Asrın Hukuk Bürosu, Abdullah Öcalan üzerinden yürütülen tartışmalara dair yaptığı açıklamada, 25 aydır ağır tecrit koşullarının sürdüğünü vurgulayarak, ‘Sn. Öcalan’ın kendisini ifade etme olanaklarının bulunmadığı bu koşullarda, tecrit ve haber alamama gerçeğini göz ardı etme veya perdeleme anlamına gelecek spekülatif tartışmaların doğru olmadığını düşünüyoruz’ dedi
Asrın Hukuk Bürosu, sona yaklaşan seçim sürecinde PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinden tartışma yürütülmesine dair açıklamada bulundu. Yapılan açıklamada, oy hesapları adına tarafların ciddi bir şekilde manipülasyonlara başvurduğunun gözlemlendiği belirtilerek “Sn.Öcalan’ın durumunun kabul sınırlarını zorlayan şekilde dezenformasyonlara konu edilmesi, durumun ilk elden muhatapları olan biz avukatları tarafından bazı hususları kamuoyunun bilgisine sunmayı zorunlu kılmıştır” ifadelerine yer verildi.
Açıklamanın devamında Abdullah Öcalan’ın mutlak tecrit koşullarında tutulduğu ve 25 aydır kendisinden haber alınamadığı vurgulanarak şu bilgiler aktarıldı:
- Öcalan’dan ve yanında tutulan diğer 3 müvekkilimizden 25 Mart 2021 tarihinden sonra HİÇBİR ŞEKİLDE haber alamıyoruz. Bu tarihte kardeşiyle gerçekleştirdiği telefon görüşmesi yarıda kesilmiş olup görüşmeye devam edilememiştir. Bu kesintinin nedeni tarafımızca bilinmemektedir.
- Bu tarihten sonra İmralı’da tutulan müvekkillerimizin tutulma koşulları, maruz kaldıkları muamele ve sağlık durumları hakkında hiçbir bilgiye sahip değiliz.
- Kamuoyuna sunulduğu gibi disiplin cezaları seçim sürecine özgü olmayıp tecrit sisteminin belirgin araçlarındandır. 2016 öncesinde hava muhalefeti, koster bozuk gibi gerekçelerle sürdürülen mutlak tecrit, 21 Temmuz 2016 tarihinden 14 Eylül 2018 tarihine kadar OHAL kararları ile bu tarihten sonra da aralıksız hem disiplin cezaları hem de İnfaz Hakimliğinin kısıtlama kararları devreye konularak sürdürülmüştür.
- 5275 sayılı yasanın 66/3 maddesi gereğince “hükümlüler altsoy, üstsoy, eş ve kardeşlerinin ölüm, ağır hastalık, salgın hastalık veya doğal afet hâllerinde, kuruma ait telefon ve faks cihazından derhâl yararlandırılırlar.” Buna rağmen Öcalan ve diğer müvekkillerimiz aile bireylerinin değil hastalıkları, vefatları durumunda dahi bu haktan yoksun tutulmuş, 6 Şubat tarihinde yaşanan depremde bile bu yasak hali esnetilmemiştir.
- 14 yıl boyunca yalnızca tek kanallı radyo kullanmasına izin verilen Öcalan bütün mahpusların kullanımında olan televizyona ancak 2013 yılında erişim sağlayabilmiştir. Ve fakat televizyon kanallarında kısıtlama yapıldığı ve gazetelerin 40 gün gecikmeyle verildiği Mayıs 2018 tarihli İl cezaevi izleme kurulu raporlarına da yansımıştır.
- Öcalan 16 Şubat 1999 tarihinden 17 Kasım 2009 tarihine değin geçen 10 yıl 9 ay boyunca Ada Hapishanesinde tek başına tutulmuş; bu tarihten sonra İmralı Hapishanesine beş müvekkilimiz daha sevk edilmiştir. Daha sonra bu mahpuslar değişmiş olsa da gelinen son aşamada CPT’nin 2016 ve 2019 raporlarına yansıdığı üzere haftada yalnızca 6 saat bir araya gelen müvekkillerimiz, geriye kalan zamanın tümünü hücrelerinde yalnız geçirmektedirler.
‘Sağlık durumundan endişeliyiz’
Kuruluşundan itibaren gerek ruhen gerek bedenen zamana yayılı bir çürütmeyi hedefleyen, tutulma koşullarının işkence oluşturduğu AİHM kararları ve CPT raporları ile de teyit edilen İmralı Tecrit Sisteminin bu denli magazinsel ele alınmasının kabulü mümkün değildir. Tekraren vurgulamak durumundayız ki 25 Mart 2021 tarihinden bu yana Öcalan’dan haber alamamaktayız. Avukatları ve ailesinin tüm başvurularına ve çabalarına karşı Öcalan ve İmralı’da bulunan diğer üç müvekkilimizin yaşam koşullarından ve sağlık durumundan haberdar değiliz. Bu durum bizleri ve tüm toplumu tedirgin etmektedir.”
‘Tartışmalar Öcalan’ın bilgisi ve katkısı dışındadır’
Açıklamada son olarak şu sözlere yer verildi: “Bu koşullar altında, tüm topluma haber alamama durumunun ve ağır tecrit koşullarının sürdüğünü, tüm bu tartışmaların Öcalan’ın bilgisi, katkısı ve katılımı olmadan sürdüğünü belirtmek isteriz. Doğru ve olması gereken, Öcalan’ın avukatlarıyla acilen görüşme olanağının sağlanmasıdır. Hukuk ve asgari bir etik anlayışı da bunu gerektirmektedir. Öcalan’ın kendisini ifade etme olanaklarının bulunmadığı bu koşullarda, tecrit ve haber alamama gerçeğini göz ardı etme veya perdeleme anlamına gelecek spekülatif tartışmaların doğru olmadığını düşünüyoruz.
Herkesin bu hassasiyeti gözeterek gereken duyarlılığı sergileyeceğine inanıyoruz. Kamuoyunun bilgisine saygıyla sunarız. ”
HABER MERKEZİ