Tutuklu siyasetçi Sebahat Tuncel, ‘Geleceği iktidarın zor araçları değil biz belirleyeceğiz’ diyerek sandığa gitme çağrısı yaptı
Sincan Kadın Kapalı Cezaevinde tutuklu olan siyasetçi Sebahat Tuncel, 14 Mayıs seçimlerine dair ANF’ye değerlendirmelerde bulundu.
“14 Mayıs siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel geleceğin belirlenmesi açısından kritik bir öneme sahip” vurgusu yapan Tuncel’in gönderdiği mektup şöyle:
“Demokrasilerde tek başına sandık, yeterli bir gösterge değil elbette. Bir dizi başka tedbirler de gereklidir. Düşünce ve ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, örgütlenme, eylem yapma, siyaset yapma, sendikal özgürlük, ekolojik dengenin korunması, hayvan hakları gibi ve daha birçok alanda hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması ve ülkeyi yönetenlerin de bunu esas alması gerekir.
Türkiye’de özellikle son 10 yılda yaşanan otoriter, tekçi, militarist, milliyetçi, cinsiyetçi ve dinci yönetimin demokratik değerleri ayaklar altına aldığı ve Türkiye halklarına nefes dahi alacak alan bırakmadığını, milyonlarca insan yaşayarak deneyimledi. Bu gidişata dur demek ve yeni bir başlangıç yapabilmek için 14 Mayıs seçimleri önemli bir fırsattır. Kadınlar, Kürt halkı ve Türkiye’nin yoksul emekçi insanlarının bu tarihi fırsatı iyi değerlendireceklerini ve değişimden yana oy kullanacaklarına inanıyorum.
‘Devletin tüm zor araçları devrede’
İktidardakiler elde ettikleri rantı, biriktirdikleri gücü ve zenginliği bırakmak istemiyor. Bunun için de devletin tüm zor ve zulüm araçlarını devreye koymuş durumdalar. Özellikle Kürt siyasal hareketine, demokrasi ve özgürlük güçlerine yönelik siyasi soykırım operasyonlarını seçim arefesinde de hız kesmeden sürdürmesi, sürekli savaş politikaları ve silah sanayi üzerinden propaganda yaparak Kürt düşmanlığını yaygınlaştırıp kutuplaştırması, muhalefete yönelik her türlü şiddeti kullanması, mevcut durumu süreklileştirmek istemesindendir. Ancak 20 yıldır iktidarda olan AKP, iktidar ve güç birikimi ile kirlenmiş; krizin, sorunların, çözümsüzlüğün merkezi haline gelmiş durumda. Elinde kalan tek propaganda aracı ise, yalan. Gelinen aşamada halkların vereceği kritik karar, bu yalan ve zulüm düzenine, adaletsizliğe, sömürüye son verip vermemektir. Eski Romalıların ortaya attığı kadim soru olan ‘Dünya yıkılsa da adalet yerini bulmalı mı’ sorusunu Kant; ‘Adalet yok olursa dünya üzerinde insan yaşamı anlamını yitirmiş olur’ diye cevaplamıştır. Günümüzde de Türkiye halklarının neredeyse tamamının hissettiği, yaşadığı duygu; adaletsizlik duygusu. Yaşamın her alanında yaşanan adaletsizliğe karşı dur demek için; eşit, adil, demokratik bir toplum için 14 Mayıs’ta sandığa gidip oy verelim.
‘Geleceği iktidarın zor araçları değil biz belirleyeceğiz’
Unutmayalım ki, Türkiye’nin geleceğinin nasıl olacağını iktidar ve onun kullandığı zor araçları değil yurttaşlar olarak biz belirleyeceğiz. İktidarlar yurttaşları, bireyleri bir ‘hiç’ olduğuna inandırırlar. Halk adına, yurttaş adına kendileri düşünür, kendileri karar verir; çünkü yönetmenin en kolay yolu budur. Geniş kitlelerin, kadınların, gençlerin düşünmesini ve sorgulamasını istemezler. Bu nedenle insanlara midesinden başka düşünecek bir alan ve zaman bırakmazlar. Sürekli gündem değiştirerek halkı temel gündemlerden uzaklaştırıp, iktidarın ideolojik araçları olan medya, iletişim araçlarıyla, üretilen yapay gündemleri sürekli gündemde tutar. İnsanların kendi sorunları üzerinden düşünmesini, yaşadıkları toplumsal, ekonomik, kültürel gerçekliği sorgulamasını engellerler. Egemenler için tehlikeli olan düşünce değil, düşünmenin kendisidir. Çünkü insanlar düşünmeye, sorgulamaya başladığında mevcut hayatın değer olmadığını görecek ve yaşamaya değer bir hayat için mücadele edeceklerdir. 14 Mayıs seçimlerinde Yeşil Sol Parti ile yaşamaya değer hayatlar kurma iradesini güçlendirelim.”
‘Adaletsizliği hatırlayarak sandığa gidelim’
İktidarlar, bizi aynı zamanda bizi hafızasız, köksüz, kimsesiz ve güçsüz bırakmak için uğraşır. Geçmişi olmayan, geçmiş yaşananlardan ders çıkarmayanların geleceği de olmaz. O nedenle düşünmek kadar hatırlamak da önemli. AKP-MHP-Ergenekon faşist ittifakının Kürt halkına, kadınlara, doğaya, haklara yaşattığı zulmü adaletsizliği, baskı ve kölelik düzenini hatırla. Bu yaşananları bir daha yaşamamak için de 14 Mayıs tarihi önemli bir virajdır. Roboskî’yi, Suruç’u, Ankara Gar Katliam’ını, Soma’yı, Amasra’yı, kadın katliamlarını, doğa talanlarını, Gezi’yi, yatağa aç giren çocukları, emeğinin hakkını alamayan işçileri, emekçileri, milyonlarca işsizi, haksız yere zindanda yatanları, halk iradesini gasp eden kayyum siyasetini, Kürt halkına karşı geliştirilen ırkçı saldırıları, Şenyaşar Ailesi’ni, Deniz Poyraz’ı, Tahir Elçi’yi, Hrant Dink’i, Gazi, Sur, Cizre katliamlarını ve daha nice katliamı, nice haksızlığı ve hukuksuzluğu hatırlayarak sandığa gidip hesap soralım.
‘Jin jiyan azadî sloganı yankılansın’
Hatırlamak, unutmamak, hesap sormak için önemlidir. Bizi hafızasız bırakarak acılarımızı ranta çevirmek isteyenlere fırsat vermeyelim. 6 Şubat’ta Maraş merkezli yaşanan depremlerin büyük bir felakete, yıkıma, insan kaybına, yüz binden fazla canın yaşamını yitirmesine neden olanları da unutmayalım. Bizi açlık sınırında yaşamaya mahkûm ederken giderek zenginleşenleri de hatırlayarak 14 Mayıs’ta sandığa gidelim.
Kürt halkına karşı içeride dışarıda savaş politikalarını devreye koyanları, diyalog ve müzakere masasını devirenleri, Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki mutlak tecrit ve izolasyonu devreye koyarak, barış olasılığını heba ederek, Türkiye halklarına savaştan başka seçenek sunmayanları, siyasi soykırım ve kayyumlarla halkların iradesini gasp edenleri, kurumlarını kapatanları unutmayıp hatırlayarak 14 Mayıs’ta sandığa gidelim, Yeşil Sol Parti’ye oy vererek, bu gidişata ‘Êdî Bes e’ diyelim.
Erkek egemen kapitalist düzenin temsilcisi olan faşist blokun en çok kadın kazanımlarına saldırdığını, İstanbul Sözleşmesi’ni feshederek kadınları güvencesiz bıraktığını, her gün kadınların katledilmesine, tacize, tecavüze uğramasına sebep olan zihniyeti temsil ettiklerini, AKP iktidarda olduğu 20 yıllık süreçte katledilen kadınları hatırlayarak, aday listelerinde en çok kadına yer veren ve seçilebilir yerlerde en çok kadın aday gösteren Yeşil Sol Parti’ye oy vererek, kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesini sandıkta da yükseltelim ve parlamentoda da ‘Jin Jiyan Azadî’ sloganının yankılanmasını sağlayalım.
’14 Mayıs yeni bir başlangıç’
Yeşil Sol Parti, Emek ve Özgürlük İttifakı, Türkiye halklarının özgürlüğünü, eşitliğini, barışın, demokratik bir düzeni sağlamak için yola çıktı. Kürt halkının, Türkiye halklarının eşitlik ve özgürlük sorunlarını çözmek, kadınların özgürlüğünü, doğanın özgürlüğünü, insanların kendini ifade edebilme özgürlüğünü, demokratik cumhuriyeti inşa etmek için yola çıktı. O nedenle 14 Mayıs seçimleri Yeşil Sol Parti’nin hedeflerini hayata geçirmesi ve Türkiye’de değişime öncülük etmesi için parlamentoya güçlü bir şekilde girmesi önemli. Bu meclis, aynı zamanda kurucu meclis görevi görmeli. Kürt halkının, kadınların, gençlerin, inançların, halkların sözünü, taleplerini parlamentoya taşıyarak, bu talepler için mücadele edecek güçlü bir parlamento grubunun oluşması için de hepimize görev düşüyor. Ben 14 Mayıs seçimlerinde hem cumhurbaşkanının değişeceğine hem de Yeşil Sol Parti’nin güçlü bir şekilde parlamentoda temsil edileceğine inanıyorum.
Emek ve Özgürlük İttifakı, Yeşil Sol Parti, Kurdistani partilerin oluşturduğu geniş demokrasi cephesi sadece bir seçim ittifakı değildir. Elbette seçimlerde elde edeceğimiz zafer, demokrasi blokunun seçim sonrası çalışmalarının güçlenmesinde bir vesile olacaktır. 14 Mayıs bir son değil, yeni bir başlangıçtır. Seçimde elde edeceğimiz güç, kazanım ve moral, Türkiye halklarına daha güçlü öncülük etmemize ve demokratik cumhuriyeti inşa etmemize olanak sağlayacaktır. Herkesin bu bilinçle yaklaşacağına inanıyor, Emek ve Özgürlük İttifakı’na ve Yeşil Sol Parti’ye başarılar diliyorum.”
ANKARA