi. IDK toplantısından sonra yürürlüğe sokulacak bütünleşik kıyı alanları yönetim planı Ege kıyıları için 26 Mart’a askıya çıkarılmıştı. Siyasi iktidar ve yandaşlarının planına göre mayıs ayından itibaren kıyı alanları şirketlerin marinalar, balık çiftlikleri, yat limanları ile talanına açılabileceği var sayıyor.
İstanbul 3. Havalimanı, 3 köprü projelerini kapsayan Kanal İstanbul Yenişehir yapılanması hamlesini meşrulaştırmaya çalıştıkları bilirkişi raporu bizlere (davacılara) seçim öncesinde hızla tebliğ ediliyor bugünlerde. Bizlere, yaşamın özgürlüğü için tutum alan ekoloji, emek ve meslek örgütlerinin, HDP’nin itirazlarına ve keşif yapamazsınız, akla, hukuka, bilime aykırı bu projeyi meşrulaştıramazsınız dememize rağmen 25.03.2022 tarihinde İstanbul İdare Mah-kemesi tarafından keşif yapılmıştı. Siyasi iktidarın yaşamın özgürlüğünü yok edecek mega sermaye projesini aklama ve yasal olarak onama çabası keşifle “bilimsel” kılıfına sokulmaya çalışıldı. Son olarak mahkemeden alınacak olur ile Küçükçekmece, Durusu, Kilyos havzasının sermayeye açılması “yasallaş”tırmış olacak.
Davacı ekoloji, kent, emek ve meslek örgütleri, siyasi partiler olarak; raporun politik ve teknik değerlendirmesini, siyasi ve ekonomi politik bu bütünleşik çabanın boyutlarını bu dayatmaya karşı çıkanlar olarak seçim sonrasında paylaşacağız.
14 Mayıs öncesinde söylemekte fayda var: Yeni yaşamı bugünden kurmaya kararlı olan, bu konuda politik sorumluluk alan bizler nice zamandır, kapitalist sistemin ve bu sistemden bes-lenen siyasi iktidarların müdahalelerine, yaşamı sermaye birikimine sokma çabalarına karşı sadece savunmada kalmayacağımızı, yaşamı özgürleştirmek için yeni yaşamı birlikte örece-ğimizi duyurmuştuk. Ekoloji mücadelelerinin birlikte tartıştığı konferansın tutum belgesinde bu kararımızı halklara ve emek ve demokrasi ittifakı başta olmak üzere demokrasi için siya-set yapmayı vaat eden tüm örgütlere ve partilere duyurmuştuk. Özgür yaşamın siyasetini bizler kuracağız. Yineliyoruz: 14 Mayıs sömürü siyasetine son verilecek en büyük halkın katı-lımı toplantısını yapacağız. 15 Mayıs’tan sonra özgürlüğün ilmeklerini birlikte atacağız.