Hafta sonu Amed Şehir Tiyatrosu’nda Dario Fo’nun “Ödenmedi Ödemiyoruz” oyununu izledim. Oyunun içeriği itibari ile bugünkü Türkiye’yi yansıtması, oyunun içine güncel Türkiye siyasetine dair birtakım figürlerin adlarının dahil edilmesi zaten çok güçlü olan siyasi hiciv oyununu izleyici nezdinde daha da beğenilir kılmış. Dario Fo’nun her oyununun, çok uzun zaman önce ve İtalya’da yazılmış olmasına rağmen bu kadar güncele tekabül edebiliyor olmasının onun güçlü yazarlığının yanı sıra siyasetin değişmeyen kirli rengiyle, kapitalizmin değişmeyen ruhuyla da alakalı olsa gerek. Fo’nun oyunlarını her dönemde ve her ülkede çok ufak tefek değişikliklerle güncellemek ve uyarlamak mümkün. Siyasi hicvin en büyük ustalarından biri olarak politik tiyatro yapan hiçbir tiyatronun pas geçemeyeceği bir yazar.
Kürt tiyatrosu da Dario Fo ile oldukça içli dışlıdır. En son, ilk modern Kürt tiyatro topluluğu olan Teatra Jiyana Nu’nun oynadığı, Kürtçeye “Yüzsüz” diye çevrilen ‘Klakson, Borozanlar ve Bırtlar’ oyunu İstanbul Valiliği tarafından, oyunda bölücülük yapıldığı gerekçesiyle yasaklanmıştı. Türkiye’de neredeyse bu oyunu oynamayan şehir tiyatroları ve devlet tiyatroları repertuarında da bulunan bu oyun Kürtçe oynanınca bölücüleşivermişti. Tiyatronun Kürtçe yapılmasının bölücülük olduğuna dair ilk tespit ve uygulama değildi bu elbette. Daha önceki yıllarda da, Kürtçe önündeki bütün yasakları kaldırdığını iddia eden bu iktidar döneminde de Kürtçe tiyatro ve Kürt tiyatrocular hep baskı ve yasaklamalarla karşı karşıya kaldılar. Kürtçe tiyatro, halkın bir bölümünü başka bir bölümüne karşı kin ve nefrete sevk ediyor, ülkeyi bölüyor, örgüt propagandası yapıyor. Mevcut iktidarda bir dönem içişleri bakanlığı yapmış olan şimdi ise İyi Parti’nin milletvekili adayı olan İdris Naim Şahin ne demişti içişleri bakanıyken? “Birileri kendine göre gerekçeler uydurarak, makulleştirerek, teröre destek veriyor. Resim yaparak, tuvale yansıtarak, şiir yazarak, şiire yansıtıyor, günlük makale yazarak.” Onun eski başbakanı da “bazen bir kitap, bombadan daha tehlikelidir” demişti.
İzlediğim oyuna dönersek, Amed Şehir Tiyatrosu oyuncularının performansı oldukça iyi olsa da yorgun oldukları her hallerinden belliydi. Oyundan önceki gece nerelerde eğlenmişlerse, oyunlarının iyi geçmesi için iki rekat şükür namazı kılacaklarına nerelerde neyi kutlamak için şampanya patlatmışlarsa sabaha kadar artık. Bir gün sonra oyunu olan ve oynadığı oyuna, seyirciye saygısı olan bir oyuncunun, bir tiyatro topluluğunun provasını, hazırlığını yaptıktan sonra sahneye dinç çıkabilmesi için evine gidip dinlenmesi gerekmez mi? Oyundan önce iki gün-üç gün eve uğramayıp gidip sağda solda eğlenmesi hoş bir şey mi? Kürt tiyatrosuna bunca sevdalı izleyiciye saygısızlık değil mi? Amed Şehir Tiyatrosu’nun, seyircisine hiç mi saygısı yok?
Amed Şehir Tiyatrosu kadar seyircisine saygı duyan bir tiyatro topluluğu yoktur. Topluluğun neredeyse tüm oyuncuları, sahnede izlediğimiz oyunun biri hariç tüm oyuncuları daha bir gece öncesinde gözaltından yeni bırakılmışlardı. Oyundan iki gün önce sabahın kör karanlığında evleri basılmış, arama adı altında evleri dağıtılmış, çocuklarının gözleri önünden alınıp gözaltı hücrelerine götürülmüşlerdi. Normal demokratik bir ülkede böyle bir şey olsa kıyamet kopardı. Muhalefet, aydınlar, sanatçılar, tiyatrocular gider o tiyatronun önünde nöbet beklerlerdi. Ama işte malum Kürt tiyatrosu, Kürtçe tiyatro. Yani bölücü tiyatro. O yüzden çok normal Kürt tiyatrosuna uygulanan zulme seyirci kalmak Türkiye cenahında. Ama Kürt cenahında ciddi bir sahiplenme var elbette Amed Şehir Tiyatrosu’na. İnsanlar gözaltı haberini aldıkları sabahtan itibaren hem Amed Şehir Tiyatrosu’na akın akın geldiler destek vermek için hem de mahkeme önlerinde nöbet tutarak onları yalnız bırakmadılar. Onlar da gözaltından serbest bırakılır bırakılmaz bir gün sonra, belki de polisin dağıttığı evlerini toplamadan, evlerinde ayaklarını uzatıp gözaltının yorgunluk ve stresini atmadan soluğu sahnede aldılar. Seyirciye saygı budur işte. Ya seyircinin saygısı? Salon hınca hınç dolu. İnsanlar yer bulamadığı için içeri giremiyor, ama kapının önünde beklemeye devam ediyor destek için. Amed Şehir Tiyatrosu da bu tiyatronun seyircileri de sonuna kadar saygıyı hak ediyor. Peki tiyatrocular niçin mi gözaltına alınmış? Talimatla tiyatro yaptıkları gerekçesiyle. Talimatı kimden almışlar acep? Shakespeare’den mi yoksa Dario Fo’dan mı? Rahmetli Dario Fo yaşasaydı bundan ne muazzam bir siyasi hiciv çıkarırdı. Biz bunları çok iyi yazamıyoruz, güçlü bir hicve dönüştüremiyoruz ne yazık ki.