Hayati önemde olduğu söylenegelen bu seçimin kaderi, bu iki eril söylem arasında gidip geliyor. Ve bu siyasetsiz siyaset pazarında, yaşam hakkı, en temel hak ve özgürlükleri için “varlık-yokluk” mücadelesi veren kadınlar: Mor stantlar, kadın büroları, genel seçim çalışmaları, bayraklar, halaylar, zılgıtlarımız derken oradan oraya koşturan kadınlar…
Beste Argat
14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Seçimleri’ne 9 gün kadar bir zaman kaldı. Bu seçimim önemini anlatmaya gerek yok. Her birimiz her an yeterince yüzleşiyor, görüyor, yaşıyoruz. Ve yine bu süreçte; neredeyse her yerde, en çok erkeklerin seslerini duyuyoruz. Bir tarafta sürekli muhalefete ve demokratik toplumsal güçlere parmak sallayan erkek iktidar, diğer tarafta en sosyalist, en devrimci kim; kimler milliyetçi kimler faşist, bunun kararını veren bilirkişi erkekler.
Hayati önemde olduğu söylenegelen bu seçimin kaderi, bu iki eril söylem arasında gidip geliyor. Ve bu siyasetsiz siyaset pazarında, yaşam hakkı, en temel hak ve özgürlükleri için “varlık-yokluk” mücadelesi veren kadınlar: Mor stantlar, kadın büroları, genel seçim çalışmaları, bayraklar, halaylar, zılgıtlarımız derken oradan oraya koşturan kadınlar…
Tüm bu koşturma hali içerisinde yeterince duyuluyor mu peki kadınların talepleri? Hangi koşullarda çalışmalara dahil oldukları biliniyor mu? Hangi emek süreçlerinden zar zor zaman yaratarak geliyorlar o alanlara; gören, bilen var mı?
Bir kadının, “geleceğinin” seçimi olduğunu bildiği bir kampanyaya, “Ben de bir omuz vereyim, hiç değilse stantta durarak sesimi duyurayım” diyebilmesi için öncesinde “görevlerini” yerine getirmesi gerektiği ne kadar biliniyor? Ev içi emeğin dayanılmaz ağırlığıyla sabah kalkacak, evliyse eşini uyandıracak, kahvaltıyı hazırlayacak, varsa çocuğunu okula gönderecek, sonra eşi de işe; derken evi toparlayacak, bir yandan da “Hadi heval vekil adayı geldi geliyor, stantta kadın arkadaş yok, çabuk” telefonlarına cevap verecek, tabii akşam ev ziyaretleri olacaksa akşamın yemeğini de şimdiden halletmesi gerekiyor. Eyvah! Dolapta yemeklik malzeme kalmamış, hemen çarşı pazar alışverişini yapacak -ki her şey ateş pahası ve elindeki üç kuruşla en mükellef sofrayı hazırlamalı- koşturarak döndü eve, ah telefonu da bi sussaydı…
Neyse akşamın yemeği de hazır, şimdi çocuk okuldan gelene kadar gidip onlarca polis yüzlerce erkek karşısında mor bayrağıyla, “Kadın olduğumuz için öldürülmek istemiyoruz, eşit işe eşit ücret istiyoruz, ev içi emek değerlidir, ne giydiğimiz, nereye gittiğimiz erkeklerin işi değil, gece sokakta yürümemiz; tacize, tecavüze, katledilmemize gerekçe değil, kadınız ve insanız; insanca yaşamak istiyoruz” diyebilirdi. Sonra koşarak eve dönüp eşini, çocuğunu karşılayabilir ve kalan işlerini yapmaya devam edebilirdi. Bir de işçi kadınlar vardı elbette, yalnız ya da evli ya da ailesiyle yaşayan kadınlar… Hiçbiri bu görevlerden azade değil, daha azı daha çoğu değil. Herhangi bir kadının, hakları için ses çıkarmaya girişmesinin neredeyse ön koşulu, tüm bu ev-içi emek süreçlerini halledebilmiş olmaktır.
Olası bir 14 Mayıs seçim zaferi, elbette tüm bu sorunları ortadan kaldırmayacak, biliyoruz; ama daha da derinleşmesini önlemek için bizlere bir fırsat verecek. Meclis’te güçlü bir kadın temsiliyeti sağlandığında ki her şeye rağmen en yüksek kadın aday oranıyla bunu sağlayacak olan Yeşil Sol Partimizdir, görünmeyen kadın emeğinin sadece ev ile sınırlı olmadığını, siyasal alanda da emeğimizin görünmediğini Meclis kürsüsünde de daha fazla konuşulabilir kılacağız. Ölmemek için bu kadar koşturmak zorunda olmadığımızı, yaşam hakkının tüm canlılar için en birincil hak olduğunu ifade edebileceğiz. Sokakta, alanlarda hep birlikte yürüttüğümüz; binlerce yıllık erkek-devlet şiddetine karşı mücadelemizi parlamentoya daha da güçlü taşıyarak siyasetin birbirine ahkam kesmeden kim daha “ne”ci demeden yapılabileceğini gösterebileceğiz.
Yaşasın kadınlar, yaşasın kadınların kudretli mücadelesi. Ve tutuklanan özgür basın emekçilerine ithafen, ömrümün bu ilk gazete yazısında uysa da uymasa da son bir slogan: Yaşasın Özgür Basın, Kahrolsun Faşizm.
*HDK Kadın Meclisi Üyesi