Yeşil Sol Parti Erzirom vekil adayı Meral Danış Beştaş, AKP’nin yarattığı karanlığı Erzirom’da yıkacaklarını ve hedeflerinin bir değil iki vekil olduğunu söyledi
Selman Çiçek
Yeşil Sol Parti Erzirom adayı Meral Danış Beştaş, geçirdiği trafik kazasının ardından bir yandan tedavi sürecini diğer yandan da seçim çalışmasını yürütüyor. Aday gösterilmeyen HDP vekilleri ile seçim çalışmasını yürüten Beştaş ile Erzirom’da yürüttükleri seçim çalışmaları ve hedeflerini konuştuk.
- Üzücü bir trafik kazası geçirdiniz. Sağlığınız nasıl şimdi?
Büyük bir talihsizlik yaşadım. Erzurum’da seçim çalışmalarına başlamıştık. 13 Nisan’da ciddi bir kaza geçirdim. Omuriliğimde ciddi kırıklar oluştu ve sinir hasarı yüksek. Bu nedenle ameliyat oldum. Belimde 12 platin var. Bugün 16 gün, galiba tedavi daha da sürecek. Başta doktorların felç olma kaygısı baya yüksekti. Bel en çok bacakları etkiliyor. Şimdi o risk yok ama sinir hasarı çok yüksek olduğu için tedavinin çok ciddi yürümesi gerekiyor. Artık basabiliyorum. En azından yürüyebiliyorum. Bundan sonra yaşama böyle devam edeceğiz. Türkiye, Kurdistan ve diasporadan çok insan arayarak geçmiş olsun dileklerini iletti. Halkın ve özelde Erzurum halkının desteği ile iyileşiyorum. Birlikte iyileşeceğiz. Yataktayım ama seçimden kopmadım. Elimden geldikçe olanaklarım el verdiği sürece dahil oluyorum.
- Erzirom’dan aday gösterildiniz. Duygu ve düşünceleriniz ne oldu?
Erzurum bizim için önemli bir yer. Orada güçlü bir halk desteğimiz var. Bugüne kadar sadece 7 Haziran’da vekil çıkarabildik. Yeşil Sol ve HDP olarak geçmişte de merkezi kadrolarımızı başka illerde görevlendirdiğimiz oldu. Erzurum, herkesin gözünden ters, coğrafya olarak soğuk, ideolojik olarak farklı bir eğilimi ağır bastığı bilinir. Milliyetçilik ve AKP’nin ezici çoğunluğu olarak bilinir. Ama aslında öyle değil. Erzurum’a bizim daha çok gidip gelmemiz gerekiyor. Aday olduğumu öğrendiğimde orayı kazanacağız mantalitesi ile gittim. Mutlaka vekil çıkaracağız. Bu benim kişisel tutumum değil, toplumsal ve siyasal partimizin genel mücadele hattı açısından her yere uzanmamız ve halkı bizsiz, partisiz, desteksiz ve adaysız bırakmamak, birlikte değiştirme irademizi her yere, en geniş çeperde ifade etmek açısından önemli idi. Merkezi bir kadro olduğum için böyle bir öneri geldi ve kabul ettik. Oraya gittikten sonra hakikaten Erzurum muazzam bir sahiplenme gösterdi. Sanki ben orada on yıllardır yaşıyorum. Herkes ile birebir tanışıyorum. Herkes ile temas etmişim gibi bir sevgi seli oluştu. Karşılamada da, büro açılışında da bunu gördük. Horasan, Karayazı, merkez, Yakutiye’ye gittim. Müthiş bir sahiplenme oldu, bu enerjiyi iliklerime kadar hissetim. Erzurum çok fazla dışarıya göç veren bir il. Hem Avrupa hem de Türkiye’nin batı illerine göç veriyor. Diaspora ve illerden de inanılmaz bir destek geldi. Bu mutluluk verici. Bu kazadan sonra Erzurum halkının sahiplenmesi daha da büyüdü. Erzurum’da başaracağız. Buna inanıyorum.
- Şu an sizin yerinize orada aday gösterilmeyen HDP vekilleri çalışma yürütüyor. Erzirom’dan ne gibi tepkiler alıyorsunuz. Gelen tepkiler sonucu Meclis’e vekil göndereceğinizi düşünüyor musunuz?
Aday olmayan vekillerimiz dönüşümlü üçer gün Erzurum’da çalışıyorlar. Çokta iyi bir çalışma yürütüyorlar. İl merkezi, ilçeler, köyler ve mezralara kadar uzanan bir çalışma yürütüyorlar. Erzurum’da bir vekil değil vekiller çalışıyor. Diğer değerli adaylarımızın da çalışmaları devam ediyor. Günlük sağlığım el verdiği oranda görüşüyoruz. İyi gittiğini söylüyorlar. Biz iki vekil çıkaracağız. Hedefimiz iki vekildir. Biz gittiğimizde de o potansiyeli de gördük. Orada olmadığım için hakikaten üzülüyorum. Hayatım boyunca bir seçim sürecini ilk defa yatakta geçiriyorum. Bu çok ağır geliyor bana. Çalışmaların çok iyi olduğunu söylüyor arkadaşlar: gittikleri her yerde Erzurum halkı beni ve sağlığımı soruyormuş. “O iyi olsun biz onun yerine çalışırız” gibi güç veren mesajlarda geliyor. Bu çalışma son gününe kadar devam edecek.
- Erzirom halkına mesajınız nedir?
Erzurum halkına şunu söylemek istiyorum; fiziki olarak orada olmamak benim için de onlar için de alışılmış bir durum değil. Ama ben bir soluk mesafesindeyim. Her gün onlara sesimle, yazılarımla ya da başka yöntemlerle ulaşmaya çalışıyorum. Onlar da bana ulaşıyor. Bu süreci birlikte götüreceğiz. Ve başaracağız. 15 Mayıs’ta Erzurum’da halayımızı çekeceğiz. Şartlar el verirse ve doktor izin verirse son birkaç gün Erzurumluları görmek isterim. Son ana kadar bunu zorlayacağım. Erzurumlular bu seçimde bu karanlığı yırtacak. Bütün olumsuzluğa rağmen, iktidarın engellemelerine rağmen kazanmak bizim elimizde. Bizim vereceğimiz bir oya bağlı. Ve bu oyu herkes verebilir. Herkesin en az iki kişiyi Yeşil Sol yönünde oy vermesi için ikna edeceğine inanıyorum. Bu anlayışla çalışırsak iki vekili kesinlikle çıkaracağız. Onların sevgisi ve dayanışmasını iliklerime kadar hissediyorum. Benden de aynı duyguları onlara gönderiyorum. 15 Mayıs’tan sonra Erzurum’un yaşadığı sorunlara karşı güçlü bir şekilde çalışacağız. Ankara’da da onları en iyi temsil edeceğimize inanıyorum.
- Son dönemde Kürtlere dönük tutuklama furyası var, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, ’14 Mayıs siyasi darbedir’ açıklamasını da birlikte değerlendirdiğimizde AKP ne planlıyor?
AKP, aslında klasik AKP. Her seçimde seçimi kaybetmemek için kutuplaştırmayı, ötekileştirmeyi, cezai soruşturmaları, mahkemeleri birer seçim aracı olarak kullanıyor. Son bir haftadır yaşadıklarımız bizim siyasi olarak örgütlemeden sorumlu arkadaşlarımız, gazeteciler, sanatçılar ve hukukçuların gözaltına alınması doğrudan seçime müdahaledir. Seçimin sonuçlarını etkilemeye dönük, insanlara gözdağı vermek istiyorlar. Gazetecilere yönelik tutumla şunu hedefliyorlar; A Haber gibi kendi yandaş kanallarındaki safsataları, yalanları, o rezaleti ortaya çıkaran gerçek gazetecileri susturmaya çalışıyorlar. Bunun başka bir açıklaması yok. Kurdistan illerinde, Türkiye’nin her tarafından Yeşil Sol Parti’nin, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın ve muhalefetin bir bütün olarak çalışmaların görünmez kılmak istiyorlar, manipüle etmek istiyorlar. Gazetecilere yönelik ihlaller gözaltılar yeni değil, geçmişte de birçok operasyon oldu. En büyük suçlu onlar. Onlar gazetecilere yönelik bu tutuklamalarla büyük suç işliyorlar. Seçim güvenliği ile ilgili çalışan, savunmayı temsil eden avukatların bu şekilde gözaltına alınması, tutuklanması yine sandıklara müdahale etmek isteklerinden kaynaklıdır. Doğrudan siyasi örgütümüze, beynimize bir operasyon ve manipülasyon var. Şunu söylemek istiyorum; AKP bir seçim yarışında değil, AKP kendini anlatmak ihtiyacı duymuyor. AKP 20 yıldır iktidarda ve bu ülkeyi tam anlamıyla bir enkaza çevirmiş durumda. “Bu enkazı ben kaldıracağım” diyor. Enkazı bu şekilde büyütenler enkazı kaldıramazlar. Onların tartışmasız gitmesi gerekiyor ve göndereceğiz. Ne olursa olsun bu halk onları gönderecek.
Soylu’nun söyledikleri yenilir yutulur değil. Darbe ne demek. Onlar 20 yıldır seçimi kazanıyorlar. Ki birçok hile ve hurda ile kazanıyorlar. Demek ki darbe ile ayaktalar. Bu sefer halkın eğiliminin onları göndermeye yönelik olduğunu anladıkları anda “bu bir darbe girişimidir” diyorlar. Soylu’nun kendisi en büyük darbecidir. Ondan büyük darbeci mi olur? İçişleri Bakanı olarak “Yok kolunu, yok elini kırın” diyen, muhalefeti her gün tehdit eden, partimize, Kürt halkına yönelik kesintisiz bir darbe var. Biz şu an ayaktaysak, bu çok büyük bir mücadele ve direnişin sonucudur. Bizim yerimizde Soylu, AKP olsaydı çoktan yerlerinde yeller eserdi. Bence kendileri psikolojik bir hazırlık yapıyorlar. “Biz kaybedeceğiz, bari bunu şimdi söyleyelim” diyorlar. Tabi birileri de şöyle okuma yapıyor; kendilerince bir müdahale zemini hazırlıyorlar. Yapabilecekleri her şeyi yapıyorlar zaten. Daha fazla ne yapacaklar. Ne yapabilirler ki. Herkes birlikte bir arada el ele bu seçimde dik durursa onların yapabileceği hiçbir şey yok. O oylar sandığa girecek ve çıkacak. Onlar da gidecek ve hesap verecekler. Bu yarattıkları karanlığı, büyük hak ihlallerini, katliamları, işkenceleri bir bütün unutacak değiliz. Büyük bir korku ve panik içerisindeler. Canhıraş bir şekilde sağa sola saldırıyorlar. Siyaset yapmıyorlar. Faşizmi bütün olanakları ile devlet aygıtları ile birlikte kullanıyorlar.
- Son olarak ne söylemek istersiniz?
Parti çalışanları, tabanımıza ve halkımıza şu çağrıyı yapmak istiyorum: Çok büyük bir mücadele geleneğinden geliyoruz. Bütün baskılara rağmen hiçbir zaman halk geri adım atmadı. Bu son iki haftada herkes işlerini bir kenara bıraksın. Hayati değilse hastane randevularını bile iptal etsinler. Sadece seçime odaklansınlar. Çünkü ancak böyle yarını inşa edebiliriz. Temel sloganımız zaten; Birlikte değiştireceğiz, birlikte başaracağız. Onlarla birlikteyiz ve her yerde çok güçlü bir enerji açığa çıkıyor. Vekil sayımızı çok güçlü bir şekilde artıracağız. Halktan isteğim, bu son günleri daha çok çalışarak geçirsinler. 15’inde zafer halayını tutmak için biraz daha dişlerini sıksınlar. Başaracağız. Biz kazanacağız.